Gurular -- Sahne 3/ Çekim
5
Şu çirkin ölü maskeye bak, unutma onu. Bir
tebeşir maskesi o , ardında ölü kuru zehir var,
tıpkı ölüm meleği gibi. Bu güzün böyleydim,
bir daha hiç böyle olmak istemiyorum. Sarkık
dudaklı, umarsızca kederli ağız, düz, sıkkın,
uyuşmuş, anlamsız gözler: içerideki kokuşmuş
çürümenin belirtileri. Son açık yürekli mektubumdan
sonra, E. bana yazıp korkunç sorunlarımın köküne
inmek için psikyatrik tedavi görmemin en iyisi
olacağını söyledi. Şimdi, gülümsüyorum: biz
hepimiz ruh hekimlerine gereksinim duyacak kadar
önemli olduğumuzu düşünmekten hoşlanırız, diye
düşünüyorum...
Sylvia Plath'ın güncesinden. Tek ilgimi çeken
intihar onun intiharı. Havagazıyla ve masanın
üstünde doktorunun telefonu bırakılarak yapılmış
bir deneme. Garip ki gerçekleşmiş, garip ki
alt katta oturan adam uykudaymış ve hava gazı
uykusunu sadece ağırlaştırmış, garip ki yalnızmış
o saatte, çocukları yanında değil. İntihar yapılabilecek
en büyük başkaldırı, hayatın absürtlüğüne, tanrıya,
kendine, bedenine, tüm var olan değerlere. Yunan
kültüründe bu bir ayrıcalık olarak görülürmüş
hatta bunun için utanmadan metiyeler yazmışlar.
(Sokrat'ın baldıran içmesi de intihar sayılabilir
belki) Orta çağda en büyük günah. Şimdi sadece
zayıf ruhların saçma hadisesi. Bir tartışma
ortamında bir arkadaşın intiharı anlatıldı.
Ailesi keşke normal ölseydi de intihar etmeseydi
demiş. Ölmüş işte daha ne istiyorsun anlamadım
ki! Başkaldırı yerini tam ortadan bulmuş...
Yaşadığım başka bir intihar vakası. Asılı tavanda
cansız bir beden. Zayıflığından kemikler sayılıyor
ve deri iyice yapışmış, kurumuş. Yüz morarmış
ve o kişiyi artık tanımaya ne imkan var. Baş
kaldırısı güzelliğe, hayat güzel diyenlere...
İğrenç değil mi.. İntihar hiç romantik birşey
değil ne yazık ki. Ölünce hiç hoş gözükmüyor
beden. Ruhsuz bir beden ise öylesine bir kalıntı
değer verilmeyen. Başkaldırın bu muydu? Bir
gün olursa bunun için olur, emin ol.
Sokak Kedisi
|