o sırada diğeri atağa geçiyor ve bir yumruk
savuruyor okkalı bir küfürle beraber. hızla
eğilip ekarte ediyorum gelen darbeyi. şöyle
havada dönüp bir uçan tekme atıyorum suratına
herifin ve uçan tekmenin şiddetiyle yere yığılıyor
cansız. herşey 20 saniye içinde olup bitiyor.
ben ise mağrur ve gururlu üzerlerine çıkıp pisliklerin,
bir savaş çığlığı patlatıyorum. gözlerimde vahşi
bir parıltı..
"pardon. görmedim afedersiniz." hayal dünyasına
daldığım şu 20 saniye zarfında nereye gittiğimi
görmüyorum ve tabi her zamanki gibi adamın tekine
tosluyorum. pis pis bakıyor adam. zaten insanlar
ya pis pis yada dönüp dönüp bakıyor bana yolda.
ama neden? nedir beni farklı kılan? bu kadar
ilgiyi hak ettiren nedir? herkesden farklı bir
tarzım olduğunu kabul ediyorum ama hiç mi yok
benim gibi giyinen? belkide dış görünüşüm hareketlerimle
ve kendimi taşımamla birleşince beni daha bir
ayırıyor diğerlerinden.. ok kabul edelim. daha
çok diğer kızlardan. ama bana garip gelmiyor
ki hiç. hep böyleydim kendimi bildim bileli.
hatta bazı günler öyle geliyor ki doğduğumda
bile pantolon, t-shirt, botlar ve diken diken
kısa saçlarım vardı. eminim ki o zaman ifadem
daha yumuşaktı ama o da benim yaratmak için üzerinde
yoğun emek verdiğim birşey değildi ki.
günlerimi, aylarımı hatta belki yıllarımı geçirdim
ayna önünde. yalnız.. kendi kendime.. düşündüm..
düşündüm ama ne kadar düşünsem de, ne kadar
değişiklik yapmaya çabalasam da çıkan sonuç
hep aynıydı. ve sonunda kabul ettim. ben buydum.
kimse, hiç birşey bunu değiştiremezdi. en önemlisi
ben bundan memnundum, ailemin yada çevremin
lafları ve bitmek tükenmek bilmeyen uyarıları
da batmamaya başladı kendimle yüzleşip kabul
edişimden sonra. rahatlamıştım. çünkü sadece
görünüşümü değil, aynı zamanda cinselliğimi
de kabul etmiştim. hepsi birdenbire olmuştu.
yıllar boyu içine yuvarlandığım depresyonların
ve bunalımların ne kadar gereksiz ve anlamsız
oluğunu kavradım birden. 21 yaşındaydım ve erkeklerden
ziyade kadınlardan hoşlandığımı fark etmiştim
(aslında çoook önce fark etmiştim ama..). ama
21 yaşına kadar bunu kabul edememiştim sanırım.
peki nasıl oldu herşey birdenbire? ben çok basit
bir şekilde "sonunda ona aşık oldum ve her yer
aydınlandı birden" demeyi tercih ediyorum. belkide
yıllardır içte kaynayan, artık taşma noktasında
gelen şeylerin anahtarı olmuştu bu. ve beni,
benliğimi, herşeyi ama herşeyi serbest bırakmıştı
birden. içimde tuttuğum herşeyi dışarı döktüm
bir daha içeri almamacasına..
evet. hala sinirleniyorum birilerinden, hele
hiç tanımadığım birilerinden kendim hakkında
yorumlar, dalga geçmeler, aşşağılamalar duyduğum
zaman. ama artık eskisi gibi saldırmıyorum insanların
üzerine. herşeye atılmıyorum gözü kör olmuş
bir şekilde. sadece kendimi, beynimi ışınlıyorum
20-30 saniye kadar ve tüm dünya diz çöküyor
önümde. ve ben bir adama yada kadına, yada çocuğa,
yada bir duvar veya ağaca çarpana dek hükümdarı
oluyorum herşeyin. ama hepsinden önemlisi, beynimin
dışında, gerçekte de hükümdar benim. ona ve
kendime sahibim. kişiliğime ve kimliğime sahibim.
mutluyum, huzurluyum, sivrisineklerin ıssırdığı
yerler kaşınıyor belli bir süre ama geçiyor
sonuçta. başkasının dediği gibi değil, kendi
belirlediğim gibi yaşıyorum. ve aynaya baktığımda
yansımam gülüyor yüzüme..
Ruyakabus
|