tigrecia postanesi

Günlerden bir gün karşımıza muazzam bir laf çıktı:
tüm zamanların en iyi on filmi...
tüm zamanların... (tüm zamanelerin?)
Tahmin edileceği gibi tüm zamanları biz icat etmemiştik (zaten epeydir bir şey icat ettiğimiz de yoktu), dolayısıyla da böyle büyük bir kapsama dair ahkam kesmek değil, söyleneni aynen tercüme etmek olabilirdi yegane yolumuz.
"Of all times" lafını alıp fiyakalı "tüm zamanlar" tılsımına da kavuşmuş olduk. Yani her mevzunun gelmiş geçmiş en alası (yazıdan şapkayı kaldıranlara buradan selam). Nasıl da özenle kullandığımıza gelince.. (hepsi netten)
- Tüm zamanların en sevdiğim Şarkıları
- Onun tüm zamanların üstünde yaşayan sonsuz Sevgi Tini usdışı modern uygarlığın, bu özdeksel açgözlülüğün, bu tinsel değer yitiminin saltık olumsuzlanmasını anlatır.
- Görsel açıdan tüm zamanların en iyi turn-based oyunu seçilebilirdi.
-Herhalde tüm zamanların en çok satan konser albümü.
Tüm zamanların en iyi hard&heavy grubunun belki de en iyi albümü.
..........................................
bir de şibumi var tabii..
- İnsan aşktan ve benzeri önemsiz konulardan söz ederken Fransızca konuşur, trajedi ve felaketleri Rusça anlatır, iş dili olarak Almanca'yı kullanır, hizmetçilere İngilizce emir verirdi.(s68)

- "Bildiğin gibi şibumi, sıradan, olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükleri anlatır. Şöyle düşün. O kadar doğru bir söz ki, cesaretle söylenmesine gerek yok. O kadar dokunaklı bir olay ki, güzel olmasına gerek yok. O kadar gerçek ki, sahici olmasına gerek yok."(s84)

- "Zaman zaman babama acıdığımı hissederdim.
Ona kendisini çok sevdiğimi söylemediğim için. Ama aslında kendime acıyordum. Benim söylemeye duyduğum ihtiyaç, onun işitmeye duyduğu ihtiyaçtan fazlaydı."(s109)

- Bazı el sanatçıları yirmi yıllık tecrübeleriyle öğrenirler. Oysa aslında bir yıllık tecrübeyi yirmi kere geçirmişlerdir.(s116)

- "Yenilgilerini senden daha zeki ve yetenekli olanların elinden tatmayacaksın. Seni yenenler, sabırlı, sinsi, orat düzeyde insanlar olacak... Orta düzeydeki insan sıkıcı, renksiz, aptal gibi görünür.. fakat ölümsüz tekdüzeliğine devam eder.. hiç bıkmaz. Amipler her zaman kaplanlardan çok yaşar. Çünkü durmadan bölünür, yenilenirler. O ölümsüz tek düzelikleriyle. Kalabalıklar zorbaların en sonuncusu olacaktır... Dikkat edersen hiçbir yazar romanına kahraman olarak gerçekten üstün bir insan tipi seçmeye cesaret edemiyor. Çükü seçerse, kalabalığın içindeki orta düzeydeki insan öfkelenecek, utanacak ve kendisini savunması için kendi yojimbo'sunu, yani eleştirmenleri ortaya sürecektir. Kalabalığın çıkardığı gürültü mantıksızdır ama kulakları sağır edecek kadar güçlüdür. Beyinleri yoksa da binlerce kolları vardır. Bunları seni yakalamak, çekmek, aşağıya indirmek ve batırmak için kullanılarlar."
- "Hala Go'dan mı söz ediyoruz hocam?"
- "Evet, Go'dan. Ve onun gölgesi olan hayattan."
(s117)
- Geçmiş denilen şey, gelecekten arındırıldığı anda bir yığın önemsiz ayrıntı haline geliyordu. (s.444)

tatmin olamıyor...
britney spears kızımıza en nihayet uygun parça bulundu.. (bulunalı çok olmuş ama ben yeni öğreniyormuşum) herneyse, bin yıldır mick jagger'ın kendini oradan oraya atarak haykırdığı can't get no satisfaction bu sefer brit(kopça)ney ağzında gene nefes nefese ama biraz ağır iç çekişlerle bezeli bir felakete dönüşmüş.. ayyy.. bi türlü tatmin olamıyorum anne yaww.. n'olucak benim halim.. der gibi. bizim özgür kızın çooook merhale atlatmış versiyonu brit.. bir ara bakire olduğunu söylüyordu. clinton'un esrar içtim ama vallahi de içime çekmedim tarzı samimi itirafı (serzeniş?) misali o da bakireydi işte. sonra hangi dağları aştı, kaç köylü kamyonuna bindi,
ne tip notlar çiziktirdi yapraklara bilinmez ama hala mızıldanıyor işte tatmin olamıyorum diye..