DENİZLİ EKONOMİSİNİN GELİŞİMİ
Denizli
Sanayinin Karakteristik Özellikleri
Cumhuriyetin ilk yıllarında Denizli'nin ekonomik yapısında önemli gelişmeler
yok denecek kadar azdır. Bunun en önemli nedenlerine gelince, savaştan çıkan
bir ülke olmamız ve de kaynaklarımızın yetersiz olmasıdır. Bir diğer neden de
günün şartlarında dışa açık ekonomik politika yürütmenin mümkün olmayışıdır.
1930' lu yıllardan başlayarak
ekonomide devletin ağırlığının yeniden hissettirmeye başladığını görüyoruz.
Zira dünya ekonomik bunalımından sonra bütün dünyada devletin talep yaratmasına
dönük ekonomik düşünce egemen olmaya başlamıştır. Bunun sonucunda ülke kalkınmasında
kamu yatırımlarının önemi artmış, yalnız Denizli ekonomisine bunun yansımaları
istenilen düzeyde olmamış ve ilimiz bu faaliyetten yeterli payı alamamıştır.
Buna rağmen Denizli ekonomisi
genel bir toparlanma dönemine girmiş, ev tipi üretimden atölye tipi üretim faaliyetlerine
doğru bir genel gidiş başlamıştır.
İzmir İktisat Kongresinde alınan
kararlardan sonra Türkiye'nin ilk kurulan Anonim Şirketi olan " Şemsi Terakki
Debagat" ile 1940 yılında Denizli Sümerbank İplik Ve Bez Fabrikası kurulmuştur.
Bu oluşumla birlikte Denizli'nin dokumacılık potansiyeli artarken , küçük el
dokumacılığının azda olsa zarara uğradığını görüyoruz. Çünkü fabrika üretimi
ile rekabet etmek mümkün olmazdı. Ancak bu toparlanma döneminde baş gösteren
hammadde darboğazı ve de yürütülen vergileme politikaları, kalkınmamızı sekteye
uğratmıştır. 1927 yılında çıkarılan Teşviki Sanayi Kanunu'nda Denizli'li sanayicilerin
hemen hemen hiçbiri yararlanamamışlardır. Haluk Cillov bu konuda 1949 yılında
yayınladığı eserinde Denizli Dokuma Sanayi başta olmak üzere bir çok alanda
değerli bilgiler vermektedir.
N. Bayraktar'ın 1937' de Denizli
ekonomisine ait verdiği bilgilere göre Denizli de toplam 8173 adet dokuma tezgahı
bulunduğunu, yine bu tezgahlardan yılda 3.114.335 kğ. pamuk ipliği ve 9850 kğ.
ipek kullanılarak 27-28 milyon metre kumaş üretilmekte olduğunu,
-Yaklaşık 21.000 kişinin çalıştığı
bu tezgahlardan elde edilen dokumalar , yurdun dört bir yanına sevkedilmekteydi.
-İlde boyahanelerin bulunduğu
, ancak buralarda yeterli boyama kapasitelerine bir türlü ulaşılamadığı , bunların
dışında her evde boyama işlemlerinin ilkelde olsa basit tekniklerle yapılabildiğini,
-Bu dönemde deri işletmeciliğinde
de önemli gelişmeler olmuş ve yatırımlar yapılmıştır.
Yine aynı kaynağa göre , il
merkezinde 14 adet un fabrikası bulunduğu ve bu işletmelerde 14.436.000 kğ.
un üretildiğini öğreniyoruz.
1950'li yıllardan başlayarak
çok partili demokratik sürece başlanmasıyla ülke ekonomisinin yanısıra Denizli
ekonomisinde de gözle görülen bir hareketlenme ortaya çıkmıştır. 1955'lerde
Denizli-İzmir arasında karayolunun açılmasıyla 1958'lerde elektriğin yaygın
olarak kullanılması , küçük sanayininde canlanmasını sağlamıştır. 1960'lı yıllarda
1. ve 2. sanayi siteleri yapılarak bugünkü Organize Sanayi Bölgelerinin altyapıları
ve ilk adımları atılmış ve bu dönemde karayolu ile İstanbul ve Anadolu'nun her
yanına ulaşım sağlanmıştır. Özel sektörün teşvik edilmesi ve özendirilmesi ile
planlı kalkınma ve sanayileşmenin başladığı 1963'de Denizli'de de gelişmeler
görülmüştür. Bu dönemde 1 çırçır, 1 gıda, 1 deri işleme , 2 dokuma boya ile
2 kiremit olmak üzere 7 sanayi kuruluşu faaliyete geçmiştir. II. plan döneminde
dikkat çekici bir gelişme gösteren Denizli'de sermaye birikimi ile birlikte
yatırımlar hızlanmaya başlamış, oluklu mukavva, plastik, metal ana sanayi ürünleri
alanlarında tesisler kurulmuştur. III. plan dönemine gelindiğinde en önemli
gelişme , Denizli'nin kalkınmada öncelikli iller kapsamına alınmasıyla yatırımların,
özellikle sanayi yatırımlarının artmış olmasıdır. Bu dönemde 30 sanayi kuruluşu
faaliyete geçerken , asıl gelişme gösteren alt sektör metal eşya sanayi olmuştur.
IV.plan döneminde sosyo ekonomik bunalım plan hedeflerinin gerçekleştirilmesini
büyük ölçüde etkilese de , bu dönem içinde alınan 24 Ocak 1980 kararları çerçevesinde
sanayileşme ve sanayi ürünleri ihracatının teşvikine dair alınan bazı kararlar
doğrultusunda , Denizli sanayinde bir önceki dönemde olduğu gibi gelişimini
aynen sürdürmüştür. Yine bu dönemde 35 sanayi tesisi faaliyete geçmiştir. V.Beş
Yıllık Plan döneminde ise dokuma sanayinin teşvik edilmesi ile birlikte Denizli'nin
ekonomik gelişiminde bir patlama yaşanmış ve söz konusu dönemde 60 yeni fabrika
üretime başlamıştır. VI. plan döneminde 1992-1993 yıllarında Denizli'de 11 yeni
fabrika üretime geçmiş ve bunlarda ağırlık , dokuma, giyim, deri sanayi ve metal
eşya sanayinden oluşmuştur.
Türkiye ekonomisinde köklü
yapısal değişikliklerin gözlendiği 1980 yılından bu güne istikrarlı ve planlı
bir gelişme gösteren tekstil sanayinin toplam üretiminde önemli artışlar görülmektedir.
1994 yılında imalat sanayii üretiminin %16.11'ini gerçekleştiren sektörün üretimi,
1995 yılında %7.45 oranında artış göstermiştir. Toplam ihracatın %39.81'ini
gerçekleştiren sektör Türkiye'nin ihracatında ilk sırada yer almaktadır. Denizli
toplam ihracat içerisinde yüksek bir paya sahip olan tekstil ve konfeksiyon
ürünleriyle ülke genelinde söz sahibi bir il durumuna gelmiştir.
Önceki yıllarda da sıkça yer
verildiği üzere 1980'li yıllar ülkemizde ithal ikamesine dayalı koruma amaçlı
sanayileşme stratejisinin terk edildiği; ihracata dayalı sanayileşme stratejilerinin
uygulamaya başlandığı yıllar olarak ülkemiz ekonomi tarihindeki yerini almıştır.
Küreselleşmenin ve de sıkı rekabetin yaşandığı dünyada bütün ülkeler için bu
ekonomik gerçekle yüz yüze gelmek bir zorunluluk olmuştur. Türkiye bunu zamanında
yakalama fırsatı elde etmiştir.
Yukarıda sözü edilen bu değişim
süreci ile birlikte, ülkemizin çeşitli bölgelerinde, tarihten gelen birikimlerin
de etkisiyle yeni kent ekonomilerinin ortaya çıkışına şahit olunmuştur.
Bu gelişmede değişim olgusunun
yanı sıra bölgesel kaynakların yerinde ve zamanında değerlendirilmesinin de
payı bulunmaktadır.
Denizli'de daha ziyade dokuma (tekstil) ağırlıklı olarak gerçekleştirilen sanayileşme
olgusunda; kullanılan kaynaklar devletten temin edilen kaynak olmadığı gibi
ülkelerin diğer bölgelerinde uygulanan teşvik mekanizmasına dayanan kaynaklar
da değildir.
Bu yapısal gelişmede daha ziyade
Denizli'de bölgemizin iç kesiminde geçmişten günümüze uygun bir ticaret ve tarımsal
faaliyetler merkezi olmasından ileri gelen, kazançların rasyonel değerlendirilmesinden
kaynaklanan öz kaynakların ve yetişmiş insan sermayesinin katkısı büyüktür.
Denizli'nin sanayileşme çabalarının
asıl geçmişi; 1970'li yıllarda başlamış olmakla birlikte, öz kaynaklara dayanan
asıl sanayi yatırımlarının, daha ziyade 1984-1990 yılları arasında hız kazandığı
göze çarpmaktadır.
1983 yılı sonrasında uygulamaya
konulan; Ülke ekonomisinin ihracata teşvik politikalarının da desteğiyle, Denizli
sanayisinin, bilhassa tekstil dokuma alanında, üretilen ürünlerin büyük ölçüde
ihracata yönlendirilmesi, il ekonomisine büyük oranda katma değer yaratılmasına
imkan tanımıştır.
Bunun yanı sıra gerçekleştirilen
yatırımların dış borçlanmaya dayandırılmadan, daha çok özel kaynaklara başvurularak
ortaya konulması ile, o dönemde uygulanan "ihracatta vergi iadesi" vb.. ihracatı
teşvik politikalarının istismarına yol açmadan, yatırımlara yönlendirilmesi
konusunda, Denizli'li müteşebbislerin girişimci yetenekleri birleşerek, bilhassa
tekstil ana dalında, adeta bir yatırım patlamasının ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Denizli'deki sanayileşme potansiyelinin
daha ziyade tekstil ana dalında ortaya çıkması, bir tesadüf olmayıp, Denizli'li
girişimcilerin "dokuma" konusunda geçmişten gelen belli bir bilgi, tecrübe ve
kültür birikimine sahip olmasından ileri gelen bir durumdur.
Denizli yatırımcısının bir
yatırıma karar verirken daha ziyade göz önünde bulunduğu husus, karar verme
sürecinde, ya kendisinin doğrudan bildiği dolayısıyla tecrübe ettiği bir iş
kolu olmakta ya da gözlemlediği ve izlediği alternatif modellerin bulunduğu
bir faaliyet alanı olmuştur.
Bu davranışı bilim disiplini
içinde incelediğimizde, bir yandan daha iyi tanınan sanat dallarına yatırım
yapma psikolojisi, diğer tarafta da kolaylıkla yetişmiş kalifiye elemanlar bulma
ihtimali, Denizli müteşebbisini bilinmeyenin ardından koşmak yerine, geçmişi
ve dolayısıyla geleneği olan ekonomik faaliyetleri modernize etme biçimindeki
bir olumlu davranışa ulaştırmaktadır.
Bu ekonomik mantığın zamanla
diğer Anadolu kentleri (Çorum, K.Maraş, Afyon v.b..) içinde gözönünde bulundurulmaya
değer bir model olarak uygulanmaya başlandığını görmekteyiz.
Denizli sanayinin bugünkü durumuna
gelmesinde göze çarpan toplumsal dinamiklerden bir diğeri de, sanayi işletmelerinin
kuruluşunu başlatan; hali hazırda sevk ve idarelerini yürütmekte olan işletme
sahip ve / veya ortaklarının tamamına yakının Denizli doğumlu oluşudur.
Bu hususta daha detaylı bir
inceleme bizi dokuma bazında Denizli il merkezi yanında, Babadağ, Buldan, Kızılcabölük
gibi merkezlere; ip, urgan, plastik vb. ürünlerde Serinhisar ilçelerine; ayakkabıcılık
ve dericilikte Denizli il merkezi yanında Yeşilyuva kasabasına bıçakçılık dalında
Yatağan kasabasına; bakırcılıkta Denizli merkez ilçeye odaklamaktadır.
Dünya ekonomisinin içinde bulunduğu
globalleşme ve küreselleşme olgusunun, bütün toplumlarda az yada çok zorunlu
hale getirdiği değişim dalgaları çerçevesinde, her ülkede bazı kentlerin, sanayileşme
ve diğer ticari faaliyetler bakımından, ötekilere göre daha önemli potansiyele
sahip bulunduklarına dair gerçeklik, her geçen gün biraz daha açıklık kazanmaktadır.
Ülkemizin uluslararası rekabete
açılma yönünde; 1980'li yıllarda izlediği politikalar; bilhassa devlet desteği
ve korumacılığı altında ekonomik faaliyetlerini yönlendirmekte olan ve bölgeler
bakımından ciddi ekonomik gelişme fırsatları ortaya çıkarılmıştır.
Girişimciler tarafından, yeni
yatırıma karar verilirken, üzerinde en fazla durulan hususlar; daha ziyade üretilecek
ürün çeşidi, hedef pazarlar, sahip olunabilecek rekabet avantajları, vb. işletmelerin
temel stratejileri olmaktadır.
Denizli il ekonomisi, ülkemiz
ekonomisinin uzun yıllardır içinde bulunduğu çeşitli sıkıntılara rağmen, düzenli
şekilde büyümesini ve de gelişimini başarılı şekilde sürdüregelmiştir.
Ekonomik faaliyetlerin başarılı
işaretleri arasında, bilhassa üretim kapasitesi, ihracat potansiyeli; ayrıca
tahakkuk eden ve ödenen vergi miktarı vb. göstergelerin önemli bir yer tuttuğunu
görmekteyiz.
Her geçen gün kurulan yeni
işletmeler, hedeflenen ihracat miktarı, vergi ödemede gelinen kayda değer bir
mertebe ile ülkemizin ve bölgemizin dinamik illerinin kendi ölçeğinde lideri
durumundadır.
Dışa açılma sürecinin hızla
yaşandığı yıllarda; desteklenen firma ve sektörlerin zaman içinde konjonktürel
ve bünyesel sıkıntılar yaşamasına rağmen; kendi gücünü ve kaynaklarını harekete
geçirme kabiliyetine sahip olan kentler için ise oldukça önemli ekonomik gelişme
fırsatlarının yaşandığı dönemler de görülmüştür.
Bu günün modern literatüründe
yalnız bir şeylerin üretilmesi artık tek başına yeterli olmamaktadır. Eskinin
kapalı ekonomilerinde bu belki yalnız içe dönük talepler dikkate alındığından
belki de mümkündü; küreselleşen ve kıyasıya bir rekabetin yaşandığı bugünün
dünyasında asla mümkün değil...