NE ZAMAN Kİ |
Bazen öyle birisi çıkar ki karşınıza, öyle bir zamanda girerki hayatınıza, daha önceki ilişikilerinizde yaşadığınız tüm olumsuzlukları unutturur birden. Ne kadar korusanız da kendinizi birkez daha acı çekmemek için, karşı koyamazsınız duygularınıza. Çok fazla direnmez ve bütün kapılarınızı açarsınız ona. Ve hadi dersiniz "Gel içeri, gel ve aşkın ispatla bana ". Her şeye rağmen gerçekten sevmeye ve sevilmeye, aşkın varlığına tekrar inanabilmek için o kadar ihtiyacınız vardır ki. Bu kez herşey çok güzel olacaktır.Beklediğiniz insanın o olduğuna emin olmasanız bile, öyle olmasını istediğiniz için buna kendinizi inandırmışsınızdır bir kere. Tüm canayakınlığı, güzelliği, sempatisi ve sevgi dolu görünüşüyle gelir ve girer sevgiyle açtığınız kapıdan içeriye.
Onunla yeniden herşey çok güzeldir işte. Sevdiğiniz zaman tam seversiniz çünkü siz. Sınırı yoktur ve hiçbir zaman olmamalıdır sizin sevginizin. Ya heptir ya hiçtir felsefeniz. Ölmek var Dönmek yoktur. Var oluşunuzun nedenidir sevgi. Hayatınıza girmesine izin verdikten sonra ondan başka hiçbirşey önemli değildir sizin için. Aşk kapınıza gelmiştir bir kez daha. Nereye gidrseniz beraberinizde onu da götürür, gözlerinizi kapatınca onu görürsünüz. Öyle içten, yalansız ve çıkarsız sürüyordur ki ilişkiniz, bir gün bitebilecegini aklınıza getirmek istemezsiniz. Her şeyin çok güzel gitmesi, bir sonu olabileceği gerçeğini değiştirmez yine de.
Sizin istediğiniz, aşkın varlığını ispatlamasıdır size. Ama onun amacı size aşkın varlığını ispat etmek değildir. Deneme yanılmayla kendisi için uygun insanı arıyordur o aslında. Ve yanılmıştır yine. Aşk için seçtiği yol sizi inciten yanlış bir yoldur ama yanılmış olsa da iyi bir insandır. Sizi kırmadan uzakalştırmak için kendisinden, klasik "kendinden soğutma" oyunlarını oynamya başlar sonra. Bu oyunların sizde işe yaramayıcağını anlamayacak kadar az tanımıştır sizi. Siz bilmezsiniz o oyunları. Aşka en sahici yolu olarak bakanlardansınızdır siz çünkü. Aşk varsa eğer gerçektir sizin için ya da hiç olmamıştır. Oyunları işe yaramayınca daha fazla dayanamaz ve; "hiç sevmedim seni çok çalıştım ama beceremedim. Beni anla ve affet ne olur. Aslında ne kadar istesemde kimseyi sevemiyorum" der. Yada "Çok düşündüm, sen çok iyi bir insansın, inan seni üzmek istemiyorum. Hayatım çok karışık. Bunu hak etmiyorsun ama bu aralar kendimle bir savaş veriyorum ve bu savaşta yanımda olmanı istiyorum"der. Siz onun için hayatınızı ve geleceğinizi sorgulamaya başladığınuız sırada söyler bunu hemde. Sizin için ne kadar inandırıcı olmasada söyledikleri, artık onu kaybetmişsinizdir bir kere yapabileceginiz hiçbir şey yoktur. Aşkta mantıkta yoktur sizin için gururda yoktur, olmamalıdır da. Bu yüzden biraz daha gidersiniz üstüne son bir şans için. Hiç ummadığı bir anda karşısına çıkıp "Seni hala seviyorum" diye bağırabilmek için her zaman geçtiği yerlerde beklersiniz. Ama göremezsiniz. Görmedikçe ona daha çok bağlanır, uzaklaştıkça daha çok yakınlaşırsınız ona. Ama bütün gemileri yakmıştır o artık. Önce beyninde bitirmiştir ilişkinizi, sonra da kalbinden çıkarıp atmıştır sizi. Çok uzun değil, daha bir gün önce yüzündeki o küçücük tebessümüyle sizi sevdiğini söylerken, gökyüzünden kendisi ve sizin için birer yıldız seçerek hayatınıza küçük anlamlar katan o güzel insan, hayatınızı kabusa dönüştürür aniden. Birdenbire kapatır kalbinin kapılarını, yasaklar kendini size.
O acımasız yüzünü gösterir bir kez daha size hayatın. Ne olduğunu anlayamazsınız. Duvara çarpmışsınızdır. Kendinize güveniniz ve bütün güzel duygular altüst olmuştur. Hayatı kendinizde aramaya başlarsınız yine. Öyle ya, eğer yanlış bir şey yapılmışsa bunu hep kendisinde arayanlardansınızdır siz. İyilik ve güzel şeyler için varsınızdır çünkü. Hatalarınızı sorgularsınız bu kez. O size "suç sende değil, kendimle savaş veriyorum, hata bende" dese de bunu kabullenmez ve nerede yanlış yaptığınızı anlayabilmek için çırpınır durursunuz. Sonunda yine bütün hatayı kendinize yüklersiniz. O yüzden her seferinde biraz daha dikkatle ve tereddütle başlarsınız yeni ilişkinize. Bir yanınız hep korunaklı tutarsınız. Uzun süre açmazsınız kapınızı kimseye. Ve her seferinde daha zor açarsınız kapıyı oradan içeri girmek isteyene. Ne zaman ki...
----------------------------------------------------------
DOSTLUĞA |
Serüvendir
yasamak Ne getirir , ne götürür belli olmaz ,
Birgün aglar , birgün gülersin.
En umutsuz aninda ;Yaslar süzülürken yanaklarindan ,
Birden donuverir hatirladiginda ,
Isigin olur , karanliklari delersin .
Ya da katilirken kahkahalarla ,
Yüzünde açan gülleri göstermek istedigin ,
Belki yanibasinda belki çok uzaklarda ,
Ama bir YUREK ATISI kadar yakindir sana .
Kasvetli bir sabaha merhaba dediginde gülerek ,
Ya da düz yolda tökezlediginde ,
Elerini avuçlarinda hissedersin.
Çogu zaman yanlizsindir kalabaliklarda ;
Sahte gülücüklere sahte gülücüklerle karsilik verirsin
Iliskiler vicik vicik ,
Menfaat , ihanet , riya vardir hep etrafinda ,
Tiksinirsin . . .
Hani bazen manasizdir yasamak ;
Ot gibiyim der dalar gidersin ,
Bir film seridi gibi geçerken yasadiklarin ,
Bir iki kareye takilir gözlerin ,
O karelerden sevgi akar damarlarina ,
Birden canlanir , dirilir , güçlenirsin.
Dört elle sarilirsin sonra hayata ,
Meydan okursun , kafa tutarsin ,
Dünyayi sirtlayip gidesin gelir ,
Ben de buradayim dersin.
Bir kucak açarsin
Kollarin dünyayi sarar ,
Bir gülümser , içinde çiçekler açar ,
Yüreginde mevsim ilkbahar olur.
Yaninda yüksek sesle düsünür ,
En mahrem sirlarina ortak edersin.
Kimi zaman kalbini kirdigin ,
Kimi zaman gönlünü aldigin olur ,
Almadan veren , çagirmadan gelen , vedasiz gidendir .
Gün olur araya yollar , yillar girer ,
Ama hep taze simsicaktir anilar ,
Hatirlayinca gülümsersin.
Korkmazsin . . .
Buz üzerine yazili degildir yitip gitmez ,
Onunla alip verdiklerin ,
Bilirsin ,
O benim """ CAN DOSTUM """ dersin...
----------------------------------------------------------
Yasanmisliklar: uçsuz bucaksiz bir ummanin yankilarinda, uçurumlarin ardi sira biraktiklarimiz gibi... Kimi ariyoruz, kimi buluyoruz bilmiyorum, yitirdiklerimiz neler, ya kayiplarimiz. Aslinda hiç umursamadiklarimiz belki, kaybettigimizde kadir kiymetini bildiklerimiz... Sahi kimim ben ya sen kimsin? Kaybolan umutlarin sessiz çigliklari miyiz bizler... Neyi ariyoruz kendimizi mi? Ya da yitik sevgilerimizi mi? Onlar ölmedi diyorsun! Yasayanlar ölmez... Ya neden duymuyoruz derin sevgilerini içimizde? Onlar bizi bizim sevgilerimiz kadar sevebildiler mi sahi? Sen bir cevap bulduysan söyle. Ben cevaplari kaybedeli çok oldu... simdi soru sormaktan bile korkuyorum sevgilere! Gerçekten sevdim mi? diyorum mesela... Yoksa ulasilmaz sevgiler hep cazip miydi? Sevgi sandigimiz sey yitirdigimiz umutlarimizdan geriye kalan özlemlerimiz miydi? Belki de yasayamadiklarimizi ariyorduk o insanlarda. Hani su kalbimize aldigimiz insanlar bizi gerçekten sevdi mi? Kim kalpsiz söyle lütfen kalbimizi verip terk edilen bizler mi? Hayir belki de evet bak bizde kalpsizlestik: Bizi sevenleri incittik birer birer, bizi terk edenleri sevdik çünkü, bizi terk edip gidenleri özledik hep. Benciliz belki de: sevgiler bencil yasanan her sey sanal, ütopik... Zira adam akilli sevgiler mazide kaldi. Yüzyillar öncesinde:balon etekli kadinlarin valslerinde, sovalyeleri düellolarinda... Söyler misin? Karilikli sevgiler öldü mü? Yari yolda birakilan sevgilerle hayat devam ederken geri dönmek mümkün mü? Ben dönmeyi basaramadim. Denedim olmadi... Yittim, yilginlastim sevgi sandigim o üstünkörü yasanmislik ask denen illetin içinde. Bölündüm, yürek denizinde boguldum... Evet öldüm de denebilir ama tekrar dirilmeyi de ögrendim... Beni öldüren o sevgiyi içimde öldürerek. Bosluklar belki simdi yasadiklarim. Meçhul, aglayislara gebe duygularim: Bak yine agliyorum simdi su an. Kim kalpsiz söyler misin? Biz mi, bizi terk edenler mi? Bazen düsünüyorum da ölmek daha kolay yasamaktan, ölmek daha anlamli... Nazim Hikmet’in dedigi gibi “Belki ölüm uslandirir bizi. Geliyorum, geliyorum de, ölüm uslandir beni” Digerine