1.3 Deprem ve Deprem Dalgaları
Depremler, Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar
halinde yayılmasıyla oluşur. Depremlerin oluşumunu, deprem dalgalarının Yer içindeki yayılma şekillerini, ölçüm
aygıtları yardımıyla değerlendiren ve genel olarak depremle ilgili çalışan bilim dalı sismolojidir.
Sismoloji sözcüğünün kökeninde de, Yunanca'da "şok" anlamına gelen "sismos" sözcüğü vardır.
Sismolojinin en önemli uğraş alanlarından biri deprem dalgalarıdır. Yer kabuğu
içinde ani kaya kırılmalarıyla oluşan bu enerji dalgaları "sismik dalgalar" olarak adlandırılmaktadır.
Deprem adını verdiğimiz yer sarsıntıları da, bu sismik dalgaların etkisidir. Depremleri sismolojinin gözünden
bilimsel olarak anlamak için birtakım tanımlamalara gereksinim vardır.
 |
Depremin enerjisinin çıktığı, diğer bir deyişle sismik dalgaların kaynağı olan nokta depremin
"odak noktası" ya da "iç merkezi" olarak adlandırılır. Burada nokta olarak kastedilen gerçekte büyükçe bir
alan olmasına karşın, pratik uygulamalarda kolaylık sağladığından nokta olarak kabul edilir. Odak noktası,
fay üzerindeki ilk hareket noktasıdır. Fayda oluşan kayma, bu noktadan başlayıp hızla fay düzlemine yayılır.
Yer üzerinde, odak noktasına en yakın nokta, yani odak noktasının Yer yüzeyindeki izdüşümü depremin "merkez üssü"
ya da "dış merkezi" olarak adlandırılır. Burası, depremin en çok hasar verdiği ve en kuvvetli hissedildiği bölgedir. |
Kırılma ya da kaymanın ardından odak noktasından hızla sismik dalgalar yayılır. Bu sismik dalgalar da iki
türdedir: Yerin iç kısımlarındaki odak noktasından başlayıp her yöne doğru yayılan "cisim dalgaları" ve merkez üssünden
yayılan ve Yer yüzeyinde ilerleyen "yüzey dalgaları". Yer kabuğunun iç kısımlarında etkili olan cisim dalgalarının
da P-dalgaları ve S-dalgaları olmak üzere iki türü vardır. P-dalgaları, "birincil" anlamındaki ingilizce "primary"
sözcüğünün baş harfinden adını almıstır. P-dalgaları, hareketleri sırasında kayaları itip çekerek, yani dalgaların
ilerleyiş yönüne paralel olarak hareket ederler. Tıpkı bir ucu sabit olarak gerdiğiniz bir yayı bıraktığınızda yaptığı
titreşim hareketi gibi. Bu dalgalar en hızlı ilerleyen sismik dalgalardır. Saniyede 4-7 km arasında değişen
hızlarla hareket eden P-dalgaları, deprem ölçüm istasyonlarına ilk ulaşan sismik dalgalardır. P-dalgalarının diğer
önemli özelliği, katı kaya kütleleri içinde, sıvılarda ve havada ilerleyebiliyor olmasıdır.
İkinci tür cisim dalgaları olan S-dalgaları da, ingilizcede "ikincil" anlamına gelen "secondary" sözcüğünün
baş harfinden bu adı almıştır. Kolayca tahmin edilebileceği gibi, bu dalgalar deprem sonrası ölçüm istasyonuna ikinci
sırada ulaşır. Daha yavaş hareket eden bu dalgaların hızı da saniyede 2-5 km arasında değişir. S-dalgalarının hareketleri
ise, dalganın ilerleme yönüne diktir. Bu, bir ucu sabit olan bir halatın diğer ucundan tutarak yaptığımız atma hareketiyle
oluşan dalga hareketine benzetilebilir. S-dalgaları yalnızca katı kaya kütlelerinde ilerleyebilirler ve ilerlerken de
kayaları aşağı-yukarı, sağa-sola doğru hareket ettirirler.
 |
Sismik dalgaların ikinci türü olan yüzey dalgaları, en yavaş ilerleyen sismik dalgalar olmakla birlikte,
genelde cisim dalgalarından daha fazla hasara neden olurlar. Çünkü bu dalgalar daha fazla yer hareketi yaratır,
daha yavaş hareket ettiği için de etkisi daha uzun sürer. Yüzey dalgaları da Love dalgası ve Rayleigh dalgası olmak
üzere iki türdedir. Love dalgası adını, 1911 yılında bu dalgaların matematiksel modelini inceleyen İngiliz matematikçi
A. E. H. Love'dan almıştır. Yüzey dalgalarının en hızlısı olan Love dalgası yeri yatay düzlemde hareket ettirir. Diğer
yüzey dalgası olan Rayleigh dalgası ise adını, 1885 yılında bu tür bir dalganın varlığını matematiksel olarak öngören
Lord Rayleigh'den almıştır. Rayleigh dalgası da, bir göl ya da okyanus üzerinde yuvarlanan dalga gibi yer üzerinde
yuvarlanarak ilerler. Deprem anında hissedilen sallantıların çoğu, diğer dalgalardan çok daha büyük genlikli olan bu
Rayleigh dalgasından kaynaklanır. |
|