
Ciğer ve şiş kebap
Doç. Dr. Mebrure Değer
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin
tarihi bir şehri
olan Diyarbakır, Dicle nehri
kıyısında kurulmuştur.
Diyarbakır yöresinde sert
bir kara iklimi ve yarı
kurak bir yayla iklimi
egemendir. Yazlar çok sıcak,
kışlar ise soğuk geçer.
Yağmurlar azdır. Dicle nehri
irili ufaklı kolları ile bu
toprakları sular.
İklimin özelliği, bol
miktarda su ve sulu besinler
alınmasını zorunlu hale
getirmiştir. Bu nedenle kavun,
karpuz, hıyar, marul gibi meyvalar çok fazla yetiştirilmekte
ve tüketilmektedir. Dicle kenarında yabanî
meyva ağaçları da bulunur. Sulak vadi tabanlarında
söğüt (Salix), ceviz (Juglandis), kavak [populus)
ve menengiç (F. Terebentis)
ağaçları vardır.
Karasal iklim, bozkırların
oluşmasına neden olduğundan,
bu bölgede de bozkırlar çok fazladır. Bozkır
bitkileri arasında kuraklığa
en fazla dayananlar soğanlı, rizomlu, yumrulu, derin köklü ve tüylü
yaprakları olan bitkilerdir.
Hayvancılığın bu bölgede
yapılması sonucu et, süt
ürünleri ve yumurta gibi
hayvansal maddeler çok
fazla üretilmektedir.
BESLENME BİÇİMLERİ
Beslenme; büyüme, gelişme,
sağlıklı ve verimli
olarak uzun süre yaşamak
için gerekli olan enerjiyi
ve besin öğelerinin her
birini yeterli miktarlarda sağlayacak olan besinleri, besin değerlerini
yitirmeden,
sağlığı bozucu duruma
getirmeden, ekonomik şekilde almak ve vücutta kullanmaktır (Baysal,
89).
Diyarbakır yöresinde
geleneksel beslenme biçimleri,
beslenme alışkanlıkları hâlâ etkisini korumaktadır. Son yıllarda köyden
kente göçen halkın, bu alışkanlıkları
pekiştirdikleri de gözden kaçmamaktadır. Köyden
kente göç eden halk; örf, âdet ve ananelerini de
birlikte getirmişlerdir.
Diyarbakır yöresinde çok
zengin bir mutfak kültürü
vardır.
Geleneksel yemek türlerinde
etin Özgün bir yeri
vardır. Yemekler genellikle,
ekşili, acılı ve yağlıdır.
Zeytinyağı az
kullanılmaktadır. Balık ve diğer su
ürünleri de çok azdır. Et
olarak kuzu ve koyun eti çok
kullanılır. Sığır, dana ve tavuk eti daha az tüketilmektedir.
Yumurta, süt ve süt ürünleri
bol miktarda tüketilir.
Özellikle peynir ve yoğurt
çok fazla yenilmektedir.
Sebzeler ve meyveler da
önemli bir yer tutmaktadırlar.
İlkbaharda marul, hıyar;
yazın kavun ve karpuz; sonbaharda da üzüm çok fazla tüketilen meyvelerdendir.
Bu meyvelerden başka elma, erik, kiraz, portakal
da yenilmekledir.
Toplumsal değişmenin sonucu
olarak geleneksel
beslenme alışkanlıkları ve
sofra âdabı değişime uğramaktadır.
Evlerde hazırlanan bazı yiyeceklerin yerini, hazır yiyecekler almıştır.
Diyarbakır'ın zengin mutfak
kültürü, halkın beslenmesinde
olduğu gibi, yapılan çeşitli yemeklerde
de kendini göstermektedir.

Diyarbakır usulü ekşili dolma
DİYARBAKIR YEMEK
FOLKLORUNDA
KIŞ HAZIRLIKLARI
Diyarbakır yemek
folklorunda kış hazırlıkları
önemli
bir yer tutar. Bazı yiyecekler kış için hazırlanır.
Pastırma, kavurma,
peynir, salça,
pekmez yapmak, turşu
kurmak, patlıcan,
biber,
kabak gibi bazı
sebzeleri, erik, elma gibi
bazı meyveleri kurutmak,
çökelek ve koruk hazırlamak, şehriye
kesmek, pirinç, bulgur, mercimek gibi tahılları ayıklamak
ve kış için kullanılabilir
bir hale getirmek gibi özellikle
kadınları meşgul eden işler, uzun zaman alır. Bu
hazırlıklar, komşuların
yardımları ile yürütülür. Bu
işler, sosyal bir
dayanışmanın yanı sıra, bir törene dönüşür.
Burada ilginç bir konu
olarak düşündüğüm "Şehriye
kesmek" işlevini ayrıntılı olarak anlatmak istiyorum.
Şehriye kesmek:
Diyarbakır yöresinde şehriye
kesmenin anlamı hamurun
parmaklar arasında ince ve küçük parçalara
ayrılmasıdır. Şehriye çorba
veya pilav olarak doğrudan yenildiği gibi, bulgur veya pirince katılarak
da
kullanılmaktadır.
Şehriye genellikle
geceleri kesilir. Gündüz kadınların
ev işleri olduğu için gece tercih edilir. Bunun için
önceden komşulara haber
verilir.
Şehriye kesmek için, yağlı
hamur yoğrulur, küçük
parçalara ayrılır. Yere
büyük bir bez serilir. Bezin etrafına
minderler konur. Konuklar bu minderlerin
üzerine otururlar. Yağlı
hamuru genellikle evin büyüğü ve komşulardan biri dağıtır. Hamuru alan
kişi,
parmaklan arasında
ovuşturarak, ince ve küçük parçalara
ayırır. Bu parçalar genellikle 1–1,5 santimetre
uzunluğundadırlar. Elinde
hamuru biten kişi el çırparak
hamur istediğini belirtir, hamur dağıtan
kişi de hamuru o kişiye
atar.
Şehriye kesmek, 10–15
kadının bir araya gelmesi
demektir. Bunun
için masallar,
fıkralar anlatılarak,
eğlenilir.
Şehriye keserken ikram edilen tatlılar
ağız tatlandırıcı, kolay yenilebilen,
kuru maddeler olur. Bu
maddeler ya dövülmüş fındık
ile şeker veya kahve ile şekerin karışımından meydana
gelen tatlılardır. Herkes bu
karışımdan bir tatlı kaşığı
alır. İkramı evin genç kızı
veya komşulardan genç bir
hanım yapar.
Böylece
şehriye kesmeye gelen komşular, hem yardım
ederler, hem de eğlenirler.
Dolma oymak, salça ve sebze
kurutmak, peynir mercimek, tahıl ayıklamak gibi işler için de yine komşuların
yardımı gereklidir.
Kış için tatlılar da
yapılır. Bu tatlılar genellikle
üzümden yapılan pekmez,
şıra, pestil, kesme, ceviz
sucuğu gibi tatlılardır. Bu
tatlılar kışın ceviz, badem,
fındık, fıstık gibi kuru
yemişlerle de yenilir.
Diyarbakır'da ve yöresinde
halk arasında kullanılan baharatlar, beslenme biçiminin bir başka
özelliğini
oluşturmaktadır. Bunlar, karabiber, kırmızıbiber, tarçın, kekik, nane,
yarpuz, kişniş, karanfil gibi maddelerdir.
Bazı sebzeler ve meyveler halk ilacı olarak
da kullanılmaktadırlar.
Domates baş ağrılarında, patlıcan
kadın hastalıklarında, kabak sirozda, mercimek
cilt lekelerinde, nar ve
elma suyu tansiyon düşürücü
olarak, meyan kökü şerbeti
mide ülseri ve böbrek
hastalıklarında, maydanoz
ise idrar söktürücü olarak
kullanılmaktadır.
Kavun, karpuz ve üzümün çok
faydalı olduğunu
belirten şöyle bir tekerleme
vardır:
"Karpuz ye işegen bak
Kavun ye bilegen bak
Üzüm ye rengen bak."
Buradan, karpuzun idrarı
artırdığını, kavunun şişmanlattığını,
üzümün de sağlık verici olduğunu anlıyoruz.

İçli köfte
DİYARBAKIR TÖREN
YEMEKLERİ
Törenler gerek kişisel, gerekse
toplumsal yaşamımızda önemli
bir yer tutarlar.
Diyarbakır'da belirli günlerde yapılan
törenler vardır. Bu törenlere
özgü değişik yemekler, tatlılar, içecekler
hazırlanır. Bu törenler; doğum,
sünnet düğünü, söz kesme,
nişan, düğün törenleri, kirve davetleri, diş hediği, loğusa
hamamı, hacca gidiş, dönüş törenleri, mevlid
töreni, kurban ve şeker bayramı,
muharrem ve nevruz
günleri, yağmur duası ve ölüm törenleridir.
Doğumda; doğum yapan kadının
yani loğusanın
sütünün gelmesi için,
pekmez, helva, kuru üzüm gibi
yiyecekler yedirilir. Gelen misafirlere "Loğusa şerbeti"
denilen tarçınlı ve kırmızı boyalı, şekerli şerbet ikram edilir. Bununla
"al basması" denilen hastalığın
da önleneceğine inanılır.
Düğün törenlerinde ilke her
zaman "tatlı başla,
tatlı bitir" olduğu için
buna uyarak, söz kesimi ve nişanlanmayı
şerbet içmekle başlatmışlar, düğün yemeklerinde yapılan tatlılarla da
bitirmişlerdir.
Düğün ve sünnetlerde, yemeğe
düğün çorbası ile
başlanılmakta, duvaklı pilav
ile devam edilmektedir.
Sebze yemekleri olarak daha
çok meftune ve fasulye
yemekleri yapılmaktadır. Börekler sebze yemeklerinden sonra sofraya
getirilir. Özellikle düğün ve sünnetlerde
su böreğinin ayrı bir yeri vardır.
Ayran, limonata, su gibi
içecekler, yemeklerle birlikte
sofraya getirilir.
Tatlılar İse en son sofraya
getirilen yiyeceklerdir.
En çok baklava, tel
kadayıfı, Nuriye tatlısı, komposto, hoşaf, zerde gibi tatlılar
yapılmaktadır.
Zerde de pilav gibi, bu
törenlerin vazgeçilemeyen
demirbaş bir yemeğidir.
Duvaklı pilav yapmak için,
önce pirinç pilavı bilinen
tarzda pişirilir. Sonra "duvak" denilen harcı hazırlanır. Bunun için
önce bademler bir dakika suda kaynatılarak kabukları soyulur. İkiye
ayrılır. Pembeleşinceye
kadar yağda kavrulur. Başka bir tarafta iri
Çekilmiş kıyma da kavrularak,
üzerine karabiber,
tarçın ve bahar ile
karıştırılır. Badem
ilave edilir. Pilav büyük
kayık tabaklara
tepeleme
doldurulduktan
sonra, hazırlanan harç,
pilavın üzerine dökülür. Bembeyaz
pirinç pilavının üzerine dökülen bu
harç, gerçekten bir duvak
görünümündedir.
Pilavla birlikte sofraya
etli sebze yemekleri, kuzu
dolması da konur. Eğer kuzu
dolması yapılmamışsa, kaburga dolması yapılabilir. Kaburga dolması koyunun
göğüs kafesi dikilip, içine iç pilav doldurularak yapılan bir yemektir.
Pilav,
kuzu dolması ve kaburga dolması gibi fazla
miktarda pişirilen yemekler "NIKRA"
adı verilen iki
tarafında kulpları bulunan
büyük kaplarda yapılır.
Sünnet düğününde yapılan
yemekler, evlenme törenlerindeki
gibidir
Diyarbakır folklorunda
önemli bir yeri olan bir tören de "diş hediği" dedikleri, çocuğun diş
çıkarması
dolayısıyla yapılan
törendir. Bunun için buğday haşlanır.
Çocuk yere oturtulur. Bir bezin üzerine haşlanmış
buğday dökülür. Sonra çocuğun çevresine ayna,
kalem, tas, çekiç vs.
çeşitli şeyler konulur. Bu nesneler
mesleklerin sembolleridir. Çocuk hangi nesneyi
alırsa o mesleği seçmiş
olur. Örneğin kalem alırsa kalemle
uğraşan bir meslek, çekiç alırsa çekiçle uğraşacak
bir meslek seçeceğine inanılır.
Ölümde, ölüyü gömdükten
sonra, helva dağıtılır.
Helva genellikle un
helvasıdır. Son yıllarda irmik
helvası da yapılmaktadır.
Ölü evine komşular yemek
yapıp getirirler veya
getirdikleri kuru
malzemeleri ölü evinde pişirirler.
Genellikle yemekler çorba,
pilav, börek, etli fasulye,
etli nohut, patlıcan
meftunesi, hoşaf gibi yapılması
kolay olan, çok bol yapılan
yiyeceklerdir. Ölü mevlüdü
yedinci günü veya kırkıncı günü okutulur. Evde
okutulursa gül suyu ikram
edilir. Yemekler
yapılır. Camide okutulursa
gül suyu ve
şeker dağıtılır.
Yağmur duasında ise, çocuklar
tahtadan bir bebek yaparlar. Bunun adı "Çemçe Gelin"dir. Kapı kapı
dolaşarak,
şu tekerlemeyi söylerler:
"Çemçe gelin ne ister
Allah'tan yağmur ister bir
parça bulgur ister."
Çocukların isteyeceği
maddeler değişik olabilir.
Kapısına gidilen ev, bir kova suyu "Çemçe
Gelirin başından boşaltarak,
çocukların istediği yiyeceği de verir.

Sac tava
DİYARBAKIR'IN ÖNEMLİ
YEMEKLERİ
Diyarbakır'da en fazla
pişirilen yemekler "tencere yemekleri" olarak
tanımlanan etli sebze
yemekleridir. Sebze
yerine bazen meyve da
kullanılmaktadır. Elma, erik, ayva,
çağla gibi meyvelerden etli yemekler yapılmaktadır. Diyarbakır'a özgü
yemeklerin başında "Meftune" adı verilen genellikle patlıcanla yapılan
bir yemek gelmektedir. Bundan başka düzme veya "pürlezzel",
"karnıyarık" veya "belibağlı",
"içli köfte", "kibe bumbar",
"lebeni çorbası", "nuriye tatlısı" Diyarbakır'ın
çok önemli yemekleri
arasında yer almaktadırlar.
Meftune,
en çok patlıcanla yapılan bir yemektir.
Bundan başka; kabak, bakla,
kenger, çağla ve elma
meftuneleri
de yapılmaktadır.
Meftune
yemeğine 18. yüzyılda yazılmış bir "Yemek Risalesi”nde de rastlıyoruz.
Burada, "Meftune"
olarak anılan yemeğin
patlıcandan yapıldığı, sumak ve ekşi nar suları ile pişirildiği
yazılıdır.
Meftunelerin
Yapılışı:
1- Patlıcan meftunesi:
Parçalara ayrılmış yağlı ve
kemikli 1 kg. kuzu eti
tencereye konur. Hafif
pişirilir. Daha önce et tuzla ovulmalıdır. Üstüne halka halka doğranmış
patlıcan,
sonra da domates konur.
Sebzeleri örtünceye kadar
sumak suyu eklenir. Sumak
suyu yemeğe
ekşilik verir. Yemek orta ateşte pişirilir.
Dövülmüş sarımsak katılarak
yenir.
Patlıcan meftunesi kurutulmuş
patlıcandan yapılırsa
buna halk arasında
"Hırçikli Meftune" adı
verilmektedir.
Diğer meftune çeşitleri
de hemen hemen
aynı tarzda pişirilmektedir.
Tencerede ve suda
haşlanarak pişirilen
bu yemekte besin
maddelerinin kaybı
pek fazla değildir. Besin
maddelerinin kaybının
olmaması ve haşlanarak
pişirilmesi beslenmede sağlıklı
bir yol olarak önemli bir
yer tutmaktadır.
Sumak suyunun hazırlanması:
Bir su bardağı sumak, iki su
bardağı su ile yarım
saat bekletilir ve sonra
süzülür. Bu süzülen suyun
içine bir yumurta kırılır.
İyice çırpılır. Ateşe konur. Üzerine çıkan köpükler alınarak atılır.
Altta kalan pembemsi su, yemeklerde kullanılır. Bu işleme "sumağı
ağartma" denir.
Eğer koruk suyu kullanmak
gerekiyorsa; bir çay bardağı ekşi koruk, üç su bardağı su ile bir saat
hafif
ateşte kaynatılır. Tel
süzgeçten süzülür. Ekşilik verici
olarak kullanılır.
2- Bakla
Meftunesi:
1 kg. bakla temizlenir.
Limonlu ve unlu bir suyun
içine alılır. Bir süre sonra
süzülür.
Tencerenin altına 1 kg. yağlı, kemikli, parça et konur.
Sonra baklalar atılır. Üzerine bir bardak su ve
biraz tuz ilave edilir. Ağır
ateşte pişirilir. Baklalar yumuşayınca,
üzerine 2 su bardağı ağartılmış sumak
suyu ilave edilir. 20–25 dakika ağır
ateşte pişirilir. Yenileceği zaman sarımsakla, taze yeşil acı
biber beraber
dövülerek yemeğin üzerine konur.
3- Kış
Kabağı Meftunesi:
1
kg. kuzu veya koyun eti hafif pişirilir.
Diyarbakır’da yetişen bir kabak cinsi
olan kabak, kavun dilimi gibi
kesilir, kabuğu soyulur, sonra
küp şeklinde kesilir. Az
pişmiş etin üzerine konur.
Bir kaşık salça ilave edilir.
Tuz ve 3 bardak hazırlanmış koruk
suyu ilave edilip, hafif
ateşte 1 saat kadar
pişirilir. Sarımsak
ilavesi ile yenir.
4- Sakız
kabağı meftunesi:
Yarım kg. kuşbaşı et
hafif pişirilir. 1 kg. sakız
kabağı doğranır. Ete ilave 4
edilir. Bir kaşık salça ve
tuz
konur. Bir su bardağı kadar
haşlanmış nohut konulduktan
sonra, bir limon suyu veya
1–2 küçük
parça limon tuzu ilave
edilir. Kabaklar piştikten
sonra, servis yapılacağı zaman sarımsak konur.
5- Elma
meftunesi:
1 kg. kuzu veya koyun eti
hafif pişirilir. 1 kg. yeşil
ve ekşi elmalar doğranır, az pişmiş etin üzerine
ilave edilir. Bir kaşık
saçla veya domates konulduktan
sonra, 3 bardak hazırlanan konik suyu ve tuzu
ilave edilerek hafif ateşle
bir saat kadar pişirilir. Yenileceği
zaman sarımsak ilave edilir.
6- Kenger
meftunesi:
Yarım kg. yağlı parça kuzu
ya da koyun eti suda
hafif pişirilir. Sonra;
temizlenmiş ve suda bırakılmış 2 kg. kenger, etin üzerine ilave edilir,
ikisi birlikte hafif
ateşte pişirilir. Kaşıkla
karıştırılmaz. Piştikten sonra
kengerin üzerini bir parmak geçecek kadar sumak suyu
ve bir kaşık salça katılır. Et piştiği zaman yemek
de pişmiş demektir.
İstenirse sarımsak ilave edilir.
7- Salatalık
meftunesi:
Salatalık meftunesi, taze
veya kurutulmuş salatalıktan
(hıyardan) yapılabilir.
Yağlı kuzu veya koyun eti
pişirilir.
Salatalığın içi çıkarılır. Kuşbaşı
doğranır, etin üzerine konulur.
3-4 domates doğranır. 10 dakika
pişirilir.Daha sonra 3 bardak
sumak suyu konularak pişirilir.
Sarımsak dövülür. Servis
yapılacağı zaman yemeğe
katılır.
Diyarbakır’da etli
sebze yemeklerinin
yanı sıra, etli meyve
yemekleri de yapılmaktadır.
"Elma meftunesi",
"elma düzmesi",
"elma dolması", "Ayva
aşı", "çağla meftunesi",
"erik aşı" gibi yemekler
Diyabakır mutfağının
ilginç
yemekleri arasında yer alır.
Elma meftunesini meftuneler
kısmında anlatmıştık.
Elma düzmesi:
Küçük yeşil elmalar ortadan
ikiye bölünür. Çekirdeği
çıkarılır. Başka bir yerde eti hazırlanır. Bunun
için ete, karabiber, soğan,
tuz, maydanoz karıştırılarak
düzmenin içi hazırlanır. Sonra ikiye bölünmüş ve çekirdeği çıkarılmış
elmaların arasına konur. Üzerine
bir bardak su konularak,
elmalar yumuşayıncaya kadar
pişirilir.
Ayva aşı:
Buttan kuşbaşı et kesilir.
Hafifçe pişirilir. Etin üzerine,
ayvalar küp şeklinde kesilerek atılır. 2-3 karıştırarak su ilave
edilerek orta ateşte pişirilir. Ayvalar yumuşayınca, üzerine bir çay
bardağı şeker ve bir limonun
suyu konularak, yarım saat
hafif ateşte pişirilir. Şeker
yerine pekmez de kullanılabilir.
Ayva köftesi:
Kıymadan et köftesi yapılır.
Ayvalar dilimlenerek
yağda kızartılır. Et ve
kızartılmış ayvaların üzerine
2-3 bardak su, bir kaşık
salça, tuz konularak birlikte
pişirilir.
Etsiz olarak pişirilen sebze
Yemekleri:
Diyarbakır ve yöresinde; sebzeler etsiz
olarak da pişirilmektedir.
En çok pişirilenler, "kazayağı",
"semizotu", "yarpuz",
"kenger", "kuşkonmaz",
"ebe gümeci" gibi yabanî
otlar ve "kabak", "bamya",
"patlıcan", "fasulye" gibi
bilinen sebzelerdir.
Diyarbakır'da Anadolu’nun
Kıymalı böreği
diğer bölgelerinde olduğu
gibi çorbanın ayrı bir yeri vardır. Yalnız bu çorbalardan biri çok
sevilmekte ve
Diyarbakır mutfağında önemli
bir yer almaktadır. Bu,
"Lebeni" adı verilen yoğurt
çorbasıdır.

Sulu lebeni
Lebeni
(yoğurt çorbası):
Lebeni
adı verilen yoğurt çorbasını pişirmek
için, önce yoğurt, yumurta
ve tuzla bir tencerede çırpılır. Harlı ateşte tahta
kaşıkla karıştırılarak
pişirilir. Kaynayan bu yoğurtlu karışıma, bir tas
dövme eklenir. Dövmeler
yumuşayıncaya
kadar kaynatılır. Üzerine
naneli kızdırılmış tereyağı
dökülür.
Nane yerine yarpuz adı
verilen yabanî
nane de kullanılabilir.
Diyarbakır'da tatlılar da
çok yapılır.
Diyarbakır’a özgü "nuriye"
yufka ile yapılan
bir çeşit tatlıdır. İlginç olması açısından nasıl yapıldığını
ayrıntılı bir şekilde anlatacağız.
Nuriye
Tatlısı:
2 kg. un hamur tahtasına
elenir. Ortası açılır. 15
yumurta akı, bir yumurta
sarısı, biraz tuz ve bir bardak su
karıştırılarak hamur yapılır. Hamur 16 parçaya ayrılır; nemli bez
altında yarım saat dinlendirilir. Sonra her parçadan yufka açılır.
Bunlar yağlanarak
tepsiye yerleştirilir.
Dörder yufka ara ile,
ağartılmış ve makineden geçirilmiş badem döşenir. Fırına atılarak
pembeleşinceye kadar pişirilir. Fırından çıkarılınca
hatif ateşe konur.
Üstüne yavaş yavaş şurup dökülür.
Tatlı genişlemeye ve
kabarmaya
başlar. Ateşten
alınır. Üstüne bu kez kıvamlı
şerbet dökülür, sonra
dilimlere
ayni ir.

Mumbar dolması
SONUÇ
Bu
yazımızda Diyarbakır'ın zengin yemek folklorundan
çok kısa olarak bahsettik.
Diyarbakır, tarihi, bitki
örtüsü, iklimi ve diğer coğrafi özelliklerinden ötürü ilginç bir folklor
sergilemekledir.
Bu kısa yazıda bunların hepsinden bahsetmek mümkün değildir. Bunun için,
ancak bazı noktalan
belirtmekle yetindik.
Diyarbakır beslenme
biçimlerinden bahsederken, en çok hangi ürünlerin yetiştirildiğini,
hangi yemeklerin yapıldığını,
nasıl yapıldıklarını
belirtmek istedik.
Ancak mutfakta kullanılan
kap, kaçak ve sofra adabı
gibi konulardan bahsetmedik. Bunun nedeni, bu
konuların, Anadolu’nun diğer
bölgelerinde de hemen hemen benzer bir şekilde olması, ayrıca toplumsal
değişmenin sonucu olarak bazı geleneksel beslenme
alışkanlıklarının ve sofra
adabını bugün değişime
uğramış olmasıdır.
Diyarbakır'ın zengin mutfak
kültürünü anlatırken,
daha çok Diyarbakır'a özgü
ilginç yemeklerden bahsetmeyi uygun bulduk. Bazı yemekleri de özellikle
ayrıntılı olarak anlattık.
Diyarbakır'da kış
hazırlıklarından bahsederken, hazırlanan yiyeceklerin yanı sıra,
toplumdaki sosyal
dayanışmayı da vurgulamak
istedik.
Diyarbakır'ın tören
yemekleri ve halk arasında çok
yenilen yemekleri, özellikle
Diyarbakır'a özgü meftuneleri,
lebeni'yi nuriye Tatlısını ayrıntılı olarak anlatmayı
uygun bulduk.
Böylece Diyarbakır yemek
folklorunun önemli noktalarım vurgulayarak konuyu kısa anlatmaya çalıştık.
KAYNAKLAR
Ayşe Baysal, Genel Beslenme
Bilgisi, Ankara, 1989.
Nezihe Araz, "Türk Yemek
Töresi", İkinci Milletlerarası Yemek Kongresi,
3-10, 1988, İstanbul.
Nevin Halıcı, Türk Mutfağı,
Ankara, 1985.
Mebrure
Değer-Şevkel Beysanoğlu, Diyarbakır'da Halk Hekimliği, Ankara/1992.
M. Değer, "Elmadan Yapılan
Elli Yemek, Diyarbakır Meftunesi", Tarih ve
Medeniyet, S. 29, Temmuz
1996.
M. Değer, "Diyarbakır Yöresi
Türen Yemekleri", Üçüncü Milletlerarası Yemek
Kongresi, 7-12 Eylül, 1990, s.119-122.
Yurt Ansiklopedisi, Anadolu
Yayıncılık, Fasikül 42, İstanbul, 1982.
Zümrüt
Nahya, "Geleneksel Mutfağımızda Çorba", V. Milletlerarası Türk
Halk Kültürü Kongresi. Muddi Küttür
Seksiyon Bildirileri, Ankara,
1997, S.284–297.
Çevik
Kadıoğlu, "Türk Mutfağının Akdeniz Mutfak Kültürünün Genel
Özellikleri Yönünden
Değerlendirilmesinin Önemi", V. Milletlerarası
Türk Halk Kültürü Kongresi. Muddi
Kültür Seksiyon Bildirileri, Ankara,
199/, s.194-201.