Yolculugun ilk duragi olan Bozcaada' ya varipta kictan kara olduktan sonra tam benle Beste denize girerken karşımıza çıkan ve bulundugumuz yerde rihtimdan cekip aldigimiz ahtapot ilk aksam restoranda onceden hazirlanmis bir ahtapotla derhal degistirilip masaya geldiginde tatilin iyi gececegi kesinlesmisti. Hele ertesi gunu Gunay' in balikcilar kooperatifinden aldigi dalyan cipuralari mangala dizince tatilin havasina giriverdik.
Foca ise daha sonraki seyirlerde keyfini her zaman surmek istedigimiz bir liman olacakti. Burada Ali Baba restoranda levrek bugulamaya hep beraber nasil samandiralama yaptigimizi hicbirimiz unutamayiz.
Bademli' de ise gece aniden esen civarna ile tam rakilarin keyfine varirken demir tarayinca, gece vakti yuksek dozda adrenalin ile karsi karsiya kaldik. Burada 40-50 cm suda kacisan yuzlerce levrek, buranin bir akvaryum oldugunun da kaniti idi. Burada göz ile görerek Beste'in ekmekle yemlenmiş olta ile tuttuğu balıklar hepimizi eğlendirdi.
Ama Fuat' la Tolga' nin birlikte once Ayvalik' ta sonra Yenikoy' de cektikleri Eskina ve Cipura' nin tadina da doyamadik.
Tabii bir de Ayvalık'ta Fuat'ın teknenin içini farşlarını vs. komple dağıtıp toplamasını. Eyvah güzelim tekne hapı yuttu demiştim.
Donuste Marmara adasindan cikinca yakalandigimiz cephe, cocuklar kucuk oldugundan telaslaninca bizi Armutlu' ya kacmaya zorlamisti. Bir sonraki gün sakin ve rüzgarsız bir havada Istanbul'a geri döndük.