Boşluğun kıymetini anladım bugün. Meğer boşluk olmadan hareket bile mümkün değilmiş. Kimileri yoklukla eş tutar ya boşluğu. Veya bir şey içermediği farzedilen sınırsız alan. Belki koca bir sıfır yeterlidir onu tarif için. Içimdeki boşluğu uzay boşluğuyla kıyaslamak istedim bir an. Sıfırlarda kıyas olur mu demeyin sakın. Bazı sıfırlar sonsuzluk içerir paydasında. Payı dolu bile olsa sıfırlık vasfı değişmez. Payı ile paydası arasındaki sonsuz farktır aslında yokluğa denk kılan onu. Demek heybenin bir kısmı ne kadar dolu olursa olsun, diğer kısmı boş ise yokluk demek bunun sonu. Adaletsizlik yoklukla bundan adaş olsa gerek. Heybeler dengeye yönelirse ancak adalet mümkün demek. Bazısının da vardır çok şey paydasında. Payındaki yokluk sıfıra tevcih eder ama onu. Ne yapılırsa yapılsın üstte samimiyet yoksa belki hiç hükmünde yapılanlar. Bir de tersi varki bunun bütün hesapları altüst eder. Paydasında yokluk bile olsa paydakı bir nebze sonsuzluğa denk kılmaya yeter. Burda önemli olan nebzenin miktari değil sadece yeri. O yerin ne oldugunu tartışır belki filozoflar ezeli. Kimi der akıl kimi der kalp kimi belki de vicdan. Nerde olursa olsun asıl kıymet merhamet ve izan. Belki bir nevi açlık demek boşluk. Tabi türlü türlü açlık var insanın yakından tanıyan bilir. Hani midesi boş olunca kişinin bolca hatırladığı türden bir his. Gerçi kimi midesi dolu olsa bile duyar onu, bazısı da hiç umursamaz. Aslında hiçbirşey dolduramaz bu açlığın yerini ancak kısa süreyle bastırabilir. Zaman açlıktan yana çalışır bastırsan bile kisa süreyle, o hemen geri gelir. Belki balona benzer bu. Içine yeni birşey alınca genişler. Hani yedikçe yiyesi gelir ya insanın. Kiminin ruhunda vardır belki bu açlık. Bilgi belki yegane gıdadır onun için. Okumayla dindirmeye çalışır ya beyhude. Belki alışkanlık yapar, belki hayat tarzı olur kişiye. Patlayan fos balonlar vardır hani içine aldığını kaldıracak kadar sağlam olmayan. Bazısı sağlam olsa bile patlar ama. Içine sığdıramayacağı birşeyi keşfedince taşar başka boşlukları doldurmak için. Kiminin boşluğu gönlündedir bazen. Yazılmış reçete yoktur ancak buna asırlardır. Sevgi yeter dense de o da tanımsızdır bu boşluk gibi. Yeterli olmasa gerek yalnız sevgi. Çünkü bu boşluk zaten içerir mutlak bir çeşit sevgi. Sevgi zaten boşluk içinde boşluk bir nevi. Birini doldursan belki açar o on başka yeni pencere. Her pencere bir kapı giden farklı dehlize. Peki hiç doldurulamaycak mı bu boşluk. Niye dolması için yapılan bu uğraş. Evreni bile cazip kılan devamlı genişletmesi değil mi o sonsuz boşluğu. Boşluk demek sonsuza bile hareket imkanı veriyor. Yokluk dolar mı ki zaten. Hem herşey yoklukla başlıyor. Hayat bile. Hayatın kaynağı yokluk deseler kim inanır ki? Çünkü çok kolay tanımlanır sanılıyor yokluk. Varlık olmadan nasıl tanımlanır ki? Daha sonra yokluk kendini boşluğa bırakıyor. Birşeylerin olması bile boşluğu ortadan kaldırmıyor yani. Bilakis ne kadar çok nesne var ise o kadar çok artıyor boşluk. Insanlık tarihi bu meçhul boşluğu doldurma uğraşı. Neyle dolduracağını bilmeden arayışta, didinip durmakta insanlık keşfetmek için yeni boşluklar. Belki de bu boşluk bu arayışa imkan ve vesile olduğu için bu kadar değerli. Olmasaydı bu boşluk onca insan asırlardır acaba neylerdi? Iyisi mi sen uğraşma doldurmaya o boşluğu. Düşünmeye ve değerlendirmeye çalış o boşluğun getirdiği hoşluğu.
16.06.2000