hacialinin     demokrasi sayfası

Demokrasi kavramıyla ilgili Hacı Ali Özhan tarafından yazılmış makale ve araştırmalar bulunmaktadır. Demokrasi kavramıyla ilgisi nedeniyle alt sayfada yürütme organıyla ilgili makalelere de yer verilmiştir. Ayrıca mahkeme içtihatları ile bu konuyla ilgili site sayfalarına link verilerek sayfamızın güncelliği ve zenginleşmesi sağlanaçaktır. HAÖ
Dilipak ve Yardatan' ın Kırmızı ile yeşilden sonra Çekmeğil ile Özhan' ın beyaz ile mavi kitabı hazırlanıyor basınız
Hiç kimsenin cumhuriyeti Kadir Canızbay hocamın kitabından basınız
HAKLININ YANINDA

 hacı ali özhan

İslami kesimle liberaller grupların ittifaklarının bittiği tartışması yapılıyor. 11 eylül saldırısı üzerine, islamcı (bu tanımlama zorunluluktan kaynaklanıyor) yazarların, Afganistan konusunda Taliban karşıtı olmadıkları veya yeterince karşı çıkmadıkları gerekçesine dayandırılıyor.

Böyle bir tartışmanın sosyal kaynağı yoktur. Gerçeğe tekabül etmeyen bir iddiadan ibarettir 11 eylül ile de ilişkilendirmenin bir anlamı yoktur. Böyle düşünen bazı yazarların, bu yöndeki açıklamalarını sn. Ahmet Hakan programına taşıyarak konuyu büyüttü. Sn. Abdurrahman Dilipak ın programda söylediklerine ve akit gazetesinde bu konuyla ilgili yazdıklarına, değerlendirme ve yaklaşım biçimine canı gönülden, bir sosyalist ve ateist olarak aynen katılıyorum.

Bir kere Liberaller ve bazı Sosyalistler ile islamcılar arasında bir ittifak falan yoktur. Yalnızca demokrasi ve özgürlükler konusunda, aynı yaklaşım içinde olmaları nedeniyle, fikirlerde benzerlik vardır. Kesimlerin neden böyle düşündüklerine ilişkin gerekçeler tabi ki farklı olabilir. Birilerinin kendini öğretmen görmesi yaklaşımı gerçekten kabul edilebilir şey değildir. İlkelerin gereklerine göre fikirler üretilirken kimse kendini birilerinin öğretmeni yerine koyamaz. O zaman ilkelerin ne anlamı olacaktır. İlkeler yalnızca doğru olduğu için savunulur, birilerine ödünç verilmez.

Diğer yandan hep karıştırılan bir konu, sosyalistler ve liberaller tarafından halada karıştırılmaktadır. “Demokrasi gereği biz islamcıların haklarını savunduk, onlarda demokrat olsunlar, başkalarının haklarını savunsunlar “ yaklaşımı maalesef çoğunlukça söylenmektedir. Nitekim bu düşünce sonucu bazı sosyalistler, “islami kesim yaşadığı mağduriyetlerde haklıdır ancak onlar demokrat değil, demokrasiyi istemiyorlar” denilerek sessiz kalmalarına neden görülmektedir.

Sanki, demokratik haklardan ancak demokrasiye inananlar faydalanmayı hak ediyor gibi bir anlayış ‘ilkeler’ adına kabul edilemez. Mağdur olan kişi demokrat olmayabilir hatta herhangi bir diktatörlüğü isteyen, baskıcı faşist (MHP kastedilmemiştir.) bir kişi de olabilir. Bu durumda dahi demokratik bir hakkı elinden alındığında, yasağa karşı çıkılması gerekir. Hem de demokrasi adına hem de demokrasiye inananlarca bu faşist, baskıcı kişi dahi savunulmalıdır. Yani bir hak ihlalinde karşı tarafın kimliği gerçekten önemli değildir. Bir konuda, olayda mağdur olması yeterlidir. Bu kişi demokrasiye inanmasa da, aksine baskıcı fikirleri savunsa dahi yanında yer alınmalıdır. Demokratik hakları yalnızca demokrasiye inananlar, demokrasi sempatizanları değil, demokrasiye düşmanlarda hak etmektedir.

Demokrasiyi öğrenir, ileride demokrat olabilir diye de kimseye yardım yapılamaz. Daha doğrusu demokrasi düşmanlarının haklı, mağdur olması halinde, bunların yanında yer almaktan kaçınılamaz. İlkesel yaklaşım bunu gerektirir. Zaten inanılan şeyin özü, ruhu budur ve yalnızca ‘hak’ ölçüsüne dayanır.

Doğrudan bize, bizim fikirlerimize düşmanlık düzeyinde karşı çıkılsa dahi, bu kişilere karşı haksızlık yapıldığında hiç terüddüt etmeden düşmanlarımızı savunmamız gerekir. Demokrasinin erdemi de buradadır. Demokrasi diktatörlükle korunamaz, demokrasi faşist yöntemlerle savunulamaz.

Dolayısıyla islami kesimin, Taliban konusunda şöyle veya böyle düşünmeleri gerekir gibi bir beklenti içinde olunamaz. Taliban konusunda tabi ki farklı düşünülebilir, başka bir konuda aynı düşünülebilir burada kimse kimsenin öğrencisi, öğretmeni değildir. Mağdura ödünç yardım yapılamaz. Mağdurdan, yardım edildi diye belli düşünceleri benimsemesi gibi beklentiler içinde olunamaz. “İslami kesimin ne kadar demokrat olduğu, demokratik anlayışı ne kadar özümsedekleri, yönetime geldiklerinde demokrasiyi yok edecekleri, demokratlara baskı uygulayacakları” gibi gerekçelerle bugünün islamcı mağdurları yanında yer almamak ‘ilkesel’ değildir, gerçekçide değildir. Demokratik yardım yapıldı denilerek kimsenin demokrat olması beklenemez.

Bu bir süreçtir, bu süreci demokrasi böyle kazanacaktır inancındayım. Demokrasiyi ve demokratlığı tercih, baskı veya zorunluluklarla değil, yaşayarak, özümseyerek kendiliğinden düşüncelerin değişmesi ile olduğunda bir anlam ifade edecektir, keza demokrasinin özüne de bu uygundur.

Aksi halde Demokrasi için diktatörlük, demokrasi adına baskılar savunulmuş olur ki, bu da aslında demokrasiyi yok etmektir. Sn. Dilipak’ın cümlesiyle bitirmek istiyorum. “...bir hakkı savunmanın bedeli yoktur. Ben birisinin bir hakkını savundum diye onun bana bir borcu olamaz. Benim için bu kendi inancıma duyduğum saygının, dürüstlüğün, insan olmanın gereğidir.”
Hacı Ali Özhan
insan hakları sayfası    laiklik sayfası    insan hakları mahkemesi    anayasa mahkemesi    main page / ana sayfa
hacialiozhan@hotmail.com    hacialiozhan@mynet.com    hacialiozhan2000@yahoo.com