![]() |
Sözleşme ve darbe
hacı ali özhan Zamanaşımı nedeniyle 12 Eylül suçluları hakkında ceza davası da artık açılamayacak. Darbe üzerine çok şey yazıldı, söylendi. Ancak darbenin arka planı ve gerçek nedeni üzerinde doğru bilgiler yeterli derecede ortaya çıkmamıştır.
Bu mantıkla yapılan ve 3 yıl süren darbe sürecinde tüyler ürperten ne olaylar oldu, ne haksızlıklar yapıldı, tahmin etmek zor olmasa gerek.
Bu makalede, 12 Eylül' ün ulusal üstü bir yönü hakkında kısaca bilgi sunmak istiyorum.
Türkiye'de gerçekleştirilen darbe nedeniyle, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu'na bazı devletler başvurmuşlardır. Şikâyetçi devletler Fransa, Norveç, Danimarka, isveç, Hollanda'dır.
Şikâyetçi beş devlet, 12 Eylül 1980'de parlamentonun dağıtıldığını, siyasi partiler, dernekler ve sendikaların kapatıldığını, yürütme organının kaldırıldığını, tutuklulara yönelik yaygın ve sistemli işkence yapıldığını, gözaltına alma ve yargılamanın adil yapılmadığını, basın üzerinde baskı uygulandığını ileri sürerek, sözleşmenin ihlal edildiğinin tesbitini istemişlerdir.Türkiye bu iddialara karşı cevabında; ülkenin savaşın içinde olduğu, yaşamı tehdit eden tehlikelerin varlığı, aşırı sol ve sağ terörizmin yükseldiği, parlamentonun görevlerini yerine getirmediği, bu nedenle de durumun gereklerine uygun olarak yönetime el konulduğu belirtilmiştir. Devamla,
işkence olmadığını, işkence yapıldığı iddialarının araştırılıp sorumlularının cezalandırıldığını, sıkıyönetim komutanlarının kötü muameleyi önleyen emirler yayınladıklarını ileri sürmüştür.Temmuz 1982 tarihinde yapılan başvuru, komisyonca Aralık 1983 tarihinde kabul edilebilirlik kararı verilmiştir. Bunun üzerine Türkiye'ye gelen heyetler, muhtelif kesimlerle görüşmüş, cezaevlerini ziyaret ederek mahkûmların görüşlerini almışlardır. Başvuran devletler ile Türkiye arasında yapılan görüşmeler sonucu dostça çözüme ulaşılmıştır.
Buna göre, işkencenin önlenmesi için Devlet Denetleme Kurulu'nun askeri ve sivil cezaevleri ve emniyet birimlerini sıkı denetime alacağı, sıkıyönetimin azaltılarak kaldırılacağı, af ilan etmenin gündemde olduğu, kişi haklarını sınırlayan kanun hükümlerinin değiştirilerek sözleşmeye uyumun sağlanacağı taahhüt edilmiştir.
1985 yılında yapılan dostça anlaşma üzerine komisyon, dostane çözümü yeterli bularak dosyayı bu şekliyle kapatmıştır.
Türkiye taahhütlerinin hangilerini, ne kadar yerine getirmiştir, toplum yaşayarak görmüştür. Ancak böyle birbaşvurunun yapılmış olması bile tek başına önemli görülmelidir.. Avrupa ülkelerinin haklı yakınmaları ve demokrasi talepleri 12 Eylül yönetimini kuşkusuz etkilemiş ve darbenin uygulama takvimini değiştirmiştir. Darbe uygulamalarının kısmen değişmesiyle, hafiflemesiyle siyaset adamlarımızın bir kısmı bugün devlet makamlarında oturmaktadır. Artık 12 Eylül suçları yargılanamayacağından, yalnızca 12 Eylül gerçeğinin açığa çıkması yapılmalıdır.
12 Eylül' ün acıları üzerine kurulmuş bir suskunluk yerine, hesabı görülmüş bir haksızlığın hukuki onuru üzerine gelecek kurulmalıdır.Başbakanı, bakanları, milletvekilleri mağdur olmuş bir parlamentonun artık, Anayasa' nın geçici 15. maddesini kaldırabilmesi, tarihi, ahlâki bir görevdir.
27 ağustos 2000 akit gazetesinde yayımlanmıştır.
Hacı Ali Özhan