Sizce eşcinsellik genetik mi?
Evet Hayır
 
    günlük  

ÖNEMLİ NOT! önceki günlük girişleri arşivlenmiştir. okumak için lütfen tıklayınız.

Günlük -- Gün 13

sardığım sigaradan daha yavaş ilerliyor düşüncelerim... içime çektiğim zehirse cabası... iyi SIKIŞTIRILMIŞ zehir! göz kapaklarımın kapanışına aldırmamalı...

dergilerden kesilmiş güzel resimler gibi geçiyorsun göz kapaklarımın altından... kapaklarım sana kapalı... doktor bahsetmişti üstü kapalı, kalp kapakcıklarımdaki sızıntıdan... vallahi ben birşey söylemiyorum bu sefer... doktor söyledi geçen yaz, sızan birşeyler varmış... parça parça sen, parça parça o, bu, şu... kendimi yıkıntı bir binadaki (ki o bina da bizzat benim) sığıntı sığıntı ama alabildiğine sığıntı... biraz da sızıntılı.. cebi delik, çorabı yok, içecek suyu yok, yiyecek ekmeği yok.. dramla melodrama arasında hayatı... evet belki çok abartılı şu an beynimden sızanlar ama... işte oracıkta üşüyen henüz 12-13 yaşlarında saçları taranmamış çocuğun ruyası gibi hissettim... biraz faşist, biraz komunist... biraz ondan biraz bundan... ortalama/vasat hayat... ideolijisiz... salt... durağan... diyalogsuz rüyalar bu bahsettiğim! yokluktan bir adım öte.. yoksunluğa, belkide hiçliğe iki adım kala... dur kalk rüyaları... tiner kokan rüyalar...

göz kapaklarımın altından geçen tiner kokusu... burnumda tütüyorsun o çocuk kadar masum... masumiyetine zincir vurmuş şeytanca yaşayınca yara almıyacaksın sanıyorsun hala... o çocuğun rüyası gibi senin yaşamın da... biraz faşist, biraz komunist... dram dram dram... dum tıs dum tıs... melodrama oluyor yaşadıkların/m! bir enstrumanı çalarken notalardan bi haber olmak gibi birşey bu aklından geçenler... dum tıs dum tıs... melo-drama'nın ta kendisi... izlenememesi diziler serisi yaşadığın her gün! çocuğun rüyasıysa ben, sen, o, hepimiz! tiner kokan minik eller... kan çanağı gözler... tutuklu günler... ve bilinçli olarak altına oturduğun spotlar... spotlardan sızan ter damlaların susuz çocuğun ağzına damlar gibi... o hayattan bu hayata... rüyalar... çocuk... sen... ben... kimin hayatı kime bağlı?... ya da kim kimi yaşatmalı?...

Sappho2002

....................................................................................................................................

Günlük -- Gün 12

Morfin... Biyotik kokusu içinde nefesim.. Vücudumdaki izler çimen ya da kahve lekesi degil. Ya da kanım, ketçap kokusu... Kanadığım zamanlarda... emdiğimde kanımı... Damağımdaki demir tadı.. tavında dövülmüş bir aşk mı? Geniş spektrumlu, 24 kapsüllü.. SINIRLI aşklarımız.. Multivitamin ve mineral kombinasyonlu hayatımızda... demir tavında dövülmüş suratlarımız...

Aşkın prospektüsü yok...peki yan etkilerini keşfetmeye kimin ne kadar cesareti var? kullanım şekli ve dozu yanında, aşırı doz ve tedavisi eklenir mi yüreklere? Kac yüz miligram ya da.. kac adet çiğnenememesi tabletler.. suda eriyen aşklar...

Biyotik kokan nefesim ve anti hayatlar içindeki aşklar...

Sappho2002

....................................................................................................................................

Günlük -- Gün 11

Bazen diyorum bazen... insan uzak olsa da yakındır... bazen diyorum bazen... insan yakın olsa da uzaktır... Bugün vasatın altında, sürünme modunda... haykırış tonunda bir gün geçiriyorum..yalnızım... Suskunum alabildiğine...

İnsanın günlük bile yazamaması ne kadar kötü.. ne yaptım bügün.. hmmm..
bi düşüniimmm... HİC..KOCAMAN BİR HİC YAPTIM BUGÜN... o kadar cok hiç yaptım ki başka bişey yapmaya vaktim olmadı... galon galon kahve içip, karton karton sigara bitirdim bugün... hiçliğe keskin bir giriş mi yaptım bugün..?

sensizliğin acısı mı bu damağımdaki? yoksa nikotin, cafein koması mı dinlediğim şarkılar? ne çok soru soruyorum bugün? SORDUĞUM SORULARA, SORU İŞARETİ OLABİLİYORUM ANCAK!!! CEVAP YOK!!! yoksa bunca zaman soru işareti miydim ben.. kafandaki...? noktasız soru işareti... çengelsiz nokta... Ünlem oluyorum bazen dimdik duruyorum karşısında herşeyin... seni düşündükçe soru işareti oluyorum anlayamadığım...

(!)senden once (?)senden sonra

Sappho2002

....................................................................................................................................

Günlük -- Gün 10

Uyanisimla bölünmüşüm..düşlerimin zevzek prensesi..kaçıncı gidişim bu aklımdan.. kaldırımların kırmızı olduğu dönemde gittiğim bu şehirden.. fahişelerin topuk sesleri kalmış aklımda.. kırmızı kaldırımların.. batılılaşmış fahişeleri.. istanbul'un fahişeleri.. Fahiş fiyatlarda satamayışları kendilerini bir gölge oyunundan mı ibaretti yoksa.. ibret dolu istanbul'da kaldırım sesleriydi kulağıma ilişen.. kadın iniltileriyle bölünüşü düşlerimin..

düşlerimin zevzek prensesi..kocaman..evren kadar büyük bir perdede kadın erkek çiftleşmesini izliyor gibiyim baktıkça aynaya.. bir kadının kalbini dinliyor gibiyim çığlıklarında.. camimi kapatıyorum..yatak gıcırtıları.. dişlerim ve yüreğimin gıcırtısına bırakınca yerini.. ağlayasım tutuyor..devasa bir perdeden izliyorum tecavuzleri.. hangi kadının ahını aldım acaba? Kadının ah diyecek hali var mıydı acaba.. yoksa bir sperm yatağına mı yapışıp kalmıştı hayalleri.. düşlerimin zevzek prensesi..hangi kadın ağlattı seni söylesene bana..

kimin oyununa gölge oldun yıllarca? kan dolaşımı hizlandıkça kadının.. nefesi değiyor kulağıma..nefesini nefsinden almış olacak ki yanıyor kulağım her solukta.. körelt diyorum artık körelt şu nefsini.. yatağında sperm izleri.. gözleri ruhsuz.. kırmızı kaldırımlı şehirde..batının gölgesinde düzüşen.. ruhsuz fahişe!!

Sappho2002

....................................................................................................................................

Günlük -- Gün 9

Çevreye verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür diliyorum! Dilimin ayarı kaçmış boğazıma tekleyip duruyorum.. bütün bunları yaşarken ben, sende mavi kokusu alıyorum günlerdir... mavinin her tonusun sanki... her tonun ayrı koku..

benle karıştığında şeffaflığın donup, maviliğin bölünecekmiş gibi... benle karışmaya korkuyorsun di mi... Oysa ben düşündüğün kadar kötü değilim biliyo musun... insani yönlerim olduğu soylenir halk arasında... evet dilimin ayarı yok biliyorum... biliyorum nefret ediyorsun açık saçık konuşmalarımdan.. mavi koktuğumu da soyleyemem, mavinin bana yakıştığını da! siyaha bürünürüm zaman zaman bir rahibenin koynunda çığlık ve ter içerisinde hayal ederim kendimi...

şimdi durmadan bağırıyorum! sesimin ne kadarını dalga olarak algılıyosun acaba!!? Biriktiriyorum tonumu, yormadan kendimi yanına geliyorum... hassas ayarlar yapıp dilimi cebime koyuyorum..bütün basslığımla ve tizliğimle yaklaşıyorum sana.. bir adım.. bir adım daha..!! kedi cırlamasıyla silkiniyorum senden... kedi sırnaşmasıyla uyarılıyorum... masturbasyon yaptırırken kediye ben, beni uyarmayışınla uyarılıyorum... açık seçik yoluma devam ediyorum... kedi peşimde... sırnaşıyo.. şaşırıyorum..biri beni sevdii.. kedi.. beni sevdi... derken cebimdeki dil geliyor aklıma ve çıkarıp kedinin suratına fırlatıyorum kelimelerimi!!! ben kötü degilim inan bana.. kötü değilim ben... tek mavi denizi bildim ben gökyüzünden uzak... şimdi sen... tüm renklerime rötuş attın.. mavi çok baska bir renkmiş meğer.. şimdi sen.. şaşırtıyorsun beni..

Sappho2002

....................................................................................................................................

Günlük -- Gün 8

Azı dişi gibi annemin etine yapıştığım hayatımda...anneme sarılıp uyumak istiyorum zaman zaman..yaklaşamıyorum...yeniden karnına koysan beni diyorum..ne guzel olurdu...

Sappho2002

...................................................................................................................................

Günlük -- Gün 7

Cok hastayım! Benimle ölmeye gelir misin yarın? Gelmez misin... Öksürük krizleri ve boğazımda düğüm düğüm balgam olduğunu hissediyorum! Vücudumdaki mikroptan farkım ne? Sarılıyorum kanımı temizlemek üzere hemşireye!

Kokladığım kadınlar geçiyor damarlarımdan.. Vücudumdaki mikroptan farkım ne diye düşünüyorum! Çok hastayım! Son bir kez sevişir misin benimle? Korkuyorsun değil mi...? Söz! bütün mikroplarımı öldürüp, Dilimin ucuna sadece aşkı biriktirip öpücem seni... altında dilimin mikroplarım...

Dün geceydi, soğuktu.. yüzüm aya dönük sızmışım yatağımda... Sızmaktan geldi ne geldiyse başıma zaten! ben yine bir acı sızmışım, yine bir heves sızmışım... kursağımda kalan varlığınla uyandım bir an... ya da uyandığımı sandım... Öksürük krizi... bir heves daldım uykuya...o kadar çok heves etmişim ki farkında olmadan...sen farkında olmadan dokunmuşum sana..ki sen bunu yarın sabah uyandığında fark edeceksin! Sankiydi..belkiydi..ölümdü yaşadığım...

Sappho2002