Evet, Nihal son aylarda çok değişti. Onun
gibi aklı başında ,sakin biri nasıl böyle sinir
küpü olabilir,anlamıyorum. Geçen gün söylemek
zorunda kaldım. Beni korkutan şey bakışları.
Metin eskiden de rahattı ve Nihal’in yanında
sarılır öperdi beni. Bu yeni bir durum değil
ki. Ama son defasında Metin’le öpüşmemize kızıp
aniden kalkıp gitti. Sinema salonundaydık ve
film başlayalı on dakika kadar olmuştu. “filme
saygınız yoksa, etraftakilere saygınız olsun”
dedi ve çıktı. Metin de sinirlendi tabii. Arkasından
“kaçık” dedi. İkisinin arasında kaldığımda çok
üzülüyorum. Çünkü ne Nihal’in,ne Metin’in üzülmesini
isterim ben. Her ikisini de çok seviyorum.
Nihal’le tanışıklığımız iki yıldır var. İşe
yeni başladığı günlerde birkaç girişimim olmuştu,arkadaş
olabilir miyiz diye? Ama başaramamıştım. Soğuktu
tavırları. Bazen beni küçümsüyor mu diye düşündüğüm
de olmuştur. Çünkü esprilerime güldüğü nadirdi.
Duymamış gibi yapardı. Herhalde beğenmediğinden.
Tabii sonraları yakınlaştığımızda bunu sordum
ona. “Hatırlamıyorum” dedi. İnanmadım ya. Bu
konularda çok kibardır. Yani karşısındakini
beğenmiyorsa bunu söylemez. Benim Metin’le ilişkimin
başladığı yıldı, birbirimize deli gibi aşıktık
o zamanlar. O yüzden ben de ona bir kez teklifte
bulunur,ısrar etmezdim. Mesela iştekilerle hep
birlikte yemeğe mi gidilecek; “hadi Nihal, bu
kez olsun sen de gel; çok eğleneceğiz” derdim.
Bahane göstermezdi bile. Sadece “bu akşam olmaz”
derdi. Ne sinir bozucuydu o tavrı. Tabii bizde
sonunda vazgeçtik onu oraya buraya çağırmaktan.
İlk yıl böyle geçiverdi. Sonra Erhan geldi;
bilgisayar programcısı olarak bizde işe başladı.
Erhan daha ilk günden göz koymuştu Nihal’e.
Kadınca bir sezgiyle anlamıştım bunu. Gerçekten
iki ay geçti geçmedi Nihal’le beraberlikleri
başladı. Önceleri iyi anlaşan bir çifttiler.
Dışardan bir bakışla görüntüleri buydu yani.
Benim Nihal’le can ciğer arkadaşlığım aslında
bu dönemde değil de; onların aralarının kötü
olduğu günlerde başladı. Çünkü o günlerde morali
çok bozuktu Nihal’in. Bazen odadan çıkar, Erhan’ın
yanına uğradıktan sonra gözleri kıpkırmızı dönerdi.
O güne kadar bana mesafeli davranmış olsa da,
birinin üzüldüğünü görmeye dayanamam. Neler
olup bittiğini sorardım, anlatırdı. Çok yakın
bir arkadaşı olmamasından belki . İlişkilerini
bozan onun deyimiyle “komik kıskançlık gösterileri”
imiş. Etek boyu,kolsuz,askılı elbiseler vs.
Nihal’ın yorumlarını dinlemekten her zaman
hoşlanırım. Bir şey anlatacaksa önce kendi yorumunu
yapar. Olayı epey sonra anlatır. “ne oldu?”
derim mesela, “komik kıskançlık gösterileri”
der yalnızca. “ne yaptı yine?” derim bu kez.
“söz vermişti ama tipik erkek egosu işte,şişkin
ve kadını kendi malı sayan.” Ondan böyle şeyler
duyardım sık sık. Bağımsızlığına aşırı düşkün
biridir çünkü. Ama ne olup bittiğini anlamam
için birkaç soru daha sormam gerekir. “neye
kızdı bu defa?” “ona karşı saygılı değilmişim.
Herhalde bir çocuk gibi onun sözünü dinlemem
gerektiğini düşünüyor.” Sonunda yeterli ön açıklamayı
yaptığına inandığında olup biteni anlatırdı.
Acaba bu açıklamaları yapmazsa benim anlayamayacağımı
mı zannediyor,bilmiyorum. Bazen beni eğitmeye
çalıştığını düşünüyorum. O benim öğretmenimmiş
gibi. Aslında şikayetçi değilim bundan. Dedim
ya, onun düşüncelerini beğeniyorum. Çok şey
biliyor,çok okuyor. Ama benim fikirlerime de
daha çok değer vermesini isterdim. Çok isterdim.
Onun hoşuna gitsin diye kate millet’in cinsel
politikasını bile okudum. Okumaya çalıştım yani.
Çünkü yarım kaldı. günlük koşturmadan fırsat
bulamıyorum kitap okumaya.
Metin de değişmemi istemiyor aslında, o olduğum
gibi kalmamdan memnun. “Cinsel politika” yazısını
görünce kitabın kapağında “ne bu?” dedi, “erkek
düşmanlığı mı?” Üçümüz iş yerinin altındaki
bir kafeteryaya inmiştik, Nihal’in yanında söyledi
bunu. Hatta özellikle söylediğini düşünüyorum.
Nihal’i kızdırabilmek için. “neden öyle diyorsun?”
dedim hemen. Nihal söze karışmadan yanıtlamak
istedim. “Kadınlara yapılan haksızlıkları anlatan
bir kitap neden erkek düşmanlığı yapsın?” ama
Nihal de altta kalmadı tabii. “yoo” dedi. “Metin
haklı, bu tür kitaplarda erkek düşmanlığı yapılır
elbette. Hem Arzu söyler misin, kadınlara haksızlıkları
yapanlar kim, uzaylılar mı? Dolayısıyla kitabın
eleştirisi erkekçi zihniyete.” Onların bu soğuk
savaşları beni yoruyor.
Dört-beş ay öncesine kadar ne iyiydik halbuki.
Nihal Erhan’la ilişkisini bitirmeye çalışıyordu.
Metin,ben,o haftada en az üç akşam dışarı çıkardık,
ya filme, ya konsere, ya bara. Metin de gazeteleri
düzenli takip eder ve politik gelişmelerden
haberdardır. İkisinin sohbeti iyi olurdu bu
yüzden. En çok anlaşamadıkları konu küreselleşmenin
sonuçlarının iyi mi, kötü mü olduğu? Tabii metin
borsacı olduğundan liberallikten yana, sonuna
kadar. “ küreselleşme sayesinde bizde de demokrasi
yerleşecek,başka türlü bizim yasalar değişmez.
halkın umurunda değil çünkü, zorla değiştirecekler
bizi” der coşkuyla. Nihal bu görüşlerin karşısında.
Karşıt görüşlü iktisatçıların yazılarında verdikleri
bilgileri sıralar; doksanlardan bu yana zengin
batının geliri daha da artmış, üçüncü dünya
ise yoksullaşmış. Küreselleşme yoksul ülkelerin
zengin batıya tek yönlü bağımlılığıymış. Avrupa’nın
derdi kendi pazarını artırmakmış. Onlar kendi
tarımlarını desteklerken,bize “bunu yapmayın”
diye baskı uyguluyorlarmış. Onların sözlerinden
çıkardığım sonuç, durumumuz hiç de iyi değil.
Neden saklayayım, Nihal’ın söyledikleri daha
inandırıcı geliyor bana. Ayrıca güvenirim ona,
haksızlıklara dayanamaz. Metin kendi maaşı artmazsa
kızar, söylenir mesela,ama başkaları bunu yapsa
“bakalım hak ediyorlar mı bu maaşlarını?” der.
Kendine dokunmayan yılan bin yaşasın durumu
yani. Onun hep kendini düşünmesi canımı sıkıyor
bazen. İlişkimizde de aynı şeyi yapmıyor mu?
Eğer onun işi varsa mutlaka “çok önemli” oluyor
ve programımızı değiştiriyoruz sık sık. Ama
meşgul olan ben isem; “n’olacak canım, ayarlayıver”
diyor. Ona böyle davranmaması gerektiğini mutlaka
söyleyeceğim.
|