Sorry for writing in Turkish. I will translate these in English as soon as possible.
Ereğli hakkında şimdilik bu kadar bilgi verebiliyorum. En kısa zamanda daha fazlasını ekleyeceğim. Fotograflar da en kısa zamanda gelecek. Görüşmek üzere......
KISA KISA…
M.Ö. 2000’li yıllarda Mariandin’ler tarafından kuruldu. Karadeniz’in güneye bakan tek; koruganlığıyla iki doğal limanından biridir.
Liman insan hareketlerini, sosyal yapıyı ve ekonomiyi hep geliştirdi. Bu sayede Kdz. Ereğli her devirde çağın uygarlığını yakaladı. M.Ö. 1300’lü yıllarda Argonot seferlerinin uğrak yeri oldu.
Cehennemağzı (Kehanet) mağaralarına inen Herkül, Cerberus’u (Üç başlı Köpek) burada yakaladı.
M.Ö. V yy.da yapılan dökümlü liman, önemini daha da arttırdı. Dünyada ilk şehir düzenine geçen (Metropolis) yerleşim birimlerinden biri oldu.
M.Ö. IV yy.da Kdz. Ereğli’li bilim adamı, sanatçı ve akedemisyen Heraklides dünyanın döndüğünü söyleyen ilk kişi oldu. M.Ö. I yy.da kutsal ibadet mağaralarında gizli dinsel öğretiler başladı. M.S. II ve IV yy. da en parlak dönemini yaşadı. Bugünün kalıntıları olan surlar, su kemerleri, saraylar, ve mabedler bu döneme aittir. Dünyaca ünlü tiyatrocu Krispos’un gelişi sanatsal etkinliği arttırdı.
İstanbul’un fethi öncesi yapılan Rumeli Hisarının taşları Kdz. Ereğli‘den gitti. İstanbul’un fethi ve Fatih’in fermanıyla sekiz fetih çınarı bu devirde dikildi.
Kdz. Ereğli 1327’de, Sultan Orhan döneminde fethedildi ve misyonerlerin şehri oldu. 1862’de kalyon nazırlığı, 1864’de kaymakamlık, 1880’de belediye kuruldu. 8 Kasım 1829’da Kestaneci köyünden Uzun Mehmet taşkömürünü buldu. 1848 yılından itibaren taşkömürünün işletilmesiyle, dış göç ve sanayileşme başladı.
1900’lü yılların başından itibaren dünyada eşi olmayan Osmanlı çileği yetiştiriciliği başladı ve hızla gelişti.
Kurtuluş savaşında, 18 Haziran 1920’de düsman işgalinden ilk kurtulan ilçe oldu. 9 Şubat 1921 Alemdar olayıyla, tek deniz savaşı olayı, ilk kabotaj hakkının elde edilmesine katkısıyla önemlidir.
1961 yılında temelleri atılan;1965’te üretime başlayan ülkemizin güzide ve önemli sanayi kuruluşu Erdemir, Kdz Ereğli’de kuruldu.
OSMANLI ÇİLEĞİ
Avrupa kökenli Arnavutköy çileğinden türetilmiştir.1900‘lü yılların başında çiçeği Halil Paşa’ya gelen ve Ereğli yöresinin kestane toprağında özgün yapısına kavuşan; pembe rengi, orta boy oval görünümü, zengin aroma ve nefis kokusuyla dünyanın eşsiz çileği olma özelliğine kavuşmuştur.
Kestaneci köyü (mahallesi) eteklerinde Kahyaoğlu Kadir ve Rum ortağıyla üretimine başlanan Osmanlı çileği yöre halkının uzun süre birinci gelir kaynağı, ve dış ziyaretlerinde gururla sunabileceği bir armağan olmuştur.
Osmanlı çileği yurdumuzda ilk konserve fabrikalarından birinin Kdz. Ereğli’de kurulmasını da sağlamıştır.
Yakın geçmişte sanayileşme ile birlikte üretimi yok denecek kadar azalan Osmanlı çileği, teşvik edilerek eski günlerdeki gibi bolca üretilmesinin sağlanması amacıyla adının verildiği bir de festival düzenlenmiştir.
CEHENNEMAĞZI (KOCA YUSUF) MAĞARASI
Xenophon’un Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı yapıtında “…mağaranın Mariadyn topraklarındaki kolonisi, Yunan şehri Heraklia’ya vardılar. Herakles’in üç başlı köpek Kerberos’u zincire vurmak için indiği söylenen, Akherusias burnu yakınlarında Herakles’in inişinin kanıtı olarak gösterilen iki stadiondan derin bir uçurumun bulunduğu bir yerde demirlediler.” denilmektedir. Bu mağara mitolojide önemli yeri olan Cehennemağzı mağarasıdır. (Hades mağarası veta Herakles mağarası olarak da adlandırılmaktadrı. Mitolojiye göre burası tanrı Apollon’un kehanetgahıdır. Antik dönemin ünlü kahinlerinin bulunduğu yerdir. O dönemde gelecekten haber almak isteyenler burada üç gün kalır, üçüncü günün sonunda kahinler gelecekten haber verirlerdi. Bu mağaranın kapısı yaprak ve dallar arasında görünmez haldeyken, 1838’de gezgin Edward Bore tarafından keşfedilmiştir.
Yeraltı dünyasının ve ölüler ülkesinin tanrısı Hades’in ülkesine buradan girilmektedir. Mağarada üç başlı cehennem köpeği Kerberos, Hades’in ülkesini beklemektedir. Herkül, Mykenai kralı Eurystheus’un isteğiyle Kerberos’u yakalamak için mağaraya girer . hiçbir ölümlünün giremediği bu mağaraya tanrı Athene ve Hermes’in yardımıyla girerek Kerberos’u yakalar, krala götürür. Fakat kral köpeği görünce korkar ve geri döner.
Arganotların Heraklia’ya gelişlerini Rodoslu Apollonius şöyle anlatır; “ dimdik kayalıklarıyla bu yüksek burun Bithynian denizine bakar. İşte sarkık ağaçları ve taşlarıyla cehennemağzı mağarası. Derinliklerine soğuk, buz gibi bir esinti gelir. Bu esinti değdiği herşeyi pırıl pırıl bir zarla kaplar. Bu parlaklık gün ortasında erir. Bu asık suratlı deniz, cehennem mağarası rüzgarının uçurduğu yapraklarla sonsuza değin çalkalanır durur. Burası aynı zamanda Acheron nehrinin ağzıdır. Argonotlar gemilerini aynı yere bırakırlar. Rüzgar kesildikten kısa bir süre gemiyi Acherusian burnundan (Baba burnu) kumsaldaki sığınağa cektiler. Jason ve Argonotlar, Mariadyn kralı Lycus tarafından çok iyi karşılanırlar. Lycus, Argonotlar onuruna sarayında bir tören düzenler. Acherusian burnu üzerine onlar onuruna bütün denizcilere işaret verecek bir anıt fener yaptıracağına söz verir. Oğlu Dascylus’u Karadeniz kıyısı botunca dostça karşılanmaları için rehber olarak yanlarına verir. Argonotlardan İdmon’un yola çıkmadan önce baktırdığı falında, yolculuktan sağ dönmeyeceği çıkar. Şafakta kralın verdiği hediyelerle tekneleri Argo’ya dönerlerken nehir sazlıklarında uyuyan bir yaban domuzunu ürkütürler. Domuz, Idmon’u yaraladıktan sonra öldürülebilir. İdmon aldığı yaralar sonucu teknede arkadaşlarının kolları arasında ölür. Argonotlar yola çıkmayarak üç gün yas tutarlar. Dördüncü gün onu Acherusian burnunun tepesine gömerler. Mezarını tümsekleştirip anısına mezarın üstüne bir de zeytin ağacı dikerler. Bu gecikme sırasında dümenci Tiphys muhtemelen nehir bataklıklarından aldığı onmaz bir hastalıktan kısa sürede ölür. Onu da aynı burunda arkadaşına yakın bir yere gömerler.” (Bugün askeri bölge içinde kalan bu yerde bu mezarlar olması muhtemel bir höyük üzerinde bulunan kulenin kaidesi vardır. Koruma altındadır.)
Herakles mağaralarının ilk betimlemesini yayınlama başarısı 1838’de üç gün süreyle Ereğli’de kalan Edward Bore’a aittir. Argonotlar oniki günlük bu üzücü gecikmeden sonra morali bozulan Jason’ın yerine Ahcaeus’un dümene geçip arkadaşlarını yüreklendirmesiyle yollarına devam ederler.
.
Thanks
for visiting this page.
{Main text}