|
|
Tatlısu Balıkları Av Dönemi
|
Av Takvimi için butonu tıklayınız.
|
Baki ARSLAN,
Orhan YILMAZ, Hikmet SOLAK
KESİKKÖPRÜ-ANKARA
Fotograf:
AVDOĞA Dergisi

Latince
adı:
Dere alası:Salmo
trutta caspius (fario)
Dağ alası:Salmo
trutta macrostigma
Göl alası
(Abant Alası):Salmo trutta abanticus
Deniz alası:Salmo
trutta labrax
Gökkuşağı
alabalığı:Oncorhynchus mykiss
İngilizce
adı: Trout
Tanıyalım:
Alabalıklar
çok hareketli, yüzgeçleri dikensiz, pulları çok küçük,içsularda yaşayan
en lezzetli, etçil hayvanlardır.
Yumurtadan
yeni çıkmış yavru balıklar, çoğunlukla sudaki sinek lavralarıyla beslenir,
büyüdükçe küçük
balıklar, tatlısu karidesi, sinekler ve uçan böceklerle beslenir. 2-3 yaşlarında
İlkbahar ve Sonbahar aylarında çiftleşir. Dişi alabalık yumurtalarını
çakıl ve kum kaplı dipte, kuyruğuyla karıştırıp açtığı çukura yayar. Hemen
yakınındaki erkekte cinsine göre, 45 günle 3 ay arasında açılacak olan
yumurtayı döller. Tek bir dişi bir mevsimde 5000-6000 kadar yumurta
yumurtlayabilir. Yumurtalardan çıkan alabalık yavrularının % 90'ı
ilk üç ay içinde, daha büyük balıklara yem olurlar.
Nerelerde
Bulunur:
Alabalıklar
sıcaklığı 10 - 15 derece arası soğuk, berrak ve bol oksijenli sularda yaşarlar.
İç Anadolunun
yüksek dağlarında, Trakya bölgesinde, Doğu Anadolu Bölgesi ve Karadeniz
Bölgesinin dere ve göllerinde. Antalya, Mersin, Muğla gibi sıcak şehirlerin
su sıcaklığı 15 derecenin altında olan dağlık bölgelerindeki derelerde
bulunur. Ulkemize özgü endemik bir tür olan Abant Alası Abant gölünde,Abant'a
yakın göllerde, yedigöller ve civarındaki derelerdede bulunur. |
Orhan
YILMAZ - Eğriova
|
Abant Alası
(Salmo trutta abanticus)
Fotoğraf:
Tuncay Uyanık
Yem:
Alabalık avında
kullanılan en favori yem mepps'dir, daha sonra kaşık ve el yapımı böcekler
gelir. Alabalık avcıları vazgeçemedikleri yapay yem 1 nolu mepps dir, her
yerde her şartta kullanabilirsiniz, 2 no biraz daha ağır olmasından dolayı
daha çok gölde kullanılır. 0 numaralı mepssi atmak için çok ince misina
ve çok esnek kamış şarttır. Metalik renk üzerine kırmızı noktalı 1 numara
algia marka mepss en çok tercih edilendir.
Avcılığı:
Alabalık avı
da diğer etçil balıklarda olduğu gibi genellikle mepss ve canlı yemle yapılır.
Fly avcığıda birçok alabalıkçının arzu edip hayal kurduğu bir av şeklidir.
2002-2004 sirkülerinde
yapay yem dışında alabalık avcılığının yasak olmasından dolayı alabalık
avcılığı için canlı yem yada diğer bir deyişle yapay olmayan yemle alabalık
avcılığını burada anlatmayacağız.
At-Çek:Bizim
sularda yaygın olarak mepss'le avcılık tercih edilir. Mepss atma &
Atıp çekme tekniğinde makinanızın turu fazla, kamışınız esnek ve uzun,
misinanızda 0,15 - 0,20 - 0,25 olmalıdır. Bazı alabalık avcıları
0,25 misinayı kalın bulmakla beraber kaliteli bir misanaya sahip olmadığınız
hallerde 0,25 işe yarar. Daha ince misina sağa sola sürtünüp kolayca
koparken kalın misinaylada yeminizi uzağa atamazsınız.
Uygulaması
kolaydır ancak eğer derede avlanıyorsanız su derinliğinin en az 30 cm olması
gerekir, ayrıca derenin içinde kaya ve ağaç dallarının az olmasına dikkat
etmelisiniz. Sürekli kayaya ve ağaca taktığınız yeminiz balıkları huzursuz
eder. O nedenle at çek yaparken suyun kaya önünde oluşturduğu derin bölgeye
yeminizi atar ve çekmeye başlarsanız makinanızı üçüncü yada dördüncü turunda
ilk alabalığınızı yakalarsınız.
Ancak bazen
derede avlanmaya gittiğinizde büyük hayal kırıklığınada uğrayabilirsiniz.
Suyun akış hızı bazen öyle artarki attığınız meppsi çekerken suya hiç batmayan
yeminiz suyun yüzeyinden zıplaya, zıplaya gelir. Karların erimesiyle
akış hızı artan derede mepss le avlanmak zordur, derenin birkaç gün sonra
akış hızı azalacaktır, o zaman avlanmak daha verimli olacaktır. Bazen
de su seviyesi öylesine düşerki yem sürekli kayaya yosunlara takılır. Ancak
hiç bir zaman derede su bitmez. Şelale,çağlayan yapan derenin kaya altlarında
gölcükler oluşur.( biz böyle yerlere ayna deriz) Alabalıkta bu aynaların
içindeki taşların, kayaların altına saklanır. Fakat bu aynaların
genişliği 2-3 mt.kareyi geçmez. Şimdi siz gelinde burada balık yakalayın.
İşte burada ustalık konuşur. İyi bir balıkçı o suya yaklaşmadan 7-8 metreden
o bölgeye adeta noktasal atış yapar ve oradaki balığıda alır.
Fly'la avcılığı:Uygulaması
zor olmasına rağmen, en zevkli avlanma tekniğidir. Yem olarak kıldan veya
tüyden yapılan yapay sinek kullanılır. Fly avcılığı havada dairesel
hareketlerle yemi suya bırakmak (adeta kamçı gibi) yada yemi suyun
yüzeyinde akıntıya bırakarak avlanmak şeklinde olur. Burada dikkat etmeniz
gereken, yemlerin hemen, hemen hiç ağırlığı olmadığı için kullanılan
kamışın çok esnek olması gerekmektedir. Yemi uzağa atmak gerçekten
maharet ister. Bu yüzden özellikle ABD de Fly okulları, kursları bile vardır.
Yemi uzağa
atamıyorsanız yemi akıntıya bırakıp ileri gitmesini sağlayabilirsiniz ancak
buradaki dezavantaj bulundugunuz yerden akıntıyla beraber sürüklenen yapma
yeminiz suda iyice ıslanıp doğal şekli bozulacak, buda balığın yemden uzak
durmasına neden olacaktır. Bunun için yemin suda etkilenmemesi için yanınızda
bu iş için yapılmış spreyden bulundurmalısınız.
Yemek:
Alabalığı
soğuk suda yıkayın; kağıt havlularla suyunu alın. Balığın üzerine tuz serpin.
Bir taraftan da un'la mısır ununu karıştırın. Yayvan bir tavada,
kısık ısıda sıvı yağ içinde tereyağını eritin. Köpük oluşmaya başladığı
zaman alabalığı unlu karışımda altüst edin. Elinizde silkeleyip un karışımının
fazlasını atın ( eğer bu fazla unları atmazsanız biraz sonra tavanız yanık
unla dolar) ve balığı tavaya yerleştirip, her iki tarafını da yaklaşık
4-5 dakika, balık kahverengimsi görünümü alıncaya kadar kızartın.
Kaynak: Orhan
YILMAZ
başa dön
Sudak
Sudak
Latince
adı:
Stizostedion lucioperca
İngilizce
adı: Pike Perch
Tatlısu
Levreği
Fotoğraf:
Tuncay Uyanık
Tatlısu
Levreği
Latince
adı:
Perca fluviatilis
İngilizce
adı: Perch
Tanıyalım:
Ülkemizde
Sudak
ve Tatlısu levreği adıyla
iki türü bulunan Percidae familyasından bir balıktır. Her iki türünde sırtından
kalınca başlayıp karnına doğru uzanan bantları vardır. Tatlısu levreğinin
sırt ve kuyruk yüzgeçleri daha geniş, enine uzanan bantları daha
koyu ve geniş,vücut olarak daha enli bir yapıdadır. Sudak ise uzun bir
yapıda olup, levreğe nazaran daha narin yapılı, ancak daha hızlı büyüyen,büyük
ağırlık ve boylara ulaşabilen bir türdür.
Dişli, etçil
ve süratli hareket eden balıklardır. Vücudunu kaplayan pulları küçük ve
sık olup, kolayca dökülmez. Tatlısu balıkları içinde en kısa barsak yapısına
sahip olanıdır. 50 cm. lik bir sudaktan bir karış barsak ancak çıkar. Bu
özelliğinden de anlaşılacağı üzere tam bir etçildir. Her iki türde gündüz
olduğu gibi geceleri de üstün görüş yeteneği sayesinde yemlenebilen, aynı
boyda sürüler halinde avlanan balıklardır. Eş tutarak belli bir süre birlikte
yaşam ve özellikle erkeğin yumurtaların koruması ile mart, haziran aylarında
çoğalır.
Yem:
Yaşadığı bölgede,
levreğe yem olan küçük balıkların rengi ve yapısına uygun, ucu sırttan
çıkarılmış zoka takılmış jig ( sassy ) veya spinner ( döner ) ile
de güzel av verir.
Avcılığı
Güneşin parlak
olmadığı saatler ve gece iyi av verir. levrek sığ sularda pek av
vermez. Derin sularda dipten veya dibe yakın yerlerde yeme vurur. 30-35
cm. boya kadar sürüler oluşturarak gezen bir balık türü olması nedeniyle,
olta ile bir levrek aldığınızda vakit geçirmeden aynı bölgeye ayrılmazsanız
birkaç balık daha alabilirsiniz. Tabii ki sessiz olmak, suya görüntü vermemek
kaydıyla. Özellikle iri levrek veya sudak tutmak istiyorsanız kesinlikle
sessizlik ilk şarttır.
Avcılığı atıp
çekerek yapıldığı gibi fırdöndünün arka kısmına hareketli kurşun takılmış
dip oltayı canlı veya ölü balık yavruları veya kurbağa ile yemleyerek veya
bırakma oltalar ile iyi sonuç alınır. |
Sudak
Tarık ERSAL
-Beyşehir gölü
|
Nerelerde
bulunur:
Özellikle
İç Anadolu bölgesinde Çubuk, Hirfanlı, Kesikköprü ve Kapulukaya barajlarında
Beyşehir ve Eğridir göllerinde bir zamanlar bolca bulunan Sudak ne yazık
ki misina ağlarla yapılan kontrolsüz avcılık nedeniyle yok olmaya
yüz tutmuştur. Ancak Çubuk hariç bu göllerde ve Kızılırmak’ın bazı kesimlerinde
halen az miktarda bulunmaktadır. Tatlısu Levreği ise Trakya-Marmara
bölgesinde özellikle Sapanca gölünde bulunmaktadadır.
Yemek
Kılçıksız,
duru, yağsız ancak oldukça lezzetli eti olan levreğin tutulduktan sonrası
ilk iş suda bırakılmaması, ikinci olara derisi kurumadan pullarının temizlenmesidir.
Yoksa kuruyan sert pullarını temizlemek için balığı epeyce hırpalamanız
gerekir. Yağda kızartacaksanız ve pullar kurumuşsa pullara hiç dokunmadan
kızartın. Kızarmış balığın derisi kendiliğinden etten ayrılacaktır. Ancak
deri ile (pullu veya pulsuz) kızartma yüzülmüş balığın kızartılması ile
elde edilecek lezzeti vermez. Özellikle kızgın ve az yağda tavası, buğulaması
ve mayonezli haşlaması çok güzel olur.
Kaynak:Tarık
Ersal
başa dön

Latince
adı:
Cyprinus carpio
İngilizce
adı: Carp
Tanıyalım:
Anavatanı
Asya olan daha sonra Avrupa,Amerika ve Afrika tatlı sularına aşılanan dayanıklı,
üreme düzeyi yüksek bir balıktır. Cyprinidae familyasındandır. 50 sene
kadar yaşadığı bilinir. Kalın dudaklı ve dişsizdir. Bitkiler,bulabildiği
tohumlar,böcek ve kurtçuklarla beslenir. Yiyeceğinin kokusunu takip
ederek bulur. Üreme mevsimini kapsayan 1 nisan – 1 temmuz tarihleri arası
avı yasaktır. Ancak eylül sonlarına kadar yumurta dökebilir. Laboratuar
çalışmaları ile ıslah edilen pullu sazandan aynalı ve çıplak sazan türleri
yetiştirilmiştir. Kültür balıkçılığı için elde edilen bu türler çok az
pullu veya pulsuz olup,pullu ( doğal ) sazana nazaran daha çabuk büyüyebilen
ve daha az kılçıklı türlerdir.
Yem:
“ Sazan
gibi atlamak ” deyiminden de anlaşılacağı gibi hemen hemen tabii koku veren
her yeme gelen obur bir balıktır.
hamur,solucan,haşlanmış
mısır, ayçiçeği ve afyon küspesi,haşlanmış patates,çekirge ve benzeri iri
böcekler ve kuru üzüm gibi çeşitli yemlerle avlanılır. Nadiren de dip oltasını
gümüş balığı ile yemleyerek iri sazanlar da tutulduğu olur.
Küspe sazan
için doğal bir yem olmamasına karşılık, kokusu baskındır, balığı çeker
ancak iğnelerden birine takılmış solucan sonucu netleştirir. Küspe kokusuna
gelen sazan solucanı affetmez, kalın dudakları sayesinde iğneye oturur.
Bu işlem balığın yeme alışkanlığına göre haşlanmış mısır taneleri veya
kuru üzüm içinde geçerlidir.
Nerelerde
bulunur:
Yurdumuzda
Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgesi dışında tüm akarsu ve göllerinde bulunur.
Göllerde,
yağan yaz yağmuru, böcekleri suya düşüreceğinden ve kıyılara yağmur
suyu yem getireceğinden balıklar kıyılara ve su yüzeyine gelir.
Avcılığı:
Sazan avında
başarılı olmak için bütün avlarda olduğu gibi avlanılan bölgedeki balığın
yeme alışkanlıkları ve avlanılan yerin fiziki özellikleri araştırılıp,değerlendirilmelidir.
Sizden önce
aynı yerde avlananların kullandıkları yemler sazanda bir beslenme alışkanlığı
oluşturur. Aynı yemleri uygun olta ile kullanmak başarı şansınızı arttıracaktır.
Ayrıca akarsularda küspe ile avlanmanın ( kokunun dağılması nedeniyle )
bir şansı olmayacağı gibi yine akarsularda tabii olarak bulunan solucan,çekirge
ve iri böceklerle avınız başarılı olacaktır. Göllerde yapılan avlarda ise
yukarıda sayılan tüm yemler kullanılabildiği gibi yörenin yerlisi olan
ve avlanan kişilerin kullandığı yemlerin öğrenilmesi sizi kısa yoldan başarıya
götürecektir.
Sazan avında
kullanılan mantarlı,dip ve küspeli oltalardan sazan avında çoğunlukla kullanılan
küspeli olta hazırlanışı ve kullanılışını genel olarak şöyledir.
Bu takımı
hazırlamak için ana beden en az 0.50 mm. misinadan ve 50 m. olmalıdır.
Ana beden kasnak yada tercihen mantar plaka ( kelebek ) üzerine sarılmalı,
ana beden bitimine 2.0 numara kilitli klipsli veya düz fırdöndü bağlanmalıdır.
Küspenin takıldığı kısmın telli,misina kementli veya vidalı olması önemli
olmayıp,kullanılan iğnelerin küspenin her yanına dağılması ve suya düştüğünde
de bozulmaması önemlidir. İğnelerin bir olta için 8 adet 1/0 veya 1 numara
kısa sap bronz çapraz iğne olması, iğnelerin bağlandıkları kösteklerin
5 – 6 cm. den uzun veya kısa olmaması ve köstekte kullanılan misinanın
ana bedenden daha ince olması gerekir. Ana beden 0.50 mm. ise köstek en
çok 0.35 mm. olmalıdır. İğnelerden birinin dibe takılması durumunda, olta
çekilince ana bedenin kalın olması kösteği kopartır ancak olta kurtulur.
Kullanılacak
küspe kesinlikle kuru olmamalıdır. Bunu küspeyi keserken, kesilen yerin
cilalı gibi çıkmasından ve çıkan talaşın yağı nedeniyle neminden anlayabiliriz.
Küspenin kamış ile atılması durumunda küspe ağırlığının kamış atarına uygun
olması gerekir, el oltası ile atılacaksa deri iş eldiveni veya deri parmak
koruyucu ( parmak uzunluğunda bisiklet iç lastiği de olabilir) kullanmak
işaret parmağınızı yaralanmalardan koruyacaktır.
Yemek:
Bütün tatlı
su balıkları tutulduktan sonrası için geçerli olan kural, balığın ölümünden
sonra vakit geçirmeden ayıklanması,temiz ve bol suyla yıkanmasıdır. Bu
balığın lezzet kalitesi için önemlidir.
Sazanın irilerinin
güveci, mangal veya fırında kızartması ve hatta buğulaması yapılabildiği
gibi çoğunlukla tavası yapılır. Tavası için aşağıdaki işlemden geçirilen
balığın daha lezzetli olacağından emin olun.
Ayıklanmış,
parçalanmış balık yüksek kenarlı tepsi veya tencereye dizilir. Üzerine
bir ölçü sirke bir ölçü su dökülerek balık parçalarının suya gömülmesi
sağlanır. 4 – 5 saat bu durumda kalan parçalar çıkarılarak kevgir içinde
süzülmesi sağlanır. Limon suyu, kara biber, tuz ve istenirse dövülmüş sarımsak
karıştırılarak elde edilen macun parçalara ovularak sürülür. Mısır ununa
bulanarak kızgın yağda kızartılır.
Kaynak:Tarık
Ersal
başa dön

Latince adı:
Silurus
glanis
İngilizce
adı: Wels, Catfish
Tanıyalım:
Siluridae
familyasından olan yayın balığı tatlı suların en çok ağırlığa ve boya ulaşabilen
balığıdır. 100 kg.mı ve 3 m.yi aşanları vardır. Tembel yapılı ancak
çok güçlü olan yayın benzetme yapılacak olursa manda karakterinde bir hayvandır.
Genelde Nisan, Mayıs aylarında yumurtasını sessiz ve mümkün olduğunca berrak
sulara bırakır.
Diğer tatlısu
balıklarından biraz farklı olarak üreme eş tutma şeklinde, erkek ve dişinin
bir süre birlikte yaşaması,yumurtanın dökülmesi ve döllenmesi şeklinde
olup, daha sonra erkek tarafından yumurtalar koruma altına alınması ile
devam eder. Erkek 3-4 gün içinde yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar nöbet
bekler. Çiftleşme dönemi bitiminde tek olarak yaşar, sürü oluşturmaz. Turna
balığı gibi belli bir bölgede yer edinir ve burayı ( kuraklık, sel, kirlenme,
rahatsız edilme gibi nedenlerle ) mecbur kalmadıkça veya avlanmadıkça terk
etmez. Gözleri vücuduna oranla çok küçük olan yayının görme yeteneği
zayıftır ancak ışığa karşı hassastır. Görme yeteneği zayıf olan tüm canlılar
gibi yayının da diğer duyuları daha gelişmiştir. Bir uzun çifti üst çenesinde,
diğer kısa iki çifti alt çenesinde yer alan bıyık şeklindeki duyargaları
sayesinde algıladığı balık, kurbağa, su faresi, su kuşları ve bunlara benzer
doğal ortamında bulabildiği her türden canlıyı yer. Ağzının alt ve üst
çenesi hatta damağında bile yer alan ince sık ve batıcı, dişler sayesinde
ağzına alıp, hareketsiz bıraktığı avını parçalamadan tüm olarak yutar.
Yem:
Bu balık için
en geçerli yemler sigara kalınlığında siyah sülük,(özelikle siyah seçin,
yeşil sülük taş yada kayaya yapışıp kolay,kolay kendini bırakmaz) iri,
diri ve bolca solucan, avlanılan bölgede tutulacak ( 10 – 15 cm.
boyda ) canlı balık ve canlı kurbağadır ( Hayati organları zedele-meden
oltaya takıp, canlı kalmasını sağlamak önemlidir ) Başka bir yemde yaz
günü rüzgarsız ve gölge bir yerde kurutmadan 8-10 gün çürümeye, kokuşmaya
bırakılmış bir parça ettir. ( Et bu duruma geldikten sonra avlanılacak
yere götürmek ve oltayı yemlemek bu kokuya dayanıklılığınızı da ortaya
koyacaktır ). Bu yemlerle yayın avlanıldığı gibi Amasya’ da Yeşil ırmağın
sularının azaldığı yaz günlerinde (Amasya civarında kol boyu yayınlara
şebek deniyor ) kaşıkla kelebek tutulduğu bilinmektedir. |
Tarık
ERSAL - Kızılırmak
|
Nerelerde bulunur:
Avlanılacak
yer hususunda ise göl olsun, nehir olsun sivrisineğin olmadığı yerde yayın
bulamazsınız. Sebebi açıktır, yayın tembel yapılı, pek yer değiştirmeyen
bir balıksa, besinini öncelikle yiyebileceği boyda balıklar ve kurbağalar
oluşturuyorsa, küçük balık ve kurbağalar sivri sinek larvaları ile besleniyorsa
ve bu larvalarda durgun sularda bulunuyorsa, bu sonuç açığa çıkar. Yayın
avı için durgun ve sivrisineğin bol olduğu sular uygundur.
Yayın bulunan
bir çok ırmağımızda yöre insanlarınca bilinen bu özelliği, suya giren kişinin
hayvanın inine girip çıkarken vücudunu sürtmesiyle oluşturduğu kaygan çamur
tabakasını çıplak ayakları ile hissederek yer tespitinde kullanılır.
Avcılığı:
Kullanılacak
oltanın mümkün olduğunca kalın, bırakma olta olması gerekir. Oltanın kıyıya
bağlanması için ise en uygunu nehir veya gölün kıyısındaki ağaçların yaş
dallarıdır. Balığın oltaya yakalanmasını takiben her çekişinde esneyip
eski haline dönen yaş ağaç dalı hem balığı yoracak, hem de oltanın kopmasını
engelleyecektir. Özellikle gece oltanın bağlandığı ağaç dalını görebilmek
için şerit halinde kesilmiş bez parçalarını aynı dala iliştirmeniz, ışık
kullanmadan oltanızı bağladığınız yeri görmenizi sağlayacaktır.
Avı için kesinlikle
sessiz olunması, suya gece ışık, gündüz gölge verilmemesi gerekir. Kelebek’
de tabir edilen kol boyu yayın avı için gece veya gündüz mantarlı olta
kullanılabilse de daha iri yayın avı için özellikle gece bırakma (dip)
olta geçerlidir. Görme yeteneğinin zayıf olması ve balığın kendine aşırı
güveni nedeniyle olta kalınlığı balığı rahatsız etmez.
Yemekleri:
Yemeklerine
gelince, yayından neler yapılmaz ki ? En başta balık parçalanmadan önce
mümkünse derisi yüzülmelidir. Beyaz, lezzetli ve kılçıksız yayın etinden
tavası, buğulaması, güveci, şişi, közde kızartması, köftesi, fırında kızartması,
kavurması, haşlaması ve özellikle kellesinden harika çorbası yapılır.
Bu sayılan
tüm yemeklerinin çok lezzetli olması yanı sıra bazı lokantalarda levrek
tava veya trança şiş adı altında da satılır. Özellikle buğulaması veya
güvecinin pişirilirken en üste 3-5 adet defne yaprağının konulması ve sarımsak
dişlerinin yemeğe tüm olarak atılması tavsiye edilir.
Kaynak:Tarık
Ersal
başa dön
Fotoğraf:
Baki ARSLAN
Latince adı:
Barbus
sp.
Tanıyalım:
Cyprinidae
familyasındandır. Vücudu uzun bir elips şeklinde silindiriktir. Küçük sayılabilecek
pulları siyah çillerle kaplıdır. Sert akan nehirler de dahil durgun göllerin
çakıllı ve kumlu berrak kısımlarında bulunur. Dudakları kalın ve etlidir.
Orta uzunlukta alt ve üstte ikişer adet olmak üzere 4 bıyığı vardır. Nisan,
temmuz ayları arasında ürer. Havyarı yenilmesi halinde sindirim sistemini
bozar, kesinlikle ishale yol açar.
Yem:
En ideal yemi
solucan ve kavaklıkların nemli, yumuşak topraklarında bulunan beyaz, tombul
kurtçuklardır. Balık parçaları, iç organları ve hamura da rağbet ettiği
olur. Takılan solucanın baş ve kuyruk kısmının fazlaca boşta kalması halinde
iğneden rahatça çalar.Ekim ayını takiben taze hamsi ile yemlenen olta ile
de iyi avlar verir.
Nerelerde
bulunur:
Sert akan
nehirler de dahil durgun göllerin çakıllı ve kumlu berrak kısımlarında
bulunur.
Akarsularda
suyun taşlar üzerinden çağıldadığı bölgelerin hemen altında hafif durgunlaşan,
üzeri köpüklü bölgelerde akıntı ile gelecek yemleri bekler. İrileri ise
akıntılı sulardan çok akıntının yakınındaki sazlık diplerine, kuytuluklara
yerleşir ve yemlenir.
Avcılığı:
En zevkli
avı akarsularda, hareketli kurşun ve iki iğneli dip oltaya solucan takarak
el oltası ile yapılanıdır. Vuruşları hissetmek ve avcılığı verimli hale
getirmek için en fazla 0.25 lik misina iyi sonuç verir. Vuruşun hissedilmesi
ile hemen olta çekilmemeli yemi tam olarak benimsemesi beklenmelidir. Kalın
dudakları olan Bekir oturmuş iğneden kolayca kurtulamaz. Ancak tatlısuların
en hareketli ve güçlü balıklarından biri olduğunu da unutmamak gerekir.
Bir balık alındığında suda fazla hareket yaratmadan aynı bölgeye çalışılması
ile av verimi devam edecektir. Mantarlı olta ile avlanıldığında ise kuytu
ve sazlık durgunluklara yem mümkün olduğunca dibe yakın (hatta dibe oturtularak)
olarak avlanılmalıdır. Nadirde olsa hareketli ve yapay yemlere de atladığı
olur.
Yemekleri:
Biraz fazla
kılçıklı olmakla beraber özellikle akarsuda yaşayanları oldukça lezzetlidir.
Kızartacaksanız keskin bir bıçakla balığı boyuna çizmeniz özellikle kuyruk
kısmında yer alan serbest kılcıkları etkisiz hale getirecektir. Bence en
güzel yemeği yarım kiloyu geçkin Bekirlerden yapılan güvecidir. Balık güveçlerinin
hemen hepsinde olduğu gibi balığı en üste dizmeyi unutmamanız tavsiye olunur.
Tarık ERSAL
başa dön
TATLISU
KEFALİ ( Akbalık Ak kefal, Kepenez, Kasna )
|

Latince
adı: Leuciscus cephalus
İngilizce
adı: Chub
Tanımı:
Sazanın akrabası
olan tatlısu kefalinin sırtında tek yüzgeci vardır. Vücut yanlardan
çok hafif basık ve uzunca kalın yapılı olup, etrafı siyah renk yapıcı tanelerle
çevrilmiş, iri ve düz pullarla örtülmüştür. Renk, vücudun sırt kısmında
koyu olup, yan taraflara doğru açıktır. Ventral ve Anal yüzgeçler portakal
sarısı reginde, diğerleri renksizdir.
Boyu 35 –
40 cm.ye kadar çıkabilir. Çevik ve ürkek bir balık olup 1 nisan 1 temmuz
tarihleri arası üreme sezonudur.
Nerelerde
Bulunur:
Tüm tatlı
sularda yaşayabilir.
Yem:
Oltayla avı
döner kaşık, solucan, hamur, tavuk veya hindi karaciğeri, yaşadığı ortamda
bulunan iri böcekler ( özellikle çekirge ), küçük balıklar, büyük balık
iç organları ile yapılabilir.
Özellikle
tavuk veya hindi ciğeri bu balık için her mevsimde ideal bir yemdir. Ciğer
bir tahta üzerinde kullanılan iğneyi örtecek büyüklüklerde doğrandıktan
sonra, bir saat kadar güneş alan rüzgarlı bir yere bırakılırsa üzeri zarlaşan
parçalar iğneye daha iyi takılıp, balık tarafından da daha zor çalınır
bir hale gelir. Aklınızda olsun, dondurulup çözüldükten sonra kullanılmak
istenen ciğer çabuk dağılacağından, taze ciğer kullanılması daha uygundur.
Avcılığı:
En zevkli
avı berrak suyu olan göllerin küçük ve derin olmayan koylarında, kıyıya
mümkün olduğunca paralel olarak ve yine berrak akarsuların çağıldadığı
kısımlarının hemen altındaki durgunluklarda döner kaşık yem ile yapılan
avıdır.
Küçük boy
( 0 – 2 numara ) döner kaşık ile avda misina 0.15 mm veya 0.18 mm. olmalıdır.
Yine bulabilirseniz olta bedeninin sonuna 8 veya 9 numara bronz, |
Kenan
Özcan - Gölcük
|
klipsli, kilitli
fırdöndü takarsanız daha iyi sonuç alırsınız.
Avlanılacak
yerde sessiz olunmalı,ani hareketler yapmaktan kaçınılmalı ve kesinlikle
avlanılan yere gölge düşürülmemelidir. Yakalandıktan ele geçinceye kadar
mücadeleyi bırakmayan tatlı su kefali suyun üzerinde alabalık gibi taklalar
atabilir (çok irileri hariç). Ancak çoğu zaman etli olan ağız içine, hatta
gırtlağına kadar oturmuş iğneden yakalandığı için kolayca kurtulamaz.
Döner kaşık
ile av sabahın erken saatleri,günbatımına yakın saatler ve kısa süreli
yaz yağmurlarından sonra yapılırsa verimli olur.
Mantarlı olta
ile avında ise kullanılacak mantar, kefal mantarı olarak bilinen ince,uzun,
kalem mantar olmalıdır. Döner kaşık’ a gözü kara atlayan tatlısu kefali
kokusuna geldiği mantarlı olta yemine temkinli yaklaşır bu yüzdende mantar
mukavemetinin az olması gerekir. Ana bedene ilk önce mantar takılır ve
beden sonuna klipsli ve mümkün olduğunca küçük kilitli bir fırdöndü bağlanmalıdır.
Bundan sonra 0.15mm. veya 0.18mm. misinadan oltanın kullanılacağı suyun
derinliğine göre bir parça kesilip bir ucuna kasa tabir edilen ilmek oluşturulur
(klipse takmak için ). Diğer ucuna bronz, kısa saplı, çapraz 2 ile 6 numara
arası iğne bağlanır. Kasa ilmeğinin hemen altına kıstırma bir kuşun takılarak
mantar daha dengeli ve hassas hale getirilebilir. İsteğe göre kasa ile
iğne arasına kısa bir ( 8 – 9 cm.lik ) köstekle ikinci bir iğnede bağlanabilir.
Mantarlı olta
ile göllerde yapılan avda saz dipleri en iyi sonucu verir. Dip oltada tabir
ettiğimiz bırakma oltalarla da,yine sessiz olmak kaydıyla oldukça irileri
avlanabilir.
Yemekleri:
Çok kişi tarafından
kılçıklı olduğu için hiç yenmese de beyaz etli oldukça lezzetli bir balıktır.
Tavası yapılarak
yenilebileceği gibi irilerinin haşlanarak, derisi ve kılçıkları mümkün
olduğunca alındıktan sonra mayonez ve maydanozlu yenmesini tavsiye edilir.
Kaynak:Tarık
Ersal
başa dön

Latince
adı: Kuzey turnası (Esox lucius), Çizgili
turna (Esox masquinongy)
İngilizce
adı: Pike
Tanıyalım:
Ülkemiz sularında
2 türü yaşamaktadır. bunlardan ilki kuzey turnası ''northern pike''(EsoxLucieus)olarak
ta adlandırılan benekli turna. Yabancı kaynaklarda pike, great northern
pike, jack, pickerel adlarıyla da anılmaktadır. Diğeri ise çizgili
turna olarak adlandırılan ''muskie''(Esox masquinongy ) dir. yabancı kaynaklarda
muskie,musky, maskinonge, leopard muskellunge adlarıyla geçmektedir.
Birde bu iki
cinsin melezi olan çesitler vardır.Burada anne çizgili turna baba ise benekli
turnadır. Melez turnalarda desenler çok belirgin değildir ve boy ve cüsse
olarak daha küçüktürler.Melez olan cinsine Kaplan turna ''tiger muskie''
denir.Ülkemizde hepsine birden turna denilmektedir.
26 Mayıs 2003
Kesikköprü
Nerelerde
Bulunur:
Akdeniz bölgesi,
Ege, Karadeniz kıyıları ve Güney Doğu Anadolu bölgesi dışında kalan bölgelerdeki
Göl ve akarsularında bulunur.
Sazlık önlerinde
dibi otlu ancak yosunlu olmayan yerlerde , özellikle bizim turna otu dediğimiz
su içinde görüntü olarak akvaryumcularda gül olarak satılan akvaryum bitkisine
benzeyen bitkilerin suyun yüzeyine kadar ulaşamayıp yüzeyden 3-4m altta
kaldığı yerlerde bulunur. |
Tuncay
Uyanık (26 Mayıs 2003 Kesikköprü)
|
Turna balığı her
mevsimde aynı derinlikte bulunmaz bu direkt olarak suyun ısısıyla ilgilidir.
Kışın derinlere iner çünkü suyun derin kısımları su ısısı soğuk olan su
yüzeyine göre daha sıcak ve ısı yaklaşık 5 derece olarak sabittir. Su ısındıkça
yüzeye çıkar.
Levent
Gençtürk (26 Mayıs 2003 Kesikköprü)
|
Yem:
Turna avı
için pekçok yapay yem yapılmıştır.Bu yemler su üstü yemleri , kaşıklar,
döner kaşıklar, silikon yemler, batan, dalan yemler gibi isimlerle
karşımıza çıkarlar. Mepps, Kaşık ve sasi Turna avında en çok tercih edilen
yemlerdir. |
Avcılığı:
Canlı yem
ile avcılık:
Şamandıralı
Olta ile:Yem Turna tarafından fark edilebilecek bir biçimde sunulmalıdır.
Bunun için dibi temiz berrak 4 ila 8 metre derinlikler idealdir.
bu derinliğe 2 canlı yem bırakmak esastır. yemlerden biri dipten
1 m diğeri 3 metre mesafede konuşlandırıllmalıdır. Bu takımın şamandrası
çok büyük olmamalıdır konik fıçı şekilli şamandralar idealdir
misina orta çubuk kullanılmaksızın şamandra ortasındaki delikten serbestçe
geçirilir. Misinanın üst kısmına bir tesbih tanesi yerleştirilir biraz
daha üste ise başka bir misina bağlanır ama asla ana misinaya düğüm atılmaz
bu bariyer mutlaka başka bir misinayla yapılmalıdır çünkü bu ikinci misinadan
dolayı tesbih tanesi hareket edemeyeceğinden yem olan balığın
misinayı sağması engellenir ama turna vurduğunda kuvvetli vuracağından
ikinci bağlanan misinadan ana misina sıyrılacağından misina akışı sağlanacak
ve bir şamandra mukavemeti olmadığından turna kuşkulanmadan yemi
yutacaktır.Beden olarak çelik beden kullanılırsa turnanın misinayı
koparma ihtimali ortadan kalkar. Misinanın serbest olan ucundan tekli bir
halkalı iğne geçirilir bu iğneye düğüm atılmaz daha sonra 3 lü iğne
en uca bağlanır. Durgun sularda 3 lü iğnenin bir iğnesi yem olacak canlı
balığın çenesine tutturulur.Serbest kalan tekli iğne ise balığın sırt yüzgecinin
altındaki sert kısma oturtulur. Bu tekli iğne hırsız olarak tabir
edilir.Av eğer akıntılı bir yerde yapılıyorsa balığın akıntıya karşı doğal
şekilde yüzmesi için tekli iğne balığın üst çenesinden geçirilirken 3 lü
iğnenin bir iğnesi altta balığın anüs deliğinin hemen arkasındaki yüzgecin
altındaki sert kısma oturtulur. Bazı avcılar tekli iğne kullanmazlar o
zaman 3 lü iğne nin bir iğnesi sırta takılır. eğer kıtıdan savurna yöntemiyle
yem fırlatılacaksa mutlaka hırsız iğne kullanılmalı ve tek canlı
yem kullanılmalıdır.
Kaynak: Hikmet
Solak
geri dön
Ana
sayfa Deniz
Balıkçılığı Tatlısu
Balıkçılığı Tehlikeli
Balıklar Balıkçı
Çantası
©
Copyright 2003 RASTGELE-DER
Sayfa
Tasarım: Orhan Yılmaz
|
|