Üsteğmenin "huni ile disk arası, aşırı parlak, ayaklı ve yüksek süratte uçan bir cisim" diye tasvir ettiği bu cisimle yarım saat sürecek bir it dalaşına girdiler.Bunları, üsteğmenin yerle yaptığı telsiz konuşmalarından öğreniyoruz. Yeterince sıradışı. Ama gazetelerde bu olay birkaç gün içinde kaybolup gitti. Yapılan resmi açıklamalarda ise pilot ve öğrencisinin aslında bir meteoroloji balonu görmüş olabileceği üstünde duruluyordu. Artık okur için, 30 dakikayı aşkın bir süre, gayet net olarak tasvir ettiği bir cisimle it dalaşı halinde uçan subayın bir tür histeriye kapılmış olabileceklerini düşünmekten başka bir şey kalmıyor.
EC, 50'lerden itibaren yaşanan UFO görme "histeri"sini sadece bir histeri olarak algılamadı. Tanıklar ve delillerin yeterince ikna edici olduğu vakalardan yola çıkarak, UFO'ları bir olgu olarak çizgi romana taşıdı. Basit bir "hayal ürünü" olarak değil. Weird Science-Fantasy'nin 1954'de yayınlanan 26. sayısı, bir "Flying Saucer Report" özel sayısıydı ve ikinci sayfasında yer alan bir metinle başlıyordu. "This is a challenge to the United States Air Force!" başlıklı metinin giriş cümlesi şöyleydi: "E.C. şimdiye kadar 'uçan cisimler'le bir kurgucu tavrıyla ilgilendi. Rapor edilen UFO görme olaylarının etrafında öyküler kurdu. Bu kez, 'kurgu'yu bir kenara bıraktık. Bu kez, sadece 'gerçekler'i kullandık."
İki iletişim formu, haber ve çizgi roman öyküsü, tarihte belki ilk kez bu denli iç içe geçmiştir. "Resmi"lerin daha o zamanlardan başlayan ve günümüzde - hiç farkında olmasak da fena halde kanıksayıp kabullendiğimiz, hatta gönüllü ortak olduğumuz - "bazı fenomenler görülmemek içindir" yaklaşımına son bir kez, öykücülüğün sınırlarını da aşarak, böyle isyan etmişti E.C. ekibi.
Özel sayıda, 24 Temmuz 1948'de yaşanan "Eastern Air Lines Case", 27 Nisan 1949'da yaşanan "Mantel-Godman Case", 8 Temmuz 1947'de yaşanan "Muroc Air Force Base Case", 5 Mayıs 1952'de yaşanan "The Secretary Kimball Case", 15 Temmuz 1952'de yaşanan "Nash-Fortenberry Case", 4 Ağustos 1952'de yaşanan "Hamilton A.F.B. Case" gibi vakalara yer veriliyordu. Son syfanın son panelinde ise gökyüzüne, evlerin üstündeki UFO'ya bakan bir çocuk ve paneldeki dikdörtgenin içinde şu sözcükler vardı:
"Başını yukarı çeviriyorsun... Tasarlanmış açıklamalar ve yarım gerçeklerin sisinin üzerine. Göklere bak, Amerika! Belki bir gece, Hava Kuvvetleri tarafından "yanlış değerlendirenler", "histerikler" ve "şöhret düşkünleri" terimleriyle damgalanan yüzlerce ve yüzlerce uzman sivil ve askeri pilota, havacılık uzmanına sen de katılacaksın. Belki sen de bir uçan cisim göreceksin..."
Korku ve suç öykülerinde otosansürsüz öyküleri inatla basan E.C. UFO'larla ilgili yaklaşımında da otosansürsüzdü; dolayısıyla bunda da "decent" değildi. Ya biz? Ya günümüz? Bizim üsteğmenin UFO gördüğünü yere bildirmesi ve bunu basında çıkmasını üzerinden yalnızca birkaç gün sonra, çok başka şeylerden konuşuyorduk artık. Deli miydik ki o olayı düşünmeye devam edelim?
Çağımızın çizgi romanında UFO'lar ideolojiktir. Yani onlardan, ya "herşeyin elbette mükün olduğu" gibi aşırı derecede geniş bir açıdan bakılarak, hayalgücü rekor denemeleri yaparcasına söz edilir, ya da "UFO söyleminin kafayı kırmışların ürünü olduğu"nun "bilinci" ve "hassasiyeti"yle! Sonuçta geriye kalan fenomensiz bir kurgudan ibarettir. UFO'ların geceleri göklerimizde dolaşıyor olabileceği, birilerinin bize sandığımızdan yakın olabileceği ihtimali, bu ürpertici duygu, fragmanlar arasında toz olup gitmiştir.