ev yukarı önceki sonraki konuk defterine yaz konuk defterini oku e-mektup
Ev > Eşli Danslar > Tango > Tango sadece nostalji midir?
Son güncelleme: 23 Eylül 1999

Tango sadece nostalji midir?


Tango üzerine

Arjantin dans salonlarında görgü kuralları

Tango sadece nostalji midir?

Herkes tango yapabilir

7 Nisan 1999 tarihli Cumhuriyet Gazetesi,
Evin İlyasoğlu'nun (e-posta: evini@boun.edu.tr) yazısı.

Ertuğrul Sevsay, besteci, müzikbilimci, piyanist, bandoneoncu ve de tıp doktoru! Halen Viyana Müzik Yüksekokulu'nda profesör olarak ''orkestrasyon'' derslerini vermekte. 1993'te kurduğu Band-O-Neon Orkestrası ile eski tangoları yeniden uyarlayıp sunarken, Türk tangolarını, bu melodi zenginliğini koruyarak zengin bir orkestrasyona, canlı bir ritim dokusuna kavuşturmak için çalışmalar yapmakta.

"Tango" sözcüğü her zaman hülyalı bir geçmişi çağrıştırır. Doğduğu Arjantin topraklarında bir geleneği, bir yaşam biçimini yansıtır. Tutkuları, kavgaları, aşkları dile getirir. Ve içinden çıktığı düzenin kültür birikimini ortaya koyar. Değişik ülkelerde, değişik zamanlarda yeni kimliklere bürünmüştür. Bizler için ilk Batı'ya açılışın simgesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş günlerindeki ilk baloların coşkusunu anımsatır. Dolayısıyla bir nostaljidir. Ancak günümüzde müziğin yeni yöntemleriyle zenginleşen tango, özgün renkleriyle birlikte yeniden doğmakta.

Mart ayının ortasında dört gece art arda Armada Oteli'nin düzenlemesiyle İstanbul'da "Tango Geceleri" yaşandı. Türk bestecisi Ertuğrul Sevsay' ın yönetimindeki tipik tango topluluğu Band-O-Neon, Arjantin ve Türk tangolarından örnekler sundu.

Ertuğrul Sevsay, besteci, müzikbilimci, piyanist, bandoneoncu ve de tıp doktoru! Halen Viyana Müzik Yüksekokulu'nda profesör olarak ''orkestrasyon'' derslerini vermekte. 1993'te kurduğu Band-O-Neon adlı tango topluluğu ile dünyanın çeşitli köşelerinde konserler yönetmekte, topluluğun içinde bandoneon çalmakta ve bu topluluk için eski tangoları yeniden uyarlayıp sunmakta. Topluluğun üyeleri Arjantinli, Avusturyalı ve Türklerden oluşuyor.

'Aranjman tangoya hayat verir'

Sevsay, Arjantin tangosunun yüz yılı aşkın bir süredir tazeliğini korumasını yeni uyarlamalara (aranjmanlara) bağlıyor. Ona göre Arjantin tangosu 1898'den başlayan klasik döneminden sonra dört ayrı dönemde hem stil hem de biçim olarak kendini yenilemiş. Özellikle üçüncü dönemde (1935-1948) eski tangolar yeniden düzenlenmiş. 1948'den sonra tango tarihi yeni dönemine (Tango Nuevo) girmiş. Bu dönemde yazılan yeni tangolar büyük ilgi görürken eskilerin, yeni tekniklere göre özgün tarza ters düşen bir şekilde modernize edilmesi ise kabul görmemiş.

Şöyle anlatıyor Sevsay: "Aranjman, tangoya hayat verir. Bugün hâlâ zevkle dinlenen La Comparsita, El Choclo, A Media Luz gibi ünlü tangolar ilk günlerindeki gibi bırakılsaydı, tekdüze ritmi ve tekdüze yorumcularıyla çoktan tarihe karışacaktı. İyi bir tango aranjmanı belirli bir estetik anlayışı içinde sürekli ritim değişikliği, dinamik kontrastlar (seslerin gücünün artıp azalması), değişik orkestrasyon renkleri, melodinin bazen öne bazen arka plana çekilmesi, ikinci derecede önemli melodilerin veya birtakım efektlerin zaman zaman ön plana çıkması, melodi-ritim-armoni çeşitlemeleri, ani duraklamalar, temponun yavaşlayıp hızlanması, çalgılar arasında küçük söyleşiler, hatta şakalaşmalar ve dinleyiciyi şaşırtacak müziksel sürprizler gereklidir."

Türk tangolarını dönemlere ayırabilir miyiz? Bugün modernize edilmiş Türk tangosundan söz edilebilir mi? Sevsay'a göre böyle bir dönemsel farktan söz edemiyoruz: "Türk tangoları birinci dönemin dışına çıkamamış, baştan sona değişmeyen ritmin yapısıyla, genelde en eski Arjantin tangolarından bile daha yavaş temposu, son derece renksiz aranjmanları, inat edercesine basit kalan armonileriyle yerinde sayıp durmuştur. Tangonun en tipik çalgısı olan bandoneon yerine kullanılan akordeon, donuk ve kontrasttan yoksun ses rengiyle, tangoya renk ve karakter getirmekten ziyade, onu monotonlaştırmıştır. Tangonun bandoneondan sonra ikinci önemli çalgısı olan kontrbas ve üçüncü sırayı işgal eden piyano, Türk tangolarında neredeyse baştan sona aynı ritmi ve dinamiği korurlar. Son derece acemice ve devamlı 3-4 sesli kullanılan kemanlar ve viyolonsel, tangolarımızı büsbütün ağırlaştırır. Arjantin'de bir zamanlar yenilik arayışı içinde denenmiş, ama tipik tango orkestrasında asla yaşayamamış klarinet, bateri ve benzeri aletlerin de tango orkestralarına katılmasıyla Türk tangosu baştan sona aynı renkte, aynı tempoda, aynı dinamikte ve aynı ritimle çalınan monoton bir müzik olarak kalmıştır."

Türk tangolarının melodisi

Sevsay'ın bir müzikbilimci kulağı ile yaklaştığı tangolarımızda bir özellik olmalı ki bugün bile bizlere heyecan vermekte, taşplaklardan yapılan yeni basımlarındaki o cızırtılı seslerin soluk soluğa söylenmiş ezgilerin keyfini sürmekteyiz. Sevsay bu özelliğin altını şöyle çiziyor: "Türk tangolarının en kuvvetli tarafı melodileridir. Bunlar teknik açıdan geliştirilmeye uygun, prozodi (sesin söze uygunluğu) yanlışları giderildiği zaman rahatlıkla söylenebilecek, kolayca akılda kalabilen, bazen basmakalıp olsa bile genelde romantik sözler içeren melodilerdir. Necip Celal' in hemen her tangosu bir dünya şaheseridir. Fehmi Ege' nin yüzü aşkın tangosu içinde önemli miktarda harikulade melodiler vardır, ama yeterince değerlendirilmemiştir, o başka."

Ertuğrul Sevsay, Band-O-Neon Orkestrası ile Türk tangolarını, bu melodi zenginliğini koruyarak zengin bir orkestrasyona, canlı bir ritim dokusuna kavuşturmak için çalışmalar yapmakta. Tutucu tangocuların buna karşı çıkacağını da biliyor. "Türk tangoları üç dönem aranjman tekniğiyle tekrar ele alınmalıdır. Sadece benim arşivimde La Comparsita'nın 40'ın üzerinde değişik yorumu var. Hatta aynı orkestranın farklı yıllarda farklı yorumları bile mevcut. Bu da değişik yorum çalışmalarının önemini gösterir. Türk tangolarının da bundan payını alması gerekiyor."

Özellikle son beş-altı yıldır ülkemizde tangoya karşı büyük bir ilgi var. Yapı Kredi'nin getirdiği Tango Passion'un gösterilerinde yer yerinden oynadı. Cemal Ünlü' nün taşplaklardan aktardığı ve tarihçesini yazdığı İş Bankası'nca desteklenen ''Yıldızlar Düşerken'' albümü; Yapı Kredi'den yayımlanan ''Yurttan Sesler'' albümü hemen akla ilk gelen yayınlar. Bu arada birçok plak şirketi tarafından da yeni yeni tango albümleri çıkıyor piyasaya. Bu ilgiyi şöyle değerlendiriyor Sevsay:

''Ülkemizde Arjantin tangosuna yönelik büyük bir uyanış var. Bu harika bir şey. Türk tangolarına ilgi ise nostaljiden kaynaklanıyor ve daha ziyade 60 yaşını geçmiş tangoseverleri içeriyor. Türk tangoları tutucu, beceriksiz insanların elinden vaktinde kurtarılmazsa yok olmaya mahkûm.

Yorum kalitesinin gittikçe düştüğü de bir gerçek. TV programlarından izlediğim kadarıyla gerek şarkıcıların gerekse çalgıcıların ciddi entonasyon ve yorum sorunlarıyla karşı karşıya olduğunu gördüm. 78'lik taşplaklardaki İbrahim Özgür ve Park Otel orkestrasının sesinden dinlediğiniz bir tango ile bugün izlediğiniz derme çatma orkestraların çaldıkları arasında dağlar kadar fark var. Bir yandan da tangoya artan ilgiyi görüp bu furyadan 'ne koparsam' düşüncesiyle halkı sömürenlere de rastlamak mümkün. İşte taptaze bir örnek: Necdet Koyutürk 'ün tangolarından bir CD yapılmış. 2 ve 4 numaralı CD'leri bulabildim. CD'ler selofanla kaplı, değişik isimlerde ve CD'lerin üzerinde içindeki parçaların adları yok. Kılıflarını çıkarınca her iki CD'deki 14 parçadan 11'inin aynı olduğunu hayretle gördüm. Bu, benim için hırsızlık anlamına gelir. Yeni yapılan CD'de belki başka bir CD'den bir iki parça bulunabilir, ama bu şekilde aldatmaca, ölmüş bir bestecinin ismine gölge düşürür.

Türkiye'deki tango bestecilerinin hak sahipleri bazı eserlere 'çalınabilir izni' vermiyorlarmış. Bu nedenle, örneğin Necdet Koyutürk'ün eserleri bir konser programından çıkartılmış. Telif hakları için uluslararası bir kural vardır. Basılmış bir notayı alıp çalmak için kimsenin izni gerekmez. Eser çalınır, telif hakkı bestecinin bağlı olduğu kuruluş tarafından alınır ve besteciye gönderilir. Örneğin Avusturya'da AKM tarafından toplanır ve her haziran ayında besteciye ödenir. Besteci de çoğu zaman eserinin çalındığını bu şekilde öğrenir. Ancak bestecinin eserleri basılmamışsa veya herhangi bir yayın kurumuna bağlı değilse izin gerekebilir.'' Evet, Ertuğrul Sevsay, bu duyarlılık ve ilgiyle Band-O-Neon topluluğundaki derleme, uyarlama çalışmalarına devam ediyor. Biraz Amerika'da, biraz Arjantin'de biraz da Avusturya'da çalışıyor. Dünyanın çeşitli köşelerine Arjantin tangosu kadar Türk tangosundan örnekleri de taşıyor. Bu arada bir CD çalışması da gündemde.

Bu sayfa 13 Nisan 1999 tarihinden beri kere ziyaret edilmiştir.

Grafikler için teşekkür ederim:

Pat's Web Graphics Alp Grafik Organizasyon

sayfa başı
ev yukarı önceki sonraki konuk defterine yaz konuk defterini oku e-mektup