Son zamanlarda Kartal aslını inkar edercesine alçaktan uçmayı tercih
ediyor. Herkes buna bir yorum getiriyor; gazeteler, televizyonlar, internet siteleri ve
gruplar yazılarla dolu. Arkadaşlarım bendeki Beşiktaş sevdasının büyüklüğünü
bildiklerinden karşılaştığımızda benden de yorum bekliyorlar ve soruyorlar kötü
gidişin nedenini ...Bence, cevaba ulaşmak için 22
Nisan 2003 tarihine gitmek gerekiyor. O tarihte Beşiktaş yönetimi kendilerine göre
"radikal" bir kararla taraftarın sevgilisi Pascal NOUMA'nın sözleşmesini
Fenerbahçe maçındaki yaptığı hareketten dolayı feshetmişti. Biz de şunları
yazmıştık Akıl Defteri'ne o gün:
* * *
Beşiktaş, Fransız forvet oyuncusu Pascal NOUMA ile sözleşmesini tek
taraflı olarak feshetti. Farklıyı tekdüze yapma çabasında olanlar yine galip geldi!
Ömer Hayyam ne güzel söylemiş:
Dünya üç beş bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde.
Üzülme; eşek eşeği beğenir:
Hayır var sana kötü demelerinde!
Sana hep kötü dediler ama bil ki biz onlara hiçbir zaman kanmadık. Sana hep inandık
ve seni hep sevdik.
Bu taraftar seni unutmayacak, hoşçakal ...
* * *
Evet, o gün bu ülkede hemen hemen her alanda olduğu gibi farklıyı
tezdüze yapma çabası yine kendisini göstermişti. Beşiktaş, belki de elindeki
oyuncular arasında rakip defansın dengesini en fazla bozan iki oyuncusundan birisini
(diğeri İlhan MANSIZ) gözden çıkartmıştı. Artık ne kornerde karambol yaratmak
vardı, ne kanattan yapılan ortaya kafayı vurup fileleri havalandırmak, ne de havadan
gelen uzun topu kafayla arkadaşının önüne indirip onu pozisyona sokmak. Beşiktaş
göz göre göre büyük bir silahından kendini mahrum etti ve yerini doldurmak için
hiçbir çaba göstermedi ...
"Öyle diyorsun da, geçen yıl Pascal olmadan nasıl şampiyon
olduk?" soruları çok geldi bana bunları anlattığımda. İşte geçen sezon
Pascal NOUMA takımdan ayrıldıktan sonra Beşiktaş'ın oynadığı maçlar ve
sonuçları:
Elazığspor |
0-1 |
Beşiktaş |
Bu 5 maçtan 4'ü
tek farkla kazanılmıştı ve Beşiktaş'ın bu maçlarda attığı 7 golden sadece
1'i kafa vuruşuyla oluşmuştu. 1'i penaltıdan, 1'i ise serbest vuruştandı. Asıl
ilginç olan ise Beşiktaş'ın bu sezon attığı 55 golden sadece 7'sinin
kafayla atılmış olmasıdır ki, bu %12 gibi küçük bir oranı ifade
etmektedir. |
Beşiktaş |
2-0 |
Altay |
Adanaspor |
0-1 |
Beşiktaş |
Gençlerbirliği |
1-2 |
Beşiktaş |
Beşiktaş |
1-0 |
Galatasaray |
Futbol ve basketbol birbirinden çok farklı sporlardır, ancak ben
Beşiktaş'ın yaşadığı sorunu anlatmak için basketboldan örnek vermek istiyorum.
Pivotsuz basketbol takımı olur mu? Olsa da o takım ne kadar başarılı olabilir?
Attığı tüm dış şutları sokması, hücumlardan boş dönmemesi, müthiş bir isabet
yüzdesi ile oynaması gerekir, çünkü çemberden seken topları toplayacak uzun bir
oyuncusu yoktur ...
Beşiktaş'ı pivotsuz (santraforsuz) bir basketbol takımı olarak
düşünün, ceza sahası ve çevresini de pota altı. Bu bölgeye gelen topların
%90'ını rakip kontrol ediyorsa, gol bulmanız ancak isabetli üçlüklere (uzaktan şut)
ya da serbest atışlara (penaltı) kalır. Bunları değerlendirseniz bile rakibin
gerçekleştirdiği fast breaklerde (kontraatak) çabuk geri dönemeyen ağır bir
defansınız varsa sonuç hep hüsran olur ...
Annenin çocuğunu sevmesi gibi bizim Beşiktaş sevgimiz,
karşılıksız bir sevgi. Biz Beşiktaş'ı başarılı olduğu için değil, Beşiktaş
olduğu için seviyoruz. Onun Beşiktaş olması gerek ve yeter koşul, aynen bizim
dünyadaki varlığımızın annemizin bizi sevmesi için gerek ve yeter koşul olması
gibi ...
Bu satırları yazarken Alpay bizim Beşiktaş sevgimizi anlatıyordu
radyoda çalan parçasında, çok güzel ve çok doğru söylüyordu, Beşiktaş bizim
için gerçekten öyleydi:
Sen benim nefesim, hayalimdeki resim ...
Aşkı anlatan sesimsin, hiç batmayan güneşim ...
Önceki
yazılar >> |