|
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
İhlasEbû Hüreyre radiya'llâhu anh'den: Şöyle demiştir: (Bir kere) "Yâ Resûlâ'llâh, Kıyâmet gününde Sen'in şefâatin en ziyâde kime râyegân olacak?" diye sordum. Buyurdu ki: "Yâ Ebâ Hüreyre, hadîs (bellemek) için sende gördüğüm hırsa göre bu hadîsi senden evvel kimsenin bana sormayacağını (zâten) tahmîn ediyordum. Kıyâmet gününde halk içinde şefâatime en ziyâde mazhar olacak kimse kalbinden (yâhud içinden) hâlis olarak Lâ ilâhe illâ'llâh diyendir." Başa dönMünafıklıkMahmûd b. er-Rebîü'l-Ensârî radiya'llâhu anh'den: Şöyle demiştir: Ashâb-ı Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'den ve Bedir'de hâzır olan Ensârdan Itbân b. Mâlik (radiya'llâhu anh bir gün) Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'e gelip: "Yâ Resûlâ'llâh, gözlerimde hayır kalmadı. (Halbuki) kavmime namaz kıldıran benim. Yağmurlar yağdığı vakit onlarla benim aramızda olan dere akar da mescitlerine gidip namaz kıldıramaz oluyorum. Yâ Resûlâ'llâh, gönlüm ister ki, bana gelip evimde namaz kıldırasın da Senin namaz kıldığın yeri namazgâh ittihâz edeyim." dedi. Râvî der ki: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem Itbân'a: "İnşâ-Allâh (bunu) yaparım." de (ye va'd et) di. Itbân der ki: Ertesi sabah Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem ile Ebû Bekr, gün yükseldiği vakit bana geldiler. Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem istîzân etti. Ben de (girmesine) izin verdim. Eve girdiğinde oturmadı. Sonra: "Evinin neresinde namaz kıldığımı istersin?" di(ye sor)du. Itbân der ki: Evin bir tarafını ona gösterdim. Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem (namaza) durup tekbîr aldı. Biz de (arkasında) durup saf olduk. İki rek'at kıldırıp selâm verdi. (Itbân) der ki: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'i kendisi için pişirdiğimiz bir hazîre (yi yemesi) için alıkoyduk. Yurd(umuz)un ahâlîsinden birçok kimseler (Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem'in teşrîfini haber alarak birer birer) ev(imiz)e gelip doldular. İçlerinden biri: "Mâlik b. ed-Duhayşin yâhud İbnü'd-Duhşün nerede?" di(ye sor)du. Huzzârdan biri: "O, Allâh'a ve Resûlu'llâh'a muhabbeti olmayan bir münâfıktır." dedi. Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem ona: "Böyle deme. Görmüyor musun ki, Lâ ilâhe illâ'llâh (Muhammedü'r-Resûlu'llâh) diyor. Ve bunu li-vechi'llâh söylüyor." buyurdu. (O, söyleyen de): "Allâh ve Resûlu'llâh a'lemdir." dedi. Itbân der ki: Nebiyy-i Ekrem salla'llâhu aleyhi sellem'i münâfikîn hakkında (hep böyle) müteveccih ve hayırhâh bulurduk. (Sonra) Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem: "Allâhu Teâlâ rızâ-yı Bârî'yi arayarak Lâ ilâhe illâ'llâh diyen kimseyi nâr(-ı Cahîm)e harâm etmiştir." buyurdu. Başa dönŞerikEbû Zerr (-i Gıfârî) radiya'llâhu anh'den, şöyle rivâyet edilmiştir: Ebû Zer Hazretleri demiştir ki: Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem: Bana rabbim tarafından (sefâretle) gelen Cibrîl, (bir kerre daha) gelmiş ve: - Ümmetimden her kim Allâhu Teâlâ'ya hiç bir şey'i (ulûhiyyette ve havass-ı rubûbiyyette) ortak tanımıyarak ölürse, o kimse Cennet'e girer, diye haber verdi, buyurdu. Ben: - (Yâ Resûla'llâh!) O adam zinâ ettiği ve sirkat eylediği halde (yine Cennet'e girer) mi? diye sordum. Resûl-i Ekrem: - (Evet) zinâ ettiği ve sirkat eylediği halde de (Cennet'e girer) diye cevâb verdi. Başa dön |