Sorumluluklarımız

Home
Ölçüler
Dualarımız
Site haritası
Güzel sözler
Çiçek bahçesi
Hadis-i şerifler
Sünnet-i seniye

sayfamıza mesaj

Giriş Sayfası Olarak Ayarla      Sık Kullanılanlara Ekle

Sayfayı yazdır

(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. Bize doğru yolu göster.

  1. İslamın şartları
  2. İmanın şartları
  3. İcmali iman
  4. Tafsili iman
  5. Farz nedir?
  6. Farz-ayn
  7. Farz-ı kifaye
  8. Farzın hükmü
  9. Vacip nedir
  10. Sünnet nedir
  11. Sünnet-i müekkede
  12. Sünnet-i gayri müekkede
  13. Sünnete uyma
  14. Mekruh
  15. Mekruhun kısımları
  16. Haram nedir?
  17. Haramın hükmü
  18. Müstehap
  19. Müstehap'ın hükmü

S U B H A N A L L A H  İ

V E B İ H A M D İ H İ

S U B H A N A L L A H İ L

A Z İ M

 

İbn-i Ömer radiya'llâhu anhümâ'dan:Şöyle demiştir: Resûlu'llâh salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: İslâm beş şey üzerine binâ olunmuştur: Allâh'dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in (salla'llâhu aleyhi ve sellem) Allâh'ın Resûlü olduğuna Şahâdet etmek, Namaz kılmak, Zekât vermek, Haccetmek, Ramazan orucunu tutmak.

İslamın şartları:

  1. Namaz kılmak
  2. Oruç tutmak
  3. Zekat vermek
  4. Hacc'a gitmek
  5. Kelime-i şahadet getirmek

İmanın şartları: Amentü, her Müslüman'ın inanması, kabûl edip tasdik etmesi farz olan îman esaslarından ibarettir. Âmentü'de yer alan îman esasları 6'dır ve şunlardır:

  1. Allah'a inanmak, 
  2. Meleklerine inanmak, 
  3. Kitaplarına inanmak, 
  4. Peygamberlerine inanmak, 
  5. Âhiret gününe, öldükten sonra dirilmeye inanmak, 
  6. Kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna inanmak.

İcmali iman: Bir kimse, mânâsını bilerek ve kabûl ederek:

é£ÜÛa ¢4좠‰ ¥† £à z¢ß ¢é£ÜÛa  £ü¡a  é Û¡a ü

"Lâ ilâhe illâllah Muhammedün resûlüllah" dese icmalî olarak îman etmiş olur.

Bu cümleye Kelime-i Tevhid denir. Mânâsı şudur: Lâ ilâhe illâllah: Allah'dan başka hiçbir ilâh ve hakikî ma'bud yoktur. Muhammedün resûlüllah: Muhammed (asm), Allah'ın Resûlü ve Peygamberidir.

Tafsili İman: Peygamberimizin Allah'tan haber verdiği şeylerin herbirini delilleriyle bilip inanmaktır. Diğer bir ifadeyle, dinin zaruriyatını bütün tafsilât ve teferruâtıyla öğrenip tasdik etmek demektir.

Dînin Zarureti Nedir? Dînin zaruriyâtı, Âmentü'de yer alan 6 îman esası ile dînin namaz, oruç, hac, zekât gibi farz kıldığı ibâdetler ve adam öldürmek, içki içmek, zinâ yapmak gibi haram saydığı fiillerdir. Bunları, her Müslümanın teferruâtı ile bilmesi ve inanması şarttır

Farz nedir?

Farz, yapılması kat'î ve açık delillerle emredilen dinî iş ve vazifelerdir. Abdest almak, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi... Farz ikiye ayrılır:

  1. Farz-ı Ayn: Yerine getirilmesi her Müslümana ayrı ayrı borç olan farzlardır. Bunlar, bir Müslümanın yapmasıyla diğer Müslümanların üzerinden düşmez. Namaz, oruç gibi... Gerek namaz ve gerekse oruç, istisnasız her Müslümanın yapmak zorunda olduğu, dinî birer vecibedir.
  2. Farz-ı Kifâye: Yerine getirilmesi her Müslümana ayrı ayrı borç olmayan, Müslümanlardan bâzısının yapmasıyla diğerlerinden borçluluk hâli kalkan farzlardır. Bu gibi farzları, hiç kimsenin yapmaması hâlinde, bütün cem'iyet mes'ul ve günahkâr olur. Bir Müslümanın cenaze namazını kılmak gibi. Cenaze namazının bâzı Müslümanlar tarafından kılınması, diğer Müslümanlar üzerinden mükellefiyetin kalkması için yeterlidir. Ancak, hiç kimse kılmayacak olsa, bütün Müslümanlar mes'uliyet altına girmiş olurlar. Farz-ı kifâyenin sevabı, sadece yapana aittir. Tamamen terkinden dolayı gelen günah ise, bütün Müslümanlarındır.

Farzın Hükmü Nedir?

Yapılırsa büyük sevab vardır. Özürsüz olarak terkedender, dünyada huzur bulamayıp iç sıkıntısından kurtulamadıkları gibi, âhirette de çetin azablara çarptırılırlar. Farzın inkârı Müslümanı dinden çıkarır.

Vacib:

Yapılması farz kadar açık bir şekilde istenilmemekle birlikte, kuvvetli delillerle sâbit olan iş ve vazifelere denir. Kurban kesmek vitir ve bayram namazı kılmak gibi.

Vâcibin Hükmü Nedir?

Vâcibin hükmü de, farz gibidir. Yani, işlenmesi halinde sevab, terkinde ise azab vardır. Ancak îtikad bakımından vâcib, farz gibi değildir. Vâcibi inkâr eden dinden çıkmaz. Fakat dinde olan bir emri inkâr ettiği için bid'at işlemiş, büyük bir günaha girmiş olur.

 

Sünnet nedir

Resûl-i Ekrem'in (asm) farz ve vâcibden ayrı olarak bizzat yaptığı, "yapın" dediği veya yapılmasını hoş karşıladığı fiillerdir. Sünnetler "nâfile" adı altında toplanır.

Sünnetler ikiye ayrılır:

  1. Sünnet-i Müekkede,
  2. Sünnet-i gayr-ı müekkede.

Sünnet-i Müekkede:

Resûlüllah Efendimizin (asm) umumiyetle yapmaya devam edip pek az terketmiş oldukları sünnettir. Lügat mânası, kuvvetli sünnet demektir. Sabah, öğle ve akşam namazlarının sünnetleri gibi. Ezan, ikâmet, cemaate devam gibi İslâm şeâirlerinden sayılan sünnetler de, sünnet-i müekkededir. Bunlara sünnet-i Hüdâ da denir.

Sünnet-i Gayr-i Müekkede:

Resûlüllah Efendimizin ibâdet maksadıyla bâzan işleyip bâzan da terkettikleri sünnettir. İkindi ile yatsının ilk sünneti gibi.

Resûlüllah'ın yeyip içme, giyinip kuşanma, oturup kalkma gibi günlük normal davranışları ve âdâb-ı muaşerete taallûk eden işleri de sünnet-i gayr-ı müekkedeye dahildir. Bunlara sünnet-i zevâid adı da verilmiştir.

Sünnetin de farz gibi ayn ve kifâye kısımları vardır. Meselâ, Ramazan'ın son on gününde i'tikâfa girmek, teravihi cemâatla kılmak, teravihi hatimle kılmak sünnet-i kifâyedir. Farz namazları cemaatla kılmak ise, sünnet-i ayn'dır.

Sünnete uymanın lüzum ve faydaları nelerdir?

Kur'ân-ı Kerîm'de mü'minler, Allah Resûlünün sünnetine uymaya teşvik edilerek şöyle buyrulur:

¥ò ä  y ¥ñ ì¤ a ¡é£ÜÛa ¡4좠‰ ó¡Ï ¤á¢Ø Û  æb × ¤† Ô Û

"Allah'ın Resûlünde sizin için kendisine uyulacak en güzel örnek ve nümûneler vardır." (el-Ahzâb, 21).

Diğer bir âyette ise:

¢é£ÜÛa ¢á¢Ø¤j¡j¤z¢í óãì¢È¡j £mb Ï  é£ÜÛa  æì¢£j¡z¢m ¤á¢n¤ä¢× ¤æ¡a

"Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyun, benim sünnetlerime tâbi olun ki, Allah da sizi sevsin..." (ål-i İmran, 31) denilmiştir.

Mubah nedir?

Yapılmasında veya terkinde dinî yönden hiçbir mahzûru bulunmayan, yani, mükellefin yapıp yapmamakta tamamen serbest olduğu işlerdir. Oturmak, yemek, içmek, uyumak gibi...

Mubah olan bu gibi işlerin ne yapılmasında sevap vardır, ne de terkinde günah...

Ancak bu fiilleri işlerken, mü'min sünnet-i seniyyeyi düşünür, o niyetle hareket ederse o vakit sünnet sevabını kazanır.

Eşyada aslî vasıf, mübah ve helâl olmaktır. Mübahlığın ortadan kalkması için, o şey'in mübah olmadığına dair bir şer'î delil gerekir. Mübahlığı ortadan kaldırıcı bir delil olmadığı müddetçe, eşya mübahlığını korur.

Helâl ise, yapılması câiz görülen, işlenmesinde dinî yönden hiçbir mahzur bulunmayan şeydir. Helâlin her türlü şâibeden uzak, saf ve temiz olan kısmına "tayyib" denir.

Her tayyib şey helâl, fakat her helâl olan şey ise tayyib değildir.

Müstehap Nedir?

Lügatte, "sevilmiş şey" mânâsına gelir.

Müstehab'ın Hükmü Nedir?

Müstehab'ın yapılmasında sevab vardır. Yapılmaması hâlinde ise, yalnızca bu sevabdan mahrumiyet söz konusudur.

Haram nedir?

Yapılması, kullanılması, yenilip içilmesi dînimizce kat'î olarak yasak edilmiş şeylere denir. İçki içmek, kumar oynamak, zinâ etmek, adam öldürmek, gıybet ve iftirada bulunmak gibi...

Haram kılınan eşya veya fiil, kendisinde bulunan, hiç ayrılmayan bir zarar, kötülük ve pislik sebebiyle haram kılınmış ise, buna liaynihî (bizzat) haram denir. Domuz eti ve şarap gibi.

Kendi tabiat ve vasfından dolayı değil de elde etme şekli, kazanma yolu gibi dıştan bir sebeble haram kılınmış ise, buna da ligayrihî (bilvasıta) haram denir. Çalınmış ekmek, gasbedilmiş para gibi...

Haramın hükmü nedir?

Haramın terkinden dolayı büyük sevab vardır. İnsanı takvâ mertebesine çıkarır. İşlenmesi hâlinde ise, kalblerin kararıp vicdanların paslanması, îmanın zayıflaması, huzur ve neş'enin gitmesi, ibadetten zevk alma duygusunun yok olması gibi zarar ve kayıpların yanısıra, âhirette de çetin bir azab söz konusudur.

Haramlığı kesin olan bir şey'i helâl kabûl etmek, Allah korusun insanı îmandan çıkarır.

Mekrûh Nedir?

Mekrûh, lügatte, sevimsiz bulunan, nâhoş ve kerih görülen şey demektir. Istılahta ise, dînen yapılması çirkin ve kötü görülen işler mânasına gelir.

Abdest alırken ve gusül ederken suyu israf etmek, kısa kollu elbise ile veya başı açık namaz kılmak gibi hususlar mekruhlardandır.

Mekrûh iki kısma ayrılır:

  1. Tahrîmen Mekrûh: Harama yakın olan mekrûha denir. Abdest alırken suyu israf derecede harcamak gibi...
  2. Tenzîhen Mekrûh: Helâla yakın olan mekruhtur. Burnu sağ el ile temizlemek gibi...

 

 

 

 

 

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

A L L A H

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D

M U H A M M E D