YÜRÜMEK
Şunu görüyoruz çağımızda; silahlardan çok, düşüncelerle çldürüldü insanlar.
Bu da bir cinayet değil mi? Kimlerdir nu cinayeti işleyenler? Neyle yapıyorlar bunu?
Kuşkusuz sanat kirvesine bürünmüş, yoz sanatcılarla işleniyor bu cinayetler. Kimdir
Yoz sanatçı?
İnsanın var oluş gerçeğini kavrayamayan, ya da bile bile yalan söyleyen, gerçekleri
çarptıran, çıkarcı, uzlaşmacı, insanın insanı ezmasine karşı koymayandır yoz
sanatçı. Bunlar, sanatı endüstrileştirerek bir ticaret metaı haline getirenler.
Bunun için de, soylu sanatın düşmanıdırlar. Deve kuşu misali, görmemezlikten
gelirler, korkarlar soylu sanattan, gerçek sanattan. Her ülkede vardır bu tür
sanatçılar. Birer kolinidir bunlar. Daha çok da, geri bıraktırılmış ülkelerde
pazar kurarlar, alıcı bulurlar. Çünkü bulundukları ülkelerin, halkı sömüren
kuruluş ve kurumlarıyla organik bağ içindedirler. Onların sağladıkları olanakları
bol bol kullanırlar, yoz sanatlarını gerçek sanatmış gibi benimsetirler topluma.
Böylece toplumu uyuşturarak, uyutarak, yabancılaştırarak, insanların daha kolay
sömürülmesine ortam hazırlamışlarlar.
Ne ki kısadır yoz sanatın ömrü. Gerçek sanattır, soylu sanattır asıl kalıcı
olan.
Aşılması zorunlu olan bir duvar önümüzde. Yürüyoruz, aşılmazmış gibi duranbu
duvarı aşmak için. Biliyoruz ki yarın yürüyenlerindir. Yarın soyut bir olgu değil
bizim için. Yarını bugünden kura kura yürüyoruz. Günde beş kes andımı,
direncimizi, çoşkumuzu, öfkemizi, sevgimizi, sabrımızı, bilincimizi yenileyerek
yürüyoruz biz. Her gün, her an bir taş daha düşürmek, bir gedik daha açmaktır
görevimiz, bu duvardan. Çünkü, aşılmaz bir duvarın önünde yaşamak tutukluluktur.
Onursuzluktur insan için. Oysa biz özgürlüğü seçtik baştan.
Dün bizim için eski değildir. arkaik değildir. İyi biliyoruz dünü. Çünkü
deneyimler alanıdır dün. Bir birikim deposudur dün.Yarınsa ulaşılmaz olan değil,
mutlaka ulaşılacak olandır.
Bugünse yarının şantiyesidir. İşcilerin harıl harıl çalıştıkları şantiye.
Yoğun bir üretim. Sürekli özveri ve dayanışma içindedir onlar. Ekmek kutsanır
burda. Yarının özsutudur alınteri. Akar ince, nasrin ırmak gibi.
Uzlaşmacı değiliz. çünkü, yozlaşmanın, yabancılaşmanın başka bir biçimidir,
bugün için uzlaşma. Kaçmadır, korkaklıktır, kimliksizliktir uzlaşmacılık.
İnsanın sürekli alçaltıldığı, sömürüldüğü bir çağda yaşıyoruz çünkü.
Oysa biz, insanı savunuyoruz, onu alçaltan, kimliksizleştiren, öldüren her dizgiye,
her güce, her kuruluşa karşı. Bunun için en etkin yöntem olarak da sanatı seçtik.
İnsan gerçeğini tarihsel, toplumsal, evrensel boyutlarıyla irdelemeyi bu yöntemle
yapıyoruz.
Çizgimiz islam, yürüyüşümüz ödünsüzdür.