MİZAH
HAYVAN BUNLAR
YAA!!
KANGURU-
Lan bu güne kadar koynumuzda yılan beslemişiz be kardeşim.
YILAN- Lan koynunda değil cebinde, cebinde!
YAVRU KANGURU- Ben bize benzemiyor demiştim
ama anne sana!
YILAN- Siz de bana benzemiyorsunuz, nolcak
şimdi?
KANGURU- Yav bi de sus be kardeşim!
YILAN- Ama ben kendimi kanguru yavrusu gibi
hissediyorum.
KANGURU- Yav bi sus ya! Noluyo bi türlü
annamadım be kardeşim. Sus!
SOLUCANLAR- SusmaaAA sustukçaaAA...
KANGURU- Ulan belâ aldık başımıza be
kardeşim!
TAVŞAN- Efendim abi?
KANGURU- Ulan cık cık cık...
CHAT DÜNYASI
pEmBeSoGaN-
mrb nereden?
SuheylaHanim- Merhaba. Valla şimdi
mutfaktayım. Tam da soğanların pembeleşmesini
bekliyodum:)) Sen de geldin:))
pEmBeSoGaN- Hah efet::)) Çomağı
hazırladın mı?
SuheylaHanim- Niyeki? Ben kepçeyle
karıştırıyorum genellikle yemekleri.
pEmBeSoGaN- Hayııırr! İti anma
meselesinden bahsediyorum.
SuheylaHanim- Ay valla annamadım, ben daha
yeniyim de!
pEmBeSoGaN- :)) Belli oluyo zati! İş okul?
SuheylaHanim- Ben ev hanımıyım. U?
pEmBeSoGaN- Ben de! Ay bıktım hergün
hergün yemek yapmaktan valla!
SuheylaHanim- O zaman bye canım.
pEmBeSoGaN- Aslında sana byeeeeeeee
Bakan
Bir ülkede bir bakan, kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti. Ne
yapsa makbule geçmiyor, basın her gün kendisiyle uğraşıyordu. Nihayet :
-Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve ilan
etti:
-Pazar günü saat 10'da denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim dedi bakan.
Pazar sabahı saat 10'da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan
geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı. Karşı
kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı. Fakat
ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu :
-Bakan yüzme bilmiyor (fora)