Korkmayın, korunun
Korunma yolu hastalardan uzak durmak
değil test ve aşı gibi önlemlerden geçiyor. Hepatit B'de en büyük
sorun hastalara ulaşmak. Onlar kendilerini sağlıklı zannediyor!
Hatice YAŞAR
T ehlikeli ve kolay yayılabilen hepatit B için söylenmesi gereken
ikinci önemli şey tedavi edilebilir bir hastalık olduğu. Ancak
toplumda, doktorlar da dahil olmak üzere genellikle hepatit B
hastalığı konusunda yanlış bilgilenme olduğu için hastalar
dışlanıyor. Tokalaşarak, aynı ortamda bulunarak dahi hastalık
geçeceğine inananılması, hastaların psikolojik durumlarını da
etkiliyor. Oysa ki hastalıktan
korunmanın yolu, hepatit B'li insanlardan uzaklaşmak değil, önlem
almaktan geçiyor.
Hepatit B'ye karşı korunmak ve yayılmasını engellemek için
bireylerin yanı sıra yetkili kurumların da alması gereken önlemler
var. Bunlar genellikle, kan merkezlerinde, kan veren kişilerde
tarama yapılması, sponsor firmaların desteğinde belli sosyal
grupların taranması, kamu ve özel kuruluşların kendi personelinde
tarama yaptırması, rutin sağlık kontrolünde hepatit B testinin de
yer alması, okullar, askeri birlikler, cezaevleri
gibi kurumlarda tarama yapılması şeklinde sıralanıyor.
Bunun yanı sıra devletin yeni doğanlara getirdiği hepatit B aşısı
yapılması uygulamasının benimsenerek adolesan ve risk gruplarının da
korunması gerektiği ifade ediliyor.
Hastalara
ulaşmak sorun
Hepatit B tedavisinde ilerleme kaydedilememesinin en önemli
nedenlerinden biri de çoğu kişinin taşıyıcı/hasta olduğunu bilmemesi
dolayısıyla tedavi olmaması. Sorun, bu taşıyıcı/hasta olduğunu
bilmeyenlere nasıl ulaşılacağı konusunda düğümleniyor. Doktorlar
konuyla ilgili olarak şunlara dikkat çekiyor:
"Kronik hepatit B veya sirozu olan hastaların
büyük çoğunluğu herhangi bir belirti veya şikâyet olmaksızın
aramızda dolaşmaktadır. Bu, onların hem kendi hastalıklarından
habersiz olmalarına, dolayısıyla erken teşhis ve tedavi şansını
kaybetmelerine, hem de çevreleri için enfeksiyon-bulaşma kaynağı
olmalarına yol açıyor. Hastalarda hepatit B'ye bağlı sirozun
belirtileri (karın şişliği, sarılık, varis kanaması, karaciğer
kanseri, şuur bozuklukları) ortaya çıktığı zaman hastalık (siroz)
kötü döneme gelmiş oluyor. Bu durumda ilaçla tedavi şansı yok
denecek kadar az ve geriye tek çözüm olarak karaciğer nakli
kalıyor."
Tedavi şansı
var ama...
Hepatit B'nin ilerlemeyen türleri için tedavi şansı var, ancak
doktorlar her hepatit B hastasının tedavi edilemeyeceğinin altını
çiziyor. Burada önem kazanan nokta hastalığın zamanında teşhis
edilmesi ve gecikmeden tedavisinin yapılması. Hepatit B hastaları
için bugün yaygın olarak iki tedavi yöntemi kullanılıyor.
Bunlardan biri Interferonlar. Interferonlar, normalde vücudumuzda
bulunan ve bağışıklık sistemimizin özellikle viral enfeksiyonlara
karşı koymasında önemli rol oynayan maddeler.
Interferon tedavisinde klasik olarak haftada üç gün ve ay ay, 9 veya
10 milyon ünite dozunda ve deri altı enjeksiyon şeklinde
uygulanıyor. Ciddi yan etkileri olabileceği belirtiliyor. Genellikle
karaciğer sirozu henüz gelişmemiş ve aktif çoğalan kronik hepatit B
hastalarında kullanılıyor. Başarı oranı yüzde 30-40 olarak ifade
ediliyor.
İlaç tedavili
yöntem
Bir diğer tedavi şekli ise Lamivudine. Ağız yoluyla alınan, ciddi
yan etkisi olmayan kuvvetli ilaç tedavisi. Bu tedavide bir-beş yıl
ilaç kullanımı söz konusu. Başarı oranı tedavinin süresi ve hastanın
özelliklerine bağlı olarak yüzde 20-70 arasında değişiyor. Klasik
kronik hepatit B hastalarının yanı sıra sirozlu ve karaciğer nakli
yapılan hastalarda kullanılıyor.
Tedavide önem kazanan bir diğer nokta da milyarla ifade edilen
ücretler. Hepatit B tedavisinin pahalı olduğunu vurgulayan
doktorlar, "Özellikle sosyal güvencesi olmayanlar için altından
kalkmak çok zor. Bir yıllık tedavi milyarlarla ifade ediliyor. Bunun
yanı sıra aşırı aktivitelerden kaçınılması da gerekiyor" diye
konuşuyor.
Hepatit B'nin tedavi edilebilmesi için HBV'nin mutlaka 'aktif
çoğalan' döneminde olması gerekiyor. Bu, ancak doktor kontrolüyle
anlaşılabiliyor. Hepatit B tedavisinde amaç, virüsün aktif çoğalması
ve diğer karaciğer hücrelerini de enfekte etmesini önlemek. Tedavi
için virüsün ne durumda olduğu, karaciğeri etkileyip etkilemediğinin
bilinmesi gerekiyor. Eğer hastalık ilerlemiş, siroza neden olmuşsa
tek yol organ nakli. Doktorlar, nakil gereken hastalar için, organ
bağışının çok az olması nedeniyle pek umutlu konuşmuyor.
Tekrarlayabilir
Organ naklinin gerçekleşmesi, organ bağışının az olması, karaciğerin
uyum sağlayabilmesi ve pahalı olması yüzünden güç. Ancak tüm
engeller aşılarak yapılan karaciğer naklinde de başarı sağlanamazsa
hastalığın tekrarlama riski yüzde 100'e yakın. Çünkü her ne kadar
HBV, karaciğere yerleşiyorsa da vücudun diğer bölgelerinde de yaşama
riski var. Naklin ardından diğer bölgelerdeki virüsün karaciğere
taşınmaması için ilaçla tedavi gerekiyor.
YARIN: Destekleyici tedavi ve beslenmenin önemi
Eğer hepatit
B'ye yakalanmışsanız...
Kendinizi ve çevrenizi korumak için yara ve kesiklerinizi
kapatın. Kan vermeyin.
Diş fırçası, tıraş bıçağı, tırnak makası gibi özel eşyalarınızı
başkalarıyla paylaşmayın.
Hijyene dikkat edin.
Cinsel ilişkide prezervatif kullanın.
Kan bulaşmış elbiselerinizi soğuk suda
veya çamaşır makinesinde yıkayın.
Yere kanınız damlamışsa hemen kâğıt havluyla silip, çamaşır
suyuyla temizleyin.
En etkin
yöntem: Aşı
Hepatit B'li olup olmadığınızı öğrenmek için öncelikle kan testi
gerekiyor. Eğer sonuç negatifse, yani virüs taşımıyorsanız aşı
yaptırmalısınız. Hepatit B testini herhangi bir sağlık kuruluşuna
başvurarak yaptırabilir
ve çok kısa sürede sonucunu alabilirsiniz. Türkiye'de yaygın olan
sağlık ocakları ve Kızılay dispanserleri testi ortalama 10 milyon
liraya yapıyor. Bir doz aşının ortalama fiyatı ise 26 milyon.
Koldan yapılan aşı üç dozdan oluşuyor.
İlk dozu aldıktan sonra, ikinci dozu bir sonraki ay, üçüncü dozu da
ilk aşıdan altı ay sonra yaptırmak gerekiyor. Aşıların bazı
bünyelerde lokal ağrı, kaşıntı, ateş, yorgunluk, döküntü, karın
ağrısı, kusma ve ishal gibi yan etkiler gösterebileceği ifade
ediliyor.
Beş yıl koruma sağlıyor
Aşı en az beş yıl koruma sağlıyor. Doktorlar en etkin korunma
yönteminin, yüzde 95 başarı sağlayan aşı olduğunu belirtiyor. Nadir
de olsa aşı bazı bünyelerde tutmuyor. Bu riski azaltmak için üç doz
aşı yapıldıktan sonra kontrol edilmesinin daha yararlı olacağı
belirtiliyor.
Hepatit B aşısının ikinci uygulaması da virüsle temas edenlere
yönelik. Örneğin, hepatit B'li bir hastanın kanı bulaşmış iğne batan
biri veya hepatit B'li annenin yeni doğan bebeği için şu takvim
izleniyor:
İlk 24-48 saat içinde, 'hepatit B immunglobulin' (HBG) ve hepatit B
aşısının ilk dozu yapılıyor. Birer ay arayla ikinci ve üçüncü doz,
12. ay sonunda dördüncü doz uygulanıyor.
Risk gruplarına ücretsiz
Risk gruplarında olanların (ailesinde hepatit hastası olanlar, hayat
kadınları, sağlık personeli, ilk yardım çalışanları, kan ve kan
ürünleriyle sık sık temas edenler, hemodiyaliz hastaları ve sağlık
çalışanları) mutlaka aşı olması gerekiyor.
Sağlık Bakanlığı birçok kez genelge yayımlayarak bebeklerin ve
özellikle risk grubunda olanların ücretsiz aşılanabileceğini
duyurdu.
Buna karşın çok sayıda kişi aşıların pahalı olması (bir doz ortalama
26 milyon) ve bakanlığın uygulamasından haberdar olmaması nedeniyle
aşılanamıyor. Risk grubunda bulunanlar, bağlı oldukları sağlık
ocaklarına giderek aşı yaptırabiliyor. Yetkililer, sağlık
ocaklarında kendisine aşı yapılmayan vatandaşların il müdürlüklerine
şikâyetçi olmalarını da istiyor.
Hijyen çok
önemli
Kişisel bakım aletlerinizi (tırnak makası, diş fırçası, tıraş
bıçağı) başkasıyla ortak kullanmayın.
Manikür pedikür yaptırırken steril ortam olup olmadığına dikkat
edin, yoksa kendi araç gereçlerinizi kullanın.
Herhangi bir nedenle hastaneye gittiğinizde hepatit B testi
yaptırın.
Hepatit B virüsü taşımıyorsanız aşılanın.
Hepatit B virüsü taşıyorsanız altı ayda bir mutlaka kontrole
gidin
Ailede taşıyıcı ya da hasta varsa mutlaka diğer üyeleri kontrol
ettirin.
Hastalıkta ilerleme varsa hemen müdahale ettirin.
Korunmasız cinsel ilişkiye girmeyin.
Hepatit B taşıyıcısı ya da hastası olan biriyle kan veya cinsel
temasta bulunursanız hemen bir sağlık kuruluşuna başvurun. Erken
başvurursanız hastalığın önüne geçebilirsiniz.
Toplu yaşam alanlarında hijyene dikkat edin.
Temizliğinden emin olmadığınız suyu içmeyin, kullanmayın (Bu,
tüm suyla geçen hastalıklar ve özellikle hepatit A için geçerli).
Doğum sırasında virüsün anneden bebeğe geçmesini önlemek için
annelerin gebelikleri döneminde ya da doğum için hastaneye
gittiklerinde 'HbsAg' denilen testi yaptırmaları gerekiyor. Bu
durumda çocuğun aşılanması onu koruyacaktır. Aksi takdirde virüs
yüzde 90 ihtimalle çocuğa geçecek ve ilk beş yıl içinde siroz veya
kanserden kaybedilebilecek.
Bir portre...
'Yine de hayatın sonu değil'
Gürbüz Erdoğan için şanslı tanımlamasını kullanmak kesinlikle
abartılı değil. Çünkü Türkiye'de organ bulmak, organ nakli
olabilmek, şans demek.
39 yaşındaki Erdoğan, 1973 yılında Erzincan'da sarılık geçirmiş.
Tedaviyle atlattı sandığı hastalığı sonraki yıllarda tekrar ortaya
çıkmış ve ilerlemiş.
1990'ların başında yapılan karaciğer biyopsisinde ise siroz olduğunu
öğrenmiş.
Artık tedavi şansını yitirmiş olan Erdoğan için 1996'da karaciğer
nakli kararı verilmiş ve beklenmeye başlanmış. Çünkü organ bağışının
yok denecek kadar az olduğu Türkiye'de, karaciğer nakli şansa
kalıyor. Erdoğan, nakil aşamasına gelmeden önce yaşadıklarını,
"Sarılık geçirdiğim yıllarda hayat çok zordu. Üç adım atıp yere
düşüyordum. Hastalığın belirgin belirtisi olan halsizliği çok yoğun
yaşıyordum. Karaciğeri etkilemeye başladığında moral olarak
çökmüştüm" diye anlattı.
Babası da hepatit B kurbanı
Babasını Hepatit B virüsünün neden olduğu karaciğer kanserinden
yitiren Erdoğan bu nedenle doktorlar kendisine hepatit B teşhisi
koyduğunda, korktuğunu ve ümitsizliğe
kapıldığını ifade etti.
Erdoğan, "Virüsü nereden, nasıl kaptığınızı biliyor musunuz?"
sorusunu yanıtlarken 'cam kesme-takma ve PVC' işiyle uğraştığı için
sık sık ellerini, parmaklarını kestiğini, virüsü de bu şekilde almış
olabileceğini söyledi.
Hastalıktan tek kurtuluşun karaciğer nakli olduğuna karar
verilmesinden sonra bekleme sürecine girdiğini vurgulayan Erdoğan,
Kasım 2000'de kadavradan nakil gerçekleştiğini anlattı.
Bugünlerde yine hastanede. Zira nakil olmasına karşın karaciğer
enzimleri yüksek çıkmış. 10 gündür yattığı hastanede görüştüğümüz
Erdoğan, bu hastalık için moralin önemli olduğunu belirterek,
"Hepatit B'li olduğum için önyargıyla pek karşılaşmadım ama bunu
yaşayanlar var. Hastalık tokalaşmakla, sarılmakla geçmiyor. O yüzden
panik yapmak yerine aşılanmak daha iyi" dedi.
Erdoğan, hastalığı nedeniyle çok sevdiği futbolu oynayamadığını,
sadece izlemekle yetindiğini dile getirdi. Yorucu aktiviteler
dışında normal yaşantısını sürdüren Erdoğan, hepatit B'nin hayatın
sonu olmadığını ısrarla vurguladı.