[Ana Sayfa] [1] [2] [3] [4] [5] [6]

Korkmayın, korunun
Korkmayın, korunun

Korunma yolu hastalardan uzak durmak değil test ve aşı gibi önlemlerden geçiyor. Hepatit B'de en büyük sorun hastalara ulaşmak. Onlar kendilerini sağlıklı zannediyor!

Hatice YAŞAR
T ehlikeli ve kolay yayılabilen hepatit B için söylenmesi gereken ikinci önemli şey tedavi edilebilir bir hastalık olduğu. Ancak toplumda, doktorlar da dahil olmak üzere genellikle hepatit B hastalığı konusunda yanlış bilgilenme olduğu için hastalar dışlanıyor. Tokalaşarak, aynı ortamda bulunarak dahi hastalık geçeceğine inananılması, hastaların psikolojik durumlarını da etkiliyor. Oysa ki hastalıktan
korunmanın yolu, hepatit B'li insanlardan uzaklaşmak değil, önlem almaktan geçiyor.
Hepatit B'ye karşı korunmak ve yayılmasını engellemek için bireylerin yanı sıra yetkili kurumların da alması gereken önlemler var. Bunlar genellikle, kan merkezlerinde, kan veren kişilerde tarama yapılması, sponsor firmaların desteğinde belli sosyal grupların taranması, kamu ve özel kuruluşların kendi personelinde tarama yaptırması, rutin sağlık kontrolünde hepatit B testinin de yer alması, okullar, askeri birlikler, cezaevleri
gibi kurumlarda tarama yapılması şeklinde sıralanıyor.
Bunun yanı sıra devletin yeni doğanlara getirdiği hepatit B aşısı yapılması uygulamasının benimsenerek adolesan ve risk gruplarının da korunması gerektiği ifade ediliyor.

Hastalara ulaşmak sorun
Hepatit B tedavisinde ilerleme kaydedilememesinin en önemli nedenlerinden biri de çoğu kişinin taşıyıcı/hasta olduğunu bilmemesi dolayısıyla tedavi olmaması. Sorun, bu taşıyıcı/hasta olduğunu bilmeyenlere nasıl ulaşılacağı konusunda düğümleniyor. Doktorlar konuyla ilgili olarak şunlara dikkat çekiyor:
"Kronik hepatit B veya sirozu olan hastaların
büyük çoğunluğu herhangi bir belirti veya şikâyet olmaksızın aramızda dolaşmaktadır. Bu, onların hem kendi hastalıklarından habersiz olmalarına, dolayısıyla erken teşhis ve tedavi şansını kaybetmelerine, hem de çevreleri için enfeksiyon-bulaşma kaynağı olmalarına yol açıyor. Hastalarda hepatit B'ye bağlı sirozun belirtileri (karın şişliği, sarılık, varis kanaması, karaciğer kanseri, şuur bozuklukları) ortaya çıktığı zaman hastalık (siroz) kötü döneme gelmiş oluyor. Bu durumda ilaçla tedavi şansı yok denecek kadar az ve geriye tek çözüm olarak karaciğer nakli kalıyor."

Tedavi şansı var ama...
Hepatit B'nin ilerlemeyen türleri için tedavi şansı var, ancak doktorlar her hepatit B hastasının tedavi edilemeyeceğinin altını çiziyor. Burada önem kazanan nokta hastalığın zamanında teşhis edilmesi ve gecikmeden tedavisinin yapılması. Hepatit B hastaları için bugün yaygın olarak iki tedavi yöntemi kullanılıyor.
Bunlardan biri Interferonlar. Interferonlar, normalde vücudumuzda bulunan ve bağışıklık sistemimizin özellikle viral enfeksiyonlara karşı koymasında önemli rol oynayan maddeler.
Interferon tedavisinde klasik olarak haftada üç gün ve ay ay, 9 veya 10 milyon ünite dozunda ve deri altı enjeksiyon şeklinde uygulanıyor. Ciddi yan etkileri olabileceği belirtiliyor. Genellikle karaciğer sirozu henüz gelişmemiş ve aktif çoğalan kronik hepatit B hastalarında kullanılıyor. Başarı oranı yüzde 30-40 olarak ifade ediliyor.

İlaç tedavili yöntem
Bir diğer tedavi şekli ise Lamivudine. Ağız yoluyla alınan, ciddi yan etkisi olmayan kuvvetli ilaç tedavisi. Bu tedavide bir-beş yıl ilaç kullanımı söz konusu. Başarı oranı tedavinin süresi ve hastanın özelliklerine bağlı olarak yüzde 20-70 arasında değişiyor. Klasik kronik hepatit B hastalarının yanı sıra sirozlu ve karaciğer nakli yapılan hastalarda kullanılıyor.
Tedavide önem kazanan bir diğer nokta da milyarla ifade edilen ücretler. Hepatit B tedavisinin pahalı olduğunu vurgulayan doktorlar, "Özellikle sosyal güvencesi olmayanlar için altından kalkmak çok zor. Bir yıllık tedavi milyarlarla ifade ediliyor. Bunun yanı sıra aşırı aktivitelerden kaçınılması da gerekiyor" diye konuşuyor.
Hepatit B'nin tedavi edilebilmesi için HBV'nin mutlaka 'aktif çoğalan' döneminde olması gerekiyor. Bu, ancak doktor kontrolüyle anlaşılabiliyor. Hepatit B tedavisinde amaç, virüsün aktif çoğalması ve diğer karaciğer hücrelerini de enfekte etmesini önlemek. Tedavi için virüsün ne durumda olduğu, karaciğeri etkileyip etkilemediğinin bilinmesi gerekiyor. Eğer hastalık ilerlemiş, siroza neden olmuşsa tek yol organ nakli. Doktorlar, nakil gereken hastalar için, organ bağışının çok az olması nedeniyle pek umutlu konuşmuyor.

Tekrarlayabilir
Organ naklinin gerçekleşmesi, organ bağışının az olması, karaciğerin uyum sağlayabilmesi ve pahalı olması yüzünden güç. Ancak tüm engeller aşılarak yapılan karaciğer naklinde de başarı sağlanamazsa hastalığın tekrarlama riski yüzde 100'e yakın. Çünkü her ne kadar HBV, karaciğere yerleşiyorsa da vücudun diğer bölgelerinde de yaşama riski var. Naklin ardından diğer bölgelerdeki virüsün karaciğere taşınmaması için ilaçla tedavi gerekiyor.
YARIN: Destekleyici tedavi ve beslenmenin önemi


Eğer hepatit B'ye yakalanmışsanız...
 

  • Kendinizi ve çevrenizi korumak için yara ve kesiklerinizi kapatın. Kan vermeyin.
     
  • Diş fırçası, tıraş bıçağı, tırnak makası gibi özel eşyalarınızı başkalarıyla paylaşmayın.
     
  • Hijyene dikkat edin.
     
  • Cinsel ilişkide prezervatif kullanın.
     
  • Kan bulaşmış elbiselerinizi soğuk suda
    veya çamaşır makinesinde yıkayın.
     
  • Yere kanınız damlamışsa hemen kâğıt havluyla silip, çamaşır suyuyla temizleyin.
     

    En etkin yöntem: Aşı

    Hepatit B'li olup olmadığınızı öğrenmek için öncelikle kan testi gerekiyor. Eğer sonuç negatifse, yani virüs taşımıyorsanız aşı yaptırmalısınız. Hepatit B testini herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurarak yaptırabilir
    ve çok kısa sürede sonucunu alabilirsiniz. Türkiye'de yaygın olan sağlık ocakları ve Kızılay dispanserleri testi ortalama 10 milyon liraya yapıyor. Bir doz aşının ortalama fiyatı ise 26 milyon.
    Koldan yapılan aşı üç dozdan oluşuyor.
    İlk dozu aldıktan sonra, ikinci dozu bir sonraki ay, üçüncü dozu da ilk aşıdan altı ay sonra yaptırmak gerekiyor. Aşıların bazı bünyelerde lokal ağrı, kaşıntı, ateş, yorgunluk, döküntü, karın ağrısı, kusma ve ishal gibi yan etkiler gösterebileceği ifade ediliyor.
    Beş yıl koruma sağlıyor
    Aşı en az beş yıl koruma sağlıyor. Doktorlar en etkin korunma yönteminin, yüzde 95 başarı sağlayan aşı olduğunu belirtiyor. Nadir de olsa aşı bazı bünyelerde tutmuyor. Bu riski azaltmak için üç doz aşı yapıldıktan sonra kontrol edilmesinin daha yararlı olacağı belirtiliyor.
    Hepatit B aşısının ikinci uygulaması da virüsle temas edenlere yönelik. Örneğin, hepatit B'li bir hastanın kanı bulaşmış iğne batan biri veya hepatit B'li annenin yeni doğan bebeği için şu takvim izleniyor:
    İlk 24-48 saat içinde, 'hepatit B immunglobulin' (HBG) ve hepatit B aşısının ilk dozu yapılıyor. Birer ay arayla ikinci ve üçüncü doz, 12. ay sonunda dördüncü doz uygulanıyor.
    Risk gruplarına ücretsiz
    Risk gruplarında olanların (ailesinde hepatit hastası olanlar, hayat kadınları, sağlık personeli, ilk yardım çalışanları, kan ve kan ürünleriyle sık sık temas edenler, hemodiyaliz hastaları ve sağlık çalışanları) mutlaka aşı olması gerekiyor.
    Sağlık Bakanlığı birçok kez genelge yayımlayarak bebeklerin ve özellikle risk grubunda olanların ücretsiz aşılanabileceğini duyurdu.
    Buna karşın çok sayıda kişi aşıların pahalı olması (bir doz ortalama 26 milyon) ve bakanlığın uygulamasından haberdar olmaması nedeniyle aşılanamıyor. Risk grubunda bulunanlar, bağlı oldukları sağlık ocaklarına giderek aşı yaptırabiliyor. Yetkililer, sağlık ocaklarında kendisine aşı yapılmayan vatandaşların il müdürlüklerine
    şikâyetçi olmalarını da istiyor.


    Hijyen çok önemli
     

  • Kişisel bakım aletlerinizi (tırnak makası, diş fırçası, tıraş bıçağı) başkasıyla ortak kullanmayın.
     
  • Manikür pedikür yaptırırken steril ortam olup olmadığına dikkat edin, yoksa kendi araç gereçlerinizi kullanın.
     
  • Herhangi bir nedenle hastaneye gittiğinizde hepatit B testi yaptırın.
     
  • Hepatit B virüsü taşımıyorsanız aşılanın.
     
  • Hepatit B virüsü taşıyorsanız altı ayda bir mutlaka kontrole gidin
     
  • Ailede taşıyıcı ya da hasta varsa mutlaka diğer üyeleri kontrol ettirin.
     
  • Hastalıkta ilerleme varsa hemen müdahale ettirin.
     
  • Korunmasız cinsel ilişkiye girmeyin.
     
  • Hepatit B taşıyıcısı ya da hastası olan biriyle kan veya cinsel temasta bulunursanız hemen bir sağlık kuruluşuna başvurun. Erken başvurursanız hastalığın önüne geçebilirsiniz.
     
  • Toplu yaşam alanlarında hijyene dikkat edin.
     
  • Temizliğinden emin olmadığınız suyu içmeyin, kullanmayın (Bu, tüm suyla geçen hastalıklar ve özellikle hepatit A için geçerli).
     
  • Doğum sırasında virüsün anneden bebeğe geçmesini önlemek için annelerin gebelikleri döneminde ya da doğum için hastaneye gittiklerinde 'HbsAg' denilen testi yaptırmaları gerekiyor. Bu durumda çocuğun aşılanması onu koruyacaktır. Aksi takdirde virüs yüzde 90 ihtimalle çocuğa geçecek ve ilk beş yıl içinde siroz veya kanserden kaybedilebilecek.
     

    Bir portre...
    'Yine de hayatın sonu değil'
    Gürbüz Erdoğan için şanslı tanımlamasını kullanmak kesinlikle abartılı değil. Çünkü Türkiye'de organ bulmak, organ nakli olabilmek, şans demek.
    39 yaşındaki Erdoğan, 1973 yılında Erzincan'da sarılık geçirmiş. Tedaviyle atlattı sandığı hastalığı sonraki yıllarda tekrar ortaya çıkmış ve ilerlemiş.
    1990'ların başında yapılan karaciğer biyopsisinde ise siroz olduğunu öğrenmiş.
    Artık tedavi şansını yitirmiş olan Erdoğan için 1996'da karaciğer nakli kararı verilmiş ve beklenmeye başlanmış. Çünkü organ bağışının yok denecek kadar az olduğu Türkiye'de, karaciğer nakli şansa kalıyor. Erdoğan, nakil aşamasına gelmeden önce yaşadıklarını, "Sarılık geçirdiğim yıllarda hayat çok zordu. Üç adım atıp yere düşüyordum. Hastalığın belirgin belirtisi olan halsizliği çok yoğun yaşıyordum. Karaciğeri etkilemeye başladığında moral olarak çökmüştüm" diye anlattı.
    Babası da hepatit B kurbanı
    Babasını Hepatit B virüsünün neden olduğu karaciğer kanserinden yitiren Erdoğan bu nedenle doktorlar kendisine hepatit B teşhisi koyduğunda, korktuğunu ve ümitsizliğe
    kapıldığını ifade etti.
    Erdoğan, "Virüsü nereden, nasıl kaptığınızı biliyor musunuz?" sorusunu yanıtlarken 'cam kesme-takma ve PVC' işiyle uğraştığı için sık sık ellerini, parmaklarını kestiğini, virüsü de bu şekilde almış olabileceğini söyledi.
    Hastalıktan tek kurtuluşun karaciğer nakli olduğuna karar verilmesinden sonra bekleme sürecine girdiğini vurgulayan Erdoğan, Kasım 2000'de kadavradan nakil gerçekleştiğini anlattı.
    Bugünlerde yine hastanede. Zira nakil olmasına karşın karaciğer enzimleri yüksek çıkmış. 10 gündür yattığı hastanede görüştüğümüz Erdoğan, bu hastalık için moralin önemli olduğunu belirterek, "Hepatit B'li olduğum için önyargıyla pek karşılaşmadım ama bunu yaşayanlar var. Hastalık tokalaşmakla, sarılmakla geçmiyor. O yüzden panik yapmak yerine aşılanmak daha iyi" dedi.
    Erdoğan, hastalığı nedeniyle çok sevdiği futbolu oynayamadığını, sadece izlemekle yetindiğini dile getirdi. Yorucu aktiviteler dışında normal yaşantısını sürdüren Erdoğan, hepatit B'nin hayatın sonu olmadığını ısrarla vurguladı.

  • Bu yazı 06/03/2002 tarihli Radikal gazetesinden alınmıştır.


    tatbim.net