'Doğada çare var'
Ayurveda uzmanı Dr. Saraç, hastaları,
geliştirdiği 'karaciğer protokolü'yle tedavi ettiğini söylüyor.
Doğal ilaçlar, tıbbi tedavinin 'tamamlayıcısı' olarak kullanılıyor
Hatice YAŞAR
Ayurveda uzmanı Dr. Ender Saraç, karaciğer hastalarında kullandığı
sistemle zaman zaman Batı tıbbını uygulayan doktorlarla karşı
karşıya geldi. Kişinin beden tipine göre beslenmesini ve doğallığı
öngören Ayurveda'yı
hepatit B tedavisinde kullanan ve çok olumlu sonuçlar aldığını
belirten Saraç,
'tamamlayıcı' diye nitelendirdiği tedaviyle ilgili olarak, "Bu kadar
ilerlemiş Batı tıbbına rağmen, hastalık yok edilemiyor.
İnsanlar yardımcı seçenekler arıyor" dedi.
Saraç, normal tedavilerini sürdüren hastaları
bağlı bulundukları kurumdan kopartmak, sürdürdükleri tedaviden
vazgeçirerek sadece bitkisel ilaçları kullanmaları yönünde bir şey
yapmadığını belirterek, "Çünkü ben de aynı zamanda Batı tıbbında
dahili bir konuda mütehassısım, bunun gereklerini uyguluyorum ve
faydalarını reddetmiyorum. Ama dürüstçe söylüyorum ki Batı tıbbı,
karaciğer karşısında zayıf. Bilinenler dışında yapılan bir şey yok.
Sistemimiz, normal tedavide kullanılan ilaçların yan etkilerini
azaltıyor
ve başarı şansını yükseltiyor" şeklinde konuştu.
İnsanların hepatit B konusunda çaresiz olmadıklarını vurgulayan
Saraç, kendisine bir dönem gösterilen tepkilere karşın yüzlerce
karaciğer hastasının bugün 'ellerini
kollarını sallayarak' yaşadıklarını söyledi.
Birçok hastanın siroz safhasından döndüğüne dikkat çeken Saraç,
hastalığın tıp camiasında sanıldığından da yaygın olduğunu sözlerine
ekledi. Özellikle hemşirelerde hastalığın sık görüldüğüne vurgu
yapan Saraç, şöyle konuştu:
"Normal tedaviler hem pahalı, hem acılı ve güçlü değil. Üstelik
hastalar iyileşmiyor. Tedavide kullanılan Interferon'un başarısı
sanıldığının, iddia edildiğinin aksine düşük ve yan etkileri fazla.
Burada bir sorgulama lazım. Ama Batı tıbbında başka bir şey de yok.
Özellikle karaciğer hastalığında dürüst olmalıyız. Kişi çok önemli.
Kişinin yaşam ve beslenme tarzı buna göre belirlenmelidir. Tıpta
sonuç önemlidir. İyileştiriyor mu iyileştirmiyor mu? Benim için
önemli olan bu. Hastanın iyi olması çok önemli.
Uzun süredir bu konuyu kamuoyu önüne fazla taşımadık ama artık
insanlar bilsinler ki çare var" dedi.
Saraç, özellikle hepatit B hastalığı üzerine dünyada yapılan tüm
çalışmaları takip ettiğini belirtiyor. Doğada tüm hastalıkların
çaresinin olduğunu vurgulayan Saraç, hepatit B konusuna çok fazla
eğilmesinin nedenini ise şöyle anlatıyor:
Babasını
kaybedince...
"Bu konuya çok ilgi gösterdim. Birincisi babam karaciğer kanserinden
yaşamını yitirdi.
Aynı şekilde çok sevdiğim eniştem ve birkaç yakınımı da kaybettim.
Çok yakın bir arkadaşım da hepatit C'liydi. Bu nedenle konunun
üzerine çok fazla eğildim.
Dünyanın neresinde karaciğerle ilgili ne varsa gittim, gördüm.
Londra'daki, alanının en iyilerinden biri olan hepatolog Dr. Roger
Williams'ın bilgilerinden yararlandım. Hindistan'daki kuruluşları
gördüm. Kendime göre bir karaciğer protokolü geliştirdim."
Geliştirdiği protokolle hastaları tedavi eden Saraç'ın iddiası,
inanılmaz derecede başarı sağladıkları yönünde. Bu başarının erken
safhalardaki siroz vakaları için de geçerli olduğuna değinen Saraç,
"Benim vermek istediğim mesaj, doğada her şeyin çaresinin olduğudur.
Karaciğer hastalıklarının özellikle çaresi var" diyor. Saraç, Batı
tıbbında her ne kadar beslenme üzerinde durulmasa da Ayurveda'da
bunun çok önemli olduğunu söylüyor.
"Kişinin beden tipine göre beslenme programını belirlemek inanılmaz
derecede enerji veriyor" diyen Saraç, her hastaya ayrı program
uyguluyor. Nedenini ise,
"Kullandığım sistemde, beden tipine göre beslenme programı
ayarlıyorum. Standart bir program yok; yani herkese ayrı, kişisel
bir program söz konusu. Sistemimizde bağırsakların iyi çalışması çok
önemli. Bağırsakların iyi çalışmasını ve toksin atmasını
sağladığınızda olumlu gelişmeler oluyor. Dikkat edin koliti,
kabızlığı olan kişilerde karaciğere doğru geri bir tıkanma söz
konusudur. Birtakım doğal çaylarla bu sorunu çözüyoruz. Onlar da
kişinin beden tipine göre veriliyor" şeklinde açıklıyor.
Karaciğer
güçleniyor
Ayurveda'da batı tıbbının yanı sıra yardımcı seçenekler arayan
insanların beden tipine göre beslenme programı belirlenmesiyle
karaciğer güçleniyor. Beden tipine göre acı, tatlı, ekşi, tuzlu gibi
tatlar beden tipine göre artırılıp ya da azaltılıyor. Sıcak-soğuk
beslenme veya kuru-sulu beslenme de beden tipinde önem kazanıyor.
Kişinin beden tipine göre beslenme programı hazırlanıyor. Sistemin
kökeninde 'doğallık' var.
Saraç, hepatit B hastalarını, tek başlarına davranmamaları konusunda
da uyararak,
"Karaciğer tedavisi olan bir organ değil. Organ nakli kolay değil.
Karaciğerimizi çok fazla kimyasal ilaç ve toksinlere maruz
bırakmayalım. Ona bebek gibi bakalım, hijyene
önem verelim" diyor.
Ayurveda
nedir?
Ayurveda, kelime olarak 'yaşam bilgisi' anlamına gelen doğal bir
sağlık sistemi. Amaç, kişilerin doğru beslenerek, doğru egzersiz
yaparak, vücuttaki toksinleri temizleyip, fizyolojilerini dengeye
getirmek;
daha mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir ömür yaşamak. Ayurveda 5 bin
yıllık bir Hint öğretisi. Hem bedensel, hem de zihinsel yaklaşım
teknikleri var.
YARIN: Sancılı bir süreç: Acaba hepatit B mi?
Bu 'zararlı'lara
dikkat!
Çok fazla alkol içmek karaciğere zarar veriyor. Vücudun ateşini
artırmak karaciğeri yoruyor. Ayurveda'da duyguların da önemi var.
Fazla öfke başta olmak üzere, aşırı sıcak duygular da karaciğeri
yoruyor. Aşırı kızartma ve yağlı şeyler yemek, fazla
baharatlı ve çiğ etli besinler (çiğ köfte gibi), aşırı tuzlu, aşırı
ekşi gıdalar, konserveler, koruyucu katkı maddeli gıdalar, hava
kirliliği, içilen suların kirliliği dahi karaciğeri olumsuz
etkiliyor.
Karaciğere
faydalı besinler
Zerdeçal: Toz zerdeçal karaciğer için çok faydalı. Özellikle
balla karıştırılıp içildiğinde karaciğerden toksinlerin atılmasına
çok yardımcı oluyor. Fiyatı da uygun olan zerdeçaldan alınan
sonuçlar hayret verici olarak nitelendiriliyor.
BAL: Karaciğer için çok yararı olan bir diğer besin.
Özellikle balda karaciğer için çok önemli doğal şeker bulunuyor.
REZENE: Genel olarak rezene çayı bağırsakların iyi
çalışmasını sağlıyor. Boşaltım sisteminin iyi çalışması karaciğer
açısından çok yararlı. Çünkü bu yolla toksinler atılıyor.
DUT KURUSU: Şeker yerine önerilen dut kurusunun doğal şekeri
de karaciğer için bir güçlendirici. Üstelik tek başına da yenebilir,
çok lezzetli.
KAYISI: Özellikle şeker katılmadan yapılıp içilen hoşaf
karaciğer için önemli bir besin. Buna azıcık kabuk tarçın ve gülsuyu
eklenerek içildiğinde daha faydalı oluyor.
Enginar ve
hindibadan
'Ayurveda' tabletleri
Doğadaki besinlerin yanı sıra, doğal bitkilerden üretilen Ayurveda
tabletleri de tedavideki diğer önemli bir etken. ABD ve Avrupa'da
enginar ve hindiba hapları yapılıyor. Bunun yanı sıra, Hindistan'da
yetişen 'niruri' diye bir bitki var. Saraç, bundan elde edilen hapın
iyi gelmediği bir karaciğer hastalığını bilmediğini belirtiyor.
Hastalar bundan çok fayda görmüş. Hatta karaciğerde virüs olsa dahi
hapla enzimler düşüyor. Bunun yanı sıra kullanılan pek çok doğal
ilaç var. Özellikle dil altından kullanılan ve doğal maddelerden
üretilen
'Alfa Interferon' adlı ilaç bunlardan biri.
İlaç özel bir reçeteyle satılıyor.
Henüz Türkiye'ye gelmeyen ilaç, hepatit B tedavisinde kullanılan
normal Interferon'a oranla daha ucuz. İğne olmadığı için acı
vermiyor ve saç dökülmesine neden olmak gibi yan etkileri
bulunmuyor. Avrupa'daki 'güçlü karaciğer profesörleri'nin ilaç
konusunda yaptığı araştırmalar, ilacın önemini ortaya koymuş.
Ayurveda sisteminde ilaç ilk etapta kullanılmıyor. Doğal bitkilerle
başlayan tedavi, hastalığın inatçı olması durumunda devreye giriyor