Issız Ada
Yolcu gemisi
okyanusta ıssız bir adanın yanından geçerken yolcular uzun sakallı üstü
başı yırtık sıska bir adamı farketmişler... Adamcağız sahilde oradan oraya
koşuyo, çılgın gibi ellerini sallıyor, zıplıyor, bağırıp çağırıyormuş...
Yolculardan
biri "Kim bu kaptan?" diye sormuş...
"Bilmem.."
demiş Kaptan "Her sene buradan geçeriz, her seferinde de bu manyak böyle
kafayı üşütür.."
Gelin adayları
Genç bir
cocuk heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu, evlenmek istediğini ve
annesini tanıştırmak istediğini söyler. Ama sadece eğlence olsun diye eve
3 kız getireceğini ve annesinin evlenecegi kızı tahmin etmesini ister.
Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir. Otururlar bir süre sohbet ederler.
Bir süre sonra cocuk heyecanla annesine sorar "tahmin ettin mi" diye. Anne
duraksamadan cevap verir: "Ortadaki kızıl saçlı"
Oğlan hayretle annesine sorar: "Inanılmaz,
nasıl bildin?"
Anne cevap verir:"Ondan hoşlanmadım.
Kano yarisi
Türk ve Japon sirketlerinin takimlari
arasinda bir kano yarisi düzenlenmesine karar verildi. Her iki takim da
performanslarinin en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazirlik
devresinden geçti. Büyük gün geldiginde, iki taraf da kendini hazir hissediyordu.
Japonlar yarisi bir kilometre farkla kazandilar. Yaris sonrasinda Türk
takimi çok sarsilmisti. Sirket yönetimi, yarisin açik farkla kaybedilmesinin
nedeninin bulunmasina karar verdi ve sorunu arastirarak çözüm yollarini
önermesi için bir danismanlik sirketiyle anlasildi.
Danismanlarin
bulgusu : Japonlarin takiminda sekiz kisi kürek çekiyor, bir kisi dümencilik
yapiyordu; Türk takiminda ise bir kisi kürek çekiyor, sekiz kisi dümeni
kullaniyordu.
Bir yil
süren çalismalar ve milyonlarca dolarlik harcamadan sonra, danismanlik
sirketi Türk takiminda çok az kisinin kürek çektigine, buna karsilik çok
sayida kisinin dümeni kullandigini
saptadi.
Bir sonraki
yarisin yapilacagi gün yaklasirken, Türk takimin yönetim yapisi bastan
asagiya yeniden örgütlendi. Yeni yapi: Dört dümen müdürü, Üç bölgesel dümen
müdürü ve kürekleri çekmekle görevli kisiyi çalismaya tesvik etmek için
yeni bir performans gözden geçirme sistemi...
Ikinci
yarisi Japonlar iki kilometre arayla kazandilar. Tepesi atan Türk sirketi,
kürekçiyi kovdu ve müdürlere sorunun çözümüne olan katkilarindan ötürü
ikramiye verdi.
Nur Yüzlü Dede
Adamin ucagi afrika üzerinden gecerken
düsmüs, yamyamlar herifi esir almislar, köyün meydanina götürmüsler. Oradaki
kazanin altini yakmislar. Kazandaki su isinmaya baslarken, adam da durumun
vehametini anlamis, anasini satayim, simdi ayvayi yedik iste, diye düsünürken
birden yaninda bir Nur Yüzlü Dede belirivermis. Dede adamcagiza, "Dur",
demis, "Su ilerde yerde duran mizragi görüyorsun degil mi; seni az sonra
kazana götürecekler, iste tam mizragin yanindan gecerken ellerinden kurtulmaya
bak, mizragi kap ve kazanin yaninda duran kabile sefinin tam gögsüne sapla.
"Tamam" demis adam ve sessizce beklemeye baslamis.
Hakkaten de az sonra adami kazana
götürmek üzere gelmisler. Tam mizragin yanindan gecerken adam atlamis ve
kapmis mizragi, Allah ne verdiyse kosarak saskin yamyamlarin bakislari
altinda Sefin tam kalbine saplayivermis. Yamyamlar üstüne dogru kosarken
umut ve heyecanla yana dönmüs ve Nur Yüzlü Dedeye "Evet", demis, peki simdi?
"Tamam iste" demis Nur Yüzlü
Dede "Simdi ayvayi yedin."
Bebek:
Hemsire, yeni babaya: "Iste bebeginiz."
- "Yasasin, demek oglum oldu hemsire
hanim."
-"Hayir kiziniz, birakin serce parmagimi."
BMW
Genc cocuk, son model BMW'si ile
yolda ilerlerken kirmizi isikta durur. Tam o sirada arkadan gelen bir kamyon
buyuk gurultu ile arabaya carpar. Ikisi de inerler bakarlar ki arabanin
arkasi hasat. Kamyonun soforu gencin ayaklarina kapanir: "Abicim sen beni
affet. Ben 30 yil calissam bunu odeyemem. Sen su kardesini affet" der.
Cocuk bakar ki adamin hakkaten hali vakti pek yerinde degil. Adami affeder
ve arabasina binip yoluna devam eder. Cocuk iki, uc isik sonra tekrar durur.
Derken yine buyuk bir gurultuyle arabasina arkadan carparlar. Cocuk arabadan
iner bir de bakar ki yine ayni kamyon soforu arabasina vurmustur. Ancak
bu sefer sofor kamyondan disari cikmadan sadece kafasini pencereden uzatir
ve: "Abi benim ben... Devam et!"
Brutus
Kadinin evinde tamirat yapilacakmiş,
ancak o gun cok onemli bir telefon gelmiş ve kadinin şehirden ayrilmasi
gerekmiş.. boyle olunca kadin akşamdan ustabaşini aramiş ve "benim yarin
şehir dişinda olmam gerekiyor"demiş, "siz borulari tamir ettikten sonra
faturayi mutfak masasinin ustune birakin,size ceki gonderirim...anahtar
paspasin altinda...bir Rottweiler'im var, adi Brutus.. iri yari gorunur
ama size sorun cikarmaz.... yanliz ne yaparsaniz yapin SAKIN PAPAGANIMLA
KONUşMAYIN"
Ertesi gun tamirciler gelmişler,
anahtari bulup iceri girmişler, işe koyulmuşlar... derken ustabaşi bir
bakmiş kadinin Roottweiler'i hakikaten bugune kadar gordugu en iri yari
en urkutucu kopek, ama hicbişey yapmadan halinin uzerinde oylece uyukluyor...
adam onu dert etmeden işini yapiyormuş ama, diger yandan evin papaganinin
sabahtan beri cenesi hic durmamiş, avaz avaz bagirarak butun gun ustalari
cileden cikarmiş.. ustabaşi kadinin sozlerini hatirlamiş ve papagana tek
kelime etmemek icin kendini tutmuş, ama papaganin cenesinden en sonunda
adamin dayanicak hali kalmamiş ve bagirmiş:
" Bana bak yeter be sabahtan beri
milletin kafasi şişti.. kapa ceneni !!!!!!!!"
Bunun uzerine papagan ona bakmiş
bakmiş ve köpege dönmüs:
"PARCALA ŞUNU BRUTUS !!!!!!
İlaç
"Yaşli adam doktora gitmiş ve kendini
iyi hissetmedigini soylemiş.. doktor adami muayene ettikten sonra odadan
cikmiş, az sonra elinde 3 degişik kutu ilaclarla donmuş...
"Sabah kalkinca buyuk bir bardak
suyla bu yeşil haplari alin.. ogle yemeginden sonra buyuk bir bardak suyla
mavi haplari alin.. son olarak gece yatmadan once yine buyuk bir bardak
suyla kirmizi haplari alicaksiniz..."
Adam sormuş:
-"Peki benim neyim var doktor?"
-"Yeterince su icmiyorsunuz"
Sol Kol
Japon çocuğun tek hayali çok ünlü
bir karateci olmaktı. Fakat ailesi buna
izin vermezdi. Bir gün talihsiz
bir kaza sonucu çocuk sol kolunu kaybetti.
Ailesi çocuğun moralinin çok kötü
olduğunu görünce ona bir karate hocası
tuttu. Hoca ilk dersinde çocuğa
karşısındakini sağ koluyla tutup üstünden
savurmayı gösterdi. Hatta ikinci,
üçüncü ve sonraki bütün derslerde hep
aynı hareketi yapıyorlardı.
Çocuk bir gün hocasına "hocam ben
çok sıkıldım, artık başka hareketlere
geçsek" dedi. Hoca ise bunu kabul
etmeyerek dünyada bu işi en hızlı
yapan kişi olmadıkça bitirmeyeceğini
söyledi. Çocuk o kadar hızlanmıştı
ki, hocasını bile göz açıp kapayıncaya
kadar yerden yere vuruyordu.
Bir gün hoca elinde bir kağıtla
geldi kağıtta çocuğun gençler karate
şampiyonasına katılabileceği yazıyordu.
Çocuk çok şaşırdı. Ertesi gün
salonda ilk rakibinin karşısına
çıkacakken heyecanla hocasına sordu,
"hocam bu iş nasıl olur? Ben sadece
tek hareket biliyorum kesin
kaybederim". Hocası ise "sen sadece
hareketi yap" cevabını verdi. Çocuk
ringe çıktı ve hareketiyle rakibini
eledi. Hatta tek hareketle finale
kadar çıktı.
Finalde karşısında kendisinin iki
katı birisi vardı. Önce çok korktu ama
gene bildiği hareketi yaparak son
rakibini de yendi ve şampiyon oldu.
Sevinçle hocasının yanına koştu
ve sordu "hocam nasıl olur anlamıyorum,
sadece bir hareket biliyorum, tek
kolluyum ve şampiyon oldum". Hocası
çocuğa baktı ve dedi ki, "senin
yaptığın hareket karatedeki en zor
hareketlerden biridir. ..Ve bir
tek savunması vardır o da, rakibin sol
kolunu tutmak".
Terbiyesiz Cüce
Sarisin bir kadin bir gece kulübünde
vantrilok-karnindan konusan
adam-gösterisi seyrederken devamli
aptal sarisin fikralari anlatilmasina çok kizmis ve açmis agzini yummus
gözünü 'Çok ayip' demis 'Sirf bir insanin saç rengi sari diye onu aptal
addetmek çok ayip, hiç yakismiyor.'
Vantrilok özür dilemeye çalisirken
kadin devam etmis 'Bayim lütfen siz
karismayin, ben kucaginizda oturan
terbiyesiz cüce ile konusuyorum.
Cogito
Descartes bir gun lokanta yemek
yiyormus, yemek bittiginde garson gelmis ve sormus:
Bir tatlı alır mıydınız?
DesCartes cevaplamış:
-Hayır, düşünmüyorum.
Ve birdenbire yokolmuş.
Varlık ve Hiçlik
Sartre bir gün bir cafede oturuyormuş.
Bir yandan da yeni kitabı "Varlık ya da Hiçlik"'in son taslağını gözden
geçiriyormuş. Az sonra siparişini almak üzere garson kız gelmiş. Sartre:
Bir kahve, yalnız lütfen kremasız
olsun.
Garson kız cevaplamış: Af edersiniz
bayım, kremamız kalmamış. "Sütsüz" olsa nasıl olur?
Ampuller
Bir ampulü takmak için kaç sosyal
demokrat gerekir?
- Hiç. Ampulü takmak devletin temel
görevi bir kere.
Bir ampulü takmak için kaç marxist
ekonomist gerekir?
- Hiç. İşlemi yapmak için gerekli
devrim zaten ampul'un kendi içinde devinime geçmek üzere.
Bir ampulü takmak için kaç sosyalist
gerekir?
- Hiç. başka bir sürü yer karanlıkken
etrafı görmek neye yarar?
Bir ampulü takmak için kaç totaliter
gerekir?
- Hiç. Görmemiz gereken her şeyi
bize zaten anlatmıyorlar mı?
Bir ampulü takmak için kaç liberal
ekonomist gerekir?
Hiç. Eğer ampulün takılması gerekseydi
piyasa bunu kendi kendine yapmış olurdu.
Hiç. Hükümet ampulü rahat bıraksın,
o kendi kendini sıkar zaten. Hatta bak, etraf aydınlanmaya başladı bile;
evet evet, görüyorsun işte.
KGB
Çocuğun biri KGB'nin telefon numarasını
bulmuş, hemen
çevirmiş.
- "Alo, orası KGB mi?"
- "Evet, KGB." Telefonu kapatmış
çocuk. Sonra tekrar
çevirmiş numarayı;
- "Alo, orası KGB mi?"
- "Evet KGB " Tekrar kapatmış telefonu.
Üçüncü kez
çevirmiş;
- "Alo, orası KGB mi?". Arkasından
omuzuna bir el
dokunmuş;
- " Evet, orasi KGB!...."
Tüp Geçit
İstanbul'a tüp geçit yapılması için
ihale açılmış, Amerika, Japonya
vs. hepsi teklif vermiş, 10 milyar,
20 milyar dolar... Bizim Temel'le
Dursun ise 10 bin dolar teklif etmiş.
Komisyon gitmiş Trabzon'a Temel'le
Dursun'u görmeye... Demişler ki,
-- İhaleyi size vereceğiz, anlatın
bakalım projenizi?
Temel başlamış anlatmaya...
-- Ben gidicem Anadolu yakasına
başlıycam denizin altından kazmaya,
İdris de gidecek Avrupa yakasından
kazacak. Denizin altında ortada
buluşucaz.
Yetkililer sormuş ;
-- Peki ya hic buluşamazsanız ne
olacak ?
İdris bu sefer atılmış ;
-- O zaman bir tüp geçit fiyatına
iki tüp geçit yaptırmış olacaksınız.
İlk Aşk
Evliliklerinin üstünden henüz bir
ay geçmiştir.Mutlu koca genç ve
güzel
karısına sarılır :
-İlk aşk ne kadar tatlı, ne heyecanlı
değil mi?
Genç karısı yanıtlar :
-Evet... ama seni tanıdığıma da
memnunum...
İngilizce Fıkralar, (Henüz çeviremedim,
ama güzeller):
An economic forecaster was known
to have an horseshoe prominently displayed above the door frame of his
office. Asked what it was for, he replied that it was a good luck charm
that helped his forecasts. But do you believe in that superstition? he
was asked, and he said, "Of course not!" But then why do you keep it? "Well,"
he said, "it works whether you believe in it or not."
---
A civil engineer, a chemist and
an economist are traveling in the countryside. Weary, they stop at a small
country inn. "I only have two rooms, so one of you will have to sleep in
the barn," the innkeeper says. The civil engineer volunteers to sleep in
the barn, goes outside, and the others go to bed. In a short time they're
awakened by a knock. It's the engineer, who says, "There's a cow in that
barn. I'm a Hindu, and it would offend my beliefs to sleep next to a sacred
animal." The chemist says that, OK, he'll sleep in the barn. The others
go back to bed, but soon are awakened by another knock. It's the chemist
who says, "There's a pig in that barn. I'm Jewish, and cannot sleep next
to an unclean animal." So the economist is sent to the barn. It's getting
late, the others are very tired and soon fall asleep. But they're awakened
by an even louder knocking. They open the door and are surprised by what
they see: It's the cow and the pig!
---
A party of economists was climbing
in the Alps . After several hours they became hopelessly lost. One of them
studied the map for some time, turning it up and down, sighting on distant
landmarks, consulting his compass, and finally the sun.
Finally he said, ' OK see that big
mountain over there?'
'Yes', answered the others eagerly.
'Well, according to the map, we're standing on top of it.'
---
When Albert Einstein died, he met
three New Zealanders in the queue outside the Pearly Gates. To pass the
time, he asked what were their IQs. The first replied 190. "Wonderful,"
exclaimed Einstein. "We can discuss the contribution made by Ernest Rutherford
to atomic physics and my theory of general relativity". The second answered
150. "Good," said Einstein. "I look forward to discussing the role of New
Zealand's nuclear-free legislation in the quest for world peace". The third
New Zealander mumbled 50. Einstein paused, and then asked, "So what is
your forecast for the budget deficit next year?"
---
A middle aged woman had a heart
attack and was taken to the hospital. While on the operating table she
had a near death experience. Seeing God, she asked if this was it. God
said, "No you have another 43 years, 2 months, and 8 days to live "Upon
recovery the woman decided to stay in the hospital and have a facelift,
liposuction, breast augmentation, tummy tuck, etc. She even had someone
come in and change her hair color, figuring since she had so much more
time to live, she might as well make the most of it. She got out of the
hospital after the last operation and while crossing the street was killed
by an ambulance speeding to the hospital. Arriving in front of God, she
demanded, "I thought you said I had another 40 Years?" God replied, "I
didn't recognize you."
---
A young man was very excited because
he just won a ticket to the Super Bowl. His excitement lessened as he realized
his seat was in the back of the stadium. As he searched the rows ahead
of him for a better seat, he found an empty one right next to the field.
He approached the man sitting next to the empty seat and asked if it was
taken. The man replied, "No." Amazed the young man asked, "How could someone
pass up a seat like this?" The older gentleman responded, "That's my wife's
seat. We've been to every Super Bowl together since the day we were married
but she has passed away." "Oh, how sad," the man said. "I'm sorry to hear
that, but couldn't you find a friend or relative to come with you?" "No,"
the man said, "They're all at the funeral."
---
A man and his wife were making their
first doctor visit prior to the birth of their first child. After everything
checked out, the doctor took a small stamp and stamped the wife's stomach
with indelible ink. The couple was curious about what the stamp was for,
so when they got home, he dug out his magnifying glass to try to see what
it was. In very tiny letters, the stamp said, "When you can read this,
come back and see me."
---
One day a man walked into the main
library of a major research university. He stopped at the reference desk
and asked the librarian if she had any current books about economics and
the economy. She answered that she did, and led the man to the reference
shelves where the economics and economy books were.
To the surprise of both the librarian
and the man all of the books were off the shelf being used.
``That's OK,'' the man said. ``I'll
just go to another library. You see, I'm a very busy man, and I set this
weekend aside for studying economics and the economy.''
---
The librarian said she understood
and gave the man directions to the nearest research library. But her interest
piqued, she asked: ``Why are you so urgent to study economics and the economy?''
The man replied: "I'm an economist.
I've been teaching at this university for the past ten years. I'm attending
a business meeting on Monday, and I figure the economy has changed in the
past ten years.”