TÜRK TARİHİNDE ÜÇ ATA

 

 

KEMAL ATA

MUSTAFA KEMAL PAŞA HAZRETLERİ TÜRKİYE CUMHUR REİSİ

Ana Sayfa                  

Sunuş                         

Türk Tarihi'nde Üç    Ata                             

Oğuz Ata                   

Korkut Ata                

Kemal Ata                 

Etrak-ı Biidrak          

Türk Coğrafyası'nda Yüce Dağlar              

Aladağlar                   

Atalar                         

Hakkımda                  

Düşünceleriniz           

 

        KEMAL ATA

  Atatürk’e niçin Kemal Ata dedik?..

 Elli yıl kadar önce Ankara’da Kazan Tatarları’ bir dergi çıkarıyordu. Bu dergilerden birinde bir şiir okumuştum. On üç yasındaki Kazan Tatarı bir çocuk, Atatürk için bir şiir yazmış; Atatürk’ün yüzünü görmediği için hayıflanıyor. Çocuk, çok dokunaklı bir üslupla gönlünü Atatürk’e tatar diliyle açıklıyordu.

Bu çocuk,şiirde Atatürk’e, ‘Kemal Ata’ diyordu. Ben bu, Kemal Ata sözünü hiç unutmadım. Çünkü; Korkut Ata’yla ve Oğuz Ata’yla hep çağrışım yaptırdı. Demek ki, Atatürk de, Oğuz Ata gibi, Korkut Ata gibi ölümsüz bir ata kişiydi.

Ziya Gökalp, bizden çok daha önce bu bilgiyi saptamış, bakınız ne diyor:

 “Dede Korkut tebrik etti Oğuz’u,

Destanlar okudu çaldı topuzu,

Dedi  kahramandır Türk’ü yaşatan,

Türk ilinde eksik olmaz kahraman.

Bir zaman gelecek gene Türk yurdu,

Görecek Rum adlı melun bir ordu.

O zaman çıkacak Ortaç Dağı’ndan,

Bir Mustafa Kemal adlı kahraman,ü

Kurtarır Türklüğü bu tepegözden,

Kılacak vatanı mutlu yeniden,

Türk’ün Basat gibi çıkar aslanı,

Mustafa Kemal’dir baş kahramanı...

 Ziya Gökalp, sanki Dede Korkut Oğuznamesi’nin devamını yazmış.

 Atatürk’ün ülkeye yaptığı çok hizmet var. Ancak üçü çok önemli...

 1-     Ülkeyi ve milleti kurtarması,

2-     Ülkeyi bir sultanın ya da zümrenin idaresinden kurtarması,

3-     Millete unutulmuş ve yozlaşmış Türk kimliğini yeniden kazandırması,

 Şimdi Atatürk düşmanları var ...

 Bunlar, türlü türlüdür. Kimilerinin, kendilerine göre sebebi var. Kiminin geçmiş şahsi hesapları var. Düşmanla işbirliği yapanların, şahsi çıkar için İngiliz himayesi isteyenlerin, din ticareti yapıp halkın sırtında parazit olma heveslilerinin, iç isyanlarda mağdur olanların çocukları ve bölücüler. Bütün bu saydıklarımızın çocuklarından bazıları, yabancı okullarda yetişip, medyada köşe başlarını tuttu. Atatürk’ün mezardan kalkıp geri dönmeyeceğini de iyice gördüler. Her türlü şirretliği ele aldılar. Atatürk pek çok devletin hesabını boşa çıkardığı için, dışarıdan bu iç düşmanlarına destek var.  Her ülke, Atatürk’le hesaplaşmayı bu iç düşmanlar sayesinde daha hevesle yapıyor. O’nun kurduğu devleti yıkmak için, ortada dönen işler hep,Sevr’i yeniden hortlatma çabasıdır. Bölücülük ve numaracı Cumhuriyetçilik, bu düşmanların ürünüdür.

 Mesela şudur;

 Malumdur ki Atatürk, tam bağımsızlığı temsil ediyordu. Amaçları önce, bizi köleliğe, bağımlı yasamaya alıştırmak. O zaman Atatürk’ün işini bitirmek sorun değil... Çünkü, bağımlı, kişiliksiz bir toplumun gençleri, yüksek ilkelere nasıl sahip çıkabilir?..

 İkincisi; Türk kimliğinden vazgeçirmek.. mozaik filan laflarıyla, bizi Türk olmaktan bezdirmek. Osmanlı Dönemi’nde saraya kapılanların yeniden ön plana geçme hevesi ile Türklüğü ikinci plana itmek. Hatta Türk adını, millet adı olmaktan çıkarmak.. bunun için her yolu deniyorlar..

 Demokrasi, insan hakları perdesi altında, ülkeyi parçalama edebiyatı, güncel tartışmaların baş konusu. Türk Kültüründen nefret eden, Türklere geri zekalı gözüyle bakan, kendini Türk hissetmeyen iyi yetişmiş bir zengin sınıfı uluslar arası olarak Türkiye’yi yıkım ekiplerine yataklık yapmaktadır. Çevredeki Yunan, Ermeni, Arap, İran, Bulgar ittifakını candan desteklemekte ve onları umutlandırmaktadırlar. Atatürk Türk Halkı’na sahip çıkmıştı. Türkiye, şimdi Atatürk’ sahip çıkıp çıkmamayı tartışıyor..

 Atatürk Oğuz Kağan gibi bir askeri deha hem de bir yurt kurtarıcı olarak bu dünyaya ne için geldiğini biliyordu. ‘Bay Önder’ isimli bir piyes yazdırdı ve orada Bay Önderin sözlerini dikte etti.

 “Bay Önder..

Herkes bir ödev için gelir, gider,

Bilmez bunu nedir,yalnız onu öder.

Çağlardan beri sizler,

Benim izimde yer yer,

Dolaştınız, savaştınız,

Nice sarp dağ aştınız,

Koştunuz, atıldınız,

Bu ülkü gezisine hepiniz katıldınız,

Sizi özendirmek için,

Nem var, nem yok bugün,

Sizlere veriyorum.

Hazinem sizindir bütün,

Yirmi otağımı önünüze seriyorum.”

 Görülüyor ki; Atatürk, Oğuz Kağan, Bilge Kağan ve Dede Korkut geleneğini sürdürüyor.

 Atatürk ve Saz Şairleri Atatürk’ü en iyi anlayanlar halk çocuklarıdır. Görünlü Aşık Rızayı okuyalım;

 

 “El açıp tanrıya dua edlim,

Gazi’nin tuttuğu yoldan gidelim,

Onun hizmetini yüce bilelim,

Türk olan bu yolda eylemez küfran..

 

Yani Atatürk bizim için bir nimet idi, onun kadrini bilelim..

 

Kırşehirli Hüseyin Çırakman, daha çarpıcı ve duygulu..

 

“Hisse alın Çırakman’ın sözünden,

Zerre kaçmaz ariflerin  gözünden,

Kemal Atatürk’ün aydın izinden,

Bugün bile hoş geldiniz erenler..”

 

Konumuzu, Atatürk’e, bir Amerikalı yaşlı hanımdan gelen mektubu  buraya alarak bağlıyorum...(*)

 

“Mustafa Kemal Paşa Hazretleri                  

Türkiye Cumhur reisi,

Birleşik Devletlerden ihtiyar bir kadının bir devlet başkanına mektup yazması münasebetsizlik sayılırsa, önce yüce şahsınızdan özür dilerim. Şu dünyada birkaç yıllık ömrüm kaldığından dolayı duyduğum alaka ve şükranı ifade etmek istiyorum.

Büyük harbin sonlarına doğru, Türkiye’nin parçalanmakta olduğu yıllarda,resimli bir mecmuada sizin ve Jön Türklerden birkaç kişinin fotoğraflarını gördüm. Enver ve Talat’ı evvelce de görmüştüm. Fakat sizin simanız yeniydi. Onun tesiri altında kaldım. Onda bir başkanlık vardı. Onda kudret sahibi, disiplinli bir karakter müşahede ettim. Ve o bana Püriten ecdadımı hatırlattı. Vatanımın tarihteki Washington ve Lincoln gibi sizinde bir buhran anında bir millete önder olacağınızı hissettim. Bunun husul bulması için dua ettim. Ve milli fırkanın doğuşu,Yunanlılar’ın  kovulması, Meclis’in teşkili ve bunları takip eden birçok reformlar için duaya devam ettim. Resminiz masamın yanında. Bugün kilisemde başımı eğmiş bir vaziyette sizin için yeniden dua ettim. Yaşım doksana yakın olduğundan belki de Türkiye’de daha fazla inkilaplar görecek kadar yaşayamayacağım. Fakat Allah’a size vermiş olduğu akıl, kudret ve çok büyük mesuliyeti yüklenmek hususundaki cesaretinizden dolayı müteşekkirim. Dilerim Allah’tan göreceğiniz mükafat da o nispette büyük olsun.”

                                                                             Sixteen Atvord Street

                                                                                      Anna M.Perry

 

Anna M.Perry’nin mektubunda bağsettiği Enver Paşa’yla Atatürk devamlı karşılaştırılır. Enver Paşa’nın Türkistan’daki künyesi Damad-ı Halife-i Müslim’in Emir-ül Leşker Buhara Seyit Enver’dir. Atatürk’ün o tarihteki künyesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi ve Orduları Başkumandanı’dır.

 

Bu künyelerden bile ikisi arasındaki Türklük bilincinin karşılaştırması yapılabilir. Çünkü o tarihte Atatürk Halife’yle de uğraşıyordu. Enver Paşa ise hala Halife Damatlığını  kimliğine bir mesnet yapmaktadır.

 

(*) Çankaya Köşkü-Atatürk Arşivi,D: 86/ 1-114                     

 
 

KEMAL ATA

MUSTAFA KEMAL PAŞA HAZRETLERİ TÜRKİYE CUMHUR REİSİ