hasan celal güzel' e mektup

sn. Hasan Celal Güzel,
Başkanım, savaş konusundaki makaleleriniz için bazı eleştirilerimi ... müsadelerinizle bilgilerinize sunmak istiyorum Savaşla ilgili eleştirilerim, aslında genelde "barışsever güvercin" lerin benimseyeceği eleştiriler olacak...sizinde bildiğiniz tahmin edebileceğiniz eleştiriler aslında....

Başkanım, daha önceki 3-4 yazınızda savaşı istememekle beraber olması halinde seyirci kalmamamız gerektiğini, milli menfaatler açısından leha sonuçlar almak için ABD yanında savaşa yardımcı olmak, (girmek) tavrını benimsediğiniz sonucu çıkıyordu...hatta bir yazınızda sendemi brütüs ? sorusunu kendinize sorarak cevaplıyordunuz....
(vakit gazetesin mustafa kaplan sizin yazınıza atfen "niye demeyelim brütüs" başlıklı yazısında bu konuyu 'sendemi brütüs demeyeçeğizde ne diyeçeğiz diye degerlendirmektedir.)

ABD'nin mutlaka saldıracağı varsayımı üzerine savaş sonrası olasılıkları degerlendirirken, TC nin savaşa katılımı ile (aktif veya pasif) kürt devleti kurulmamasının sağlanabileçeğini, türkmenlerin söz sahibi güçte olmasının sağlanabileçeğini belirtiyorsunuz....

(Bu konuda sn. Mustafa Erdoğan'ın yaklaşamı bence çok carpıcıydı....diyordu ki....
acaba türkiye kendi içinde gerçekten demokrat olsaydı, kürt devletinin kurulmasından bu kadar çekinir miydi ? bu soru gerçekten anlamlı bencede.ayrıca yine devamla "türkmenlerle bizlerin ilgisi insani bir ilgiyse bunu savaşın sonucuna bağlamak, savaşla ilgilendirmek ne kadar haklı" diyerek çok anlamlı bir soru soruyordu.)

Bende bu ve benzeri yorumlara özellikle gülay göktürk'ün bu konuda yazdıklarına, abdurrahman dilipakın yaklaşık 15 gündür yazdığı savaşla ilgili yorumlara aynen katılıyorum. Bu nedenle neler düşündüğüm tahmin edilebilir.

Aslında herkes barış istiyor gibi, ancak bazıları bence barış istemiyor, ayıp olaçağı için, barış lafını ağzında sakız yapıyor.....ayrıca barış ne şiddetle isteniyor, barış isteğindeki derece farkıda değişik yaklaşımların nedeni oluyor....

naçizane berim vicdanım diyorki....TC dışında savaş olursa, tabiki savaşın dışında (tamamen vicdani nedenlerle) TC kalmasın, ama haklı olanın yanında yer alsın, güçlü olanın yanında değil... sözde dostumuz olan ABD'nin bu savaşta haksız olduğu herhalde herkesin kabul edeçeği kesin bir şey....

Ayrıca borçların silinmesi, faizsiz kredi verilmesi veya hibe yapılması gibi yalnızca paradan ibaret bir karşılık sonucu, ABD ye yardım etmek (az veya çok, şöyle veya böyle) herhalde en büyük ahlaksızlık niteliğinde görüleçektir.

Yine savaş sonrası muhtemel lehe sonuçlar yaratmakta (örneğin kürt devleti kurulmaması, türkmenlerin özgürlüğü gibi) bu ahlaksız kateforiye girer kanısındayım. Savaş olacaksa olur ve sonuçlarıda ortaya çıkar ve TC yapacaklarını ortaya çıkan sonuçlara göre "haklı" zeminde yapacaklarını tespit eder.....

Hiçbir durumda savaşa en küçük bir katkı olabilecek davranışı yapmaması halinde TC gerçekten barış istemiş olur. ..........Sonra ulusal çıkar, devlet sorumluluğu laflarıda bana çok anlamlı gelmiyor.....olayların dışında sorumluluk sahibi olmadan ve iyiniyetli düşüncelerin ürünü olarak böyle düşündüğüm söylenebilir, ama şu anki vicdanımdaki duyguları hangi önemli büyük sebep değiştirebilir ? sanmıyorum?..

Lafı uzattm Başkanım, Çok dikkatli olmalıyız başlıklı yazınız aslında önceki düşüncelerinizden biraz farklı düşünmeye başladığınızı gösteriyor......Dünyada barış yanlılarının kitlesel tepkileri gerçekten bu savaşı önleyebilirse çok ciddi bir tarihi vaka olacaktır. Nitekim başarılı sonuç alınabileçeği gözüküyor........ Başkanım şimdilik bu kadar yeterli .....saygılarımla.
Hacı Ali......20 şubat 2003

mustafa erdoğan'a mektup