Hayatla kavgalıyız,
fakat zannetme ki
hayattan nefret ederim.
Hayır, hayır!
Nefretle bağdaşmaz duygularım,
pençesi aslanınki kadar haşin olsa da
ben hayatı yine severim,
ölsem bile yine severim!
Meselâ, şimdi
ipi geçirseler boynuma
ve sual etseler bana:
"Nasıl, ister misin biraz daha yaşamak?"
Derhal haykırırım
sesimin yettiği kadar:
"Indirin, indirin!
Bir an evvel çözün ilmiği, canavarlar!"
Onun için - hayat için -
her şeyi yapabilirim.
Bir tecrübe motoriyle
göklerde u çmıya hazırım,
infilâk raketine girebilirim tek başıma,
hazırım engin fezada
bilinmedik seyyareler aramıya.
Lâkin, hissedeceğim yine
canavimde o tatlı erimeyi
bakarken yukarda maviliklere, alabildiğine!
Yüreğimde o tatlı erimeyi
yine hissedecek ve bulacağim,
ki hâlâ yaşıyorum,
hâlâ varım, var olacağım.
Fakat, diyelim ki,
koparıp almak için
buğday tanesi kadarını
el uzatırsanız inancıma,
haykırırım o zaman,
haykırırım
Belki de siz
benim mutlu günlere inancımı
ve hayatın
yarın daha yaşanasi
daha güzel olacağı inancimı
sarsmak, yıkmak,
parçalamak istiyeceksiniz!
Fakat,
sorarım size: kurşunla mi?
Hayır! yetmez!
Geri dur!
kurşunun beş para etmez!
Inancım
göğsümde zırhla kaplanmıştır
ve onun için
zırha işliyecek kurşun
icadolunmamıştır henüz,